1947 ilkbaharı
"Babaaaa!"
"Efendim, Euph?"
"Hayır! Diğer babam!"
"Söyle biriciğim."
"Çikolata kurbağadan istiyorum!"
"Baban hayır demedi mi az önce?"
"Ama Rinnie! Lüüüütfeeeen!"
Isagi Yoichi ve Itoshi Rin, Hogwarts mezuniyetlerinin ardından evlat edindikleri kızları Isagi Euphemia ile, Diagon Yolu'nda geziyorlardı.
Euphemia, savaştan geçen iki koca yılın ardından 5 yaşına basmıştı. Melez olan ailesi, savaşta öldürülmüş ve yetim kalmıştı. Şaşırtıcı şekilde üvey babalarına benzeyen Euph, biyolojik ailesinin ölümünü unutmuş; babaları ile mutlu bir yaşam sürdürüyordu.
Babalarına gelecek olursak... Savaşta ölümcül yaralanan ikili, Albus Dumbledore denen büyücülük dünyasının en güçlüsü tarafından ustaca tedavi edilmişlerdi.
Öyle ki, hızlı iyileştikleri için; Hogwarts'da son senelerini tamamlamışlardı. 19'larında olan ikili, Sihir Bakanı'nın huzurunda nikah kıymışlardı.
Eşcinsel evliliklerin kabulü yasası, Albus Dumbledore tarafından öneriye sunulmuştu elbet. Kendi yarım kalan hayatı, gözlerini açmıştı. Sonraki nesiller için bir olanak sağlamıştı.
Savaşın ardından daha ne kadar yaşayacaklarını bilmeyen çiftler, parçalanmış ailelerini yeniden kurmak üzere evlenmişlerdi.
Muhtemelen hiçbiri, bunu görebilecek kadar uzun yaşayacak olmasa da, on yıllar önce onaylanmış bu yasa; Harry Potter ve Draco Malfoy gibi tartışmalı bir çiftin de evlenmesini yasallaştırmıştı.
Ama her şey iyi gidemez elbette. Micheal Kaiser'in, Itoshi Sae tarafından öldürülmesi nedeniyle Alexis Ness'in intihar etmesi örneğin.
Veya Shidou Ryusei'in savaşın ardından tam olarak iyileşememesi dolayısıyla, Sae ve Shidou'nun İngiltere'yi temelli terk edip İspanya'ya yerleşmesi gibi.
Mikage Reo'nun Malfoy kardeşlerin en büyüğü olan Canopus tarafından az daha öldürülmesi de unutulamazdı. Nagi Seishiro, sevgilisinin yaralanmasının üstüne hem Canopus'u hem de o zamanki Hogwarts müdürü olan en küçük Malfoy olan Rigel'in canını almıştı.
Rigel, savaş alanında değilken Nagi'nin onu öldürmesi affedilmemişti. Azkaban'a mahkum edilmişti, genç Gryffindor.
Rigel'in ölümü, Ernest Parkinson'un kendini kaybetmesine neden olmuştu. Son kalan Malfoy olan Arcturus'a saldıran Parkinson, idam edilmişti.
Draco Malfoy'un büyük amcası olan Arcturus Malfoy, varolan tüm suçlu safkanları ele vermiş, hepsinin öldürülmesini sağlamıştı.
Arcturus, Azkaban'a hapsedilmiş olan Nagi'ye kefil olmuş ve onu dışarı çıkarmıştı. Kendi öz kardeşlerinin katili olan gence bu yaklaşımı, dedikodulara malzeme olsa da; Arcturus vazgeçmemiş ve hayatının sonuna kadar melez ayrımcılığına karşı çıkmıştı. Kendi soyundan gelecek olanların aksine, o melezleri severdi.
"Tamam, tamam. Hadi gidip yiyelim."
"Yaşasıııın! Teşekkür ederim baba!"
Isagi, kendi soyadını alan kızını kucakladı. Rin ikisine gülerken beraber dükkana girdiler.
Soyadı meselesi biraz karışıktı aslında. Kızlarının kimin soyadını alacağına bir türlü karar verememişlerdi.
"Sevgilim, senin soyadın daha asil. Euphemia'ya daha uyumlu olacaktır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bloody halfblood! rinsagi,
FanfictionBlue Lock in Hogwarts Gellert Grindelwald'ın yükselişi zamanında, Hogwarts'ta melezlere yapılan ırkçılık; hat safaya ulaşmıştır. Isagi Yoichi gibi birçok melez, bu nefretin hedefi olurken bu nefret; safkan Itoshi Rin'in hiç hoşuna gitmez.