Serin bir bahar sabahıydı. Etrafta cıvıldayan kuşlar, renk renk çiçekler, cıvıl cıvıl büyücüler yoktu.
Büyük savaş kapıya dayanmıştı. Siviller tahliye edilmiş, evler boşaltılmıştı. Görünürde tek bir büyücü yoktu, hepsi sığınaklardaydı.
Savaşın başlayacağı olası birkaç köy işaretlenmiş ve gerekli tedbirler alınmıştı. Grindelwald'ın ana savaş alanına girme ihtimaline karşın, Albus Dumbledore hazırdaydı.
Şifacılar, haftalardır aralıksız çalışıyor; gerekli iksirleri hazır etmeye çalışıyorlardı. Canla başla çalışan bu şifacıların başı, şaşırtıcı olacak ki Itoshi Rin'di.
En başından beri kaçmak istediği savaşın merkezinde bulmuştu kendisini. Abisi Sae ile birlikte, diğer şifacılardan daha üst düzeyde iksirler hazırlamış; bununla da kalmayıp şifacıların yönetiminde liderlik koltuğuna oturmuştu.
Aslında amacı, stok iksirlerini Dumbledore ve yandaşlarına bağışlamaktı. Ama denk geldiği diğer iki şifacı olan Chigiri ve Reo, onun dehasını bırakmak istememiş ve tüm şifacılar için yol göstermesini istemişlerdi.
Rin'in beklediği teklifti bu. Her ne kadar sevgilisi Yoichi'ye savaşa katılacağı için kızsa da onu yalnız bırakmak istememişti.
Rin, sürekli meşgul haldeydi. Sevgilisi ile olan kısa buluşmasından sonra ne ara bir ay geçmişti kavrayamamıştı.
Zaman, acımasızdı.
Şimdi Itoshi Rin, savaşın patlak verme olasılığının en yüksek olduğu köylerden birindeydi. Kenardaki evlerden biri, şifa merkezi haline getirilmiş; her şey Rin'e emanet edilmişti.
Rin, bu yükü kaldırabilirdi. Babası ile aynı evde barınıyorken, birçok gerçekle yüzleşmişti zaten. Ünlü şifacılarla bu konu hakkında çok fazla görüşmüş ve terapiler almıştı.
Sevgilisinden günlük olarak mektup alıyor, sevdiği iş olan iksirlerle ilgileniyordu. Savaş gerçeği hala onu rahatsız etse de, hayatı daha düzenli haldeydi.
Rin, tüm düşüncelerini kafasından geçirirken ilk patlama duyuldu.
"Düşman, bölgeye giriş yaptı. Biri mayına bastı, diğerleri ilerliyor. Siperlerinize sahip olun, gözünüzü dört açın, düşünmekle vakit kaybetmeyin onlar düşmanımız. Ve en önemlisi, Albus Dumbledore'a güvenin."
Radyodan gelen kısık ses, şifa merkezinde yankılanır. Rin, uzaktan gelen büyü sesleriyle derin nefes verir.
Bulundukları ev, diğerleri gibi terk edilmiş görünümdeydi. Fakat konumu diğer evlerden uzaktı. Eğer onlara bir saldırı olursa engellenebilecek konumdaydı. Itoshi Rin, özellikle belirlemişti burayı.
"Rin, gevşe biraz çok gergin duruyorsun."
"Bence sen fazla gevşeme, nii-san. Oyun oynamıyoruz burada, gergin olmalıyız zaten."
"Yeteneğine ve iksirlerine güven. Onlardan öte, dışarda savaşan büyücülerimize güven. Isagi'ne güven."
Rin'in gözleri, adını duyduğu kişiyle parlar.
"Sevgilime güveniyorum. Kendimden çok ona hatta. Sen de seninkine güven."
Sae, sırıtır.
"Güveniyorum."
----
"Isagi! Arkanda-"
Isagi Yoichi, savaşın merkezinde düello ediyordu Mr. Itoshi ile. Ona arkadan saldıran Rosier'i görememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bloody halfblood! rinsagi,
FanficBlue Lock in Hogwarts Gellert Grindelwald'ın yükselişi zamanında, Hogwarts'ta melezlere yapılan ırkçılık; hat safaya ulaşmıştır. Isagi Yoichi gibi birçok melez, bu nefretin hedefi olurken bu nefret; safkan Itoshi Rin'in hiç hoşuna gitmez.