8

255 50 54
                                    

Isagi'nin hayatı, okulun ilk üç gününde yaşadığı olaylar dizisinden sonra tekrar monotonlaşmıştı. Öyle ki Rin'in kendisine sarıldığındaki basılmalarından beri onunla tek kelime bile konuşmamış, uzak durmuştu.

Kendi isteğiyle uzak durmak istediğinden değil, Parkinson'un gözü sürekli üzerinde olduğundandı. İlk başta rahatsız edici gelen bu durum, Isagi'ye daha rahat gelmişti. Sonuçta kurallara uyuyor, başına bela almıyordu.

Hogwarts'ın ilk iki ayı su gibi geçti. Cadılar Bayramı kutlaması yarın akşam yapılacaktı. Dün akşam birçok büyücü ve cadı, bayramı aileleriyle kutlamak için kaleden ayrılmışlardı.

Isagi, geçen senelerde de yaptığı gibi arkadaşlarıyla anlaşıp kalede kaldı. Onlara göre Hogwarts'ın en güzel zamanlarındandı. Kale boş ve sakindi. Tam eğlenceye açıktı.

Bu yüzden de dün gece Chigiri, Reo, Nagi, Kunigami, Isagi ve Bachira; Charles'ın kaleye gizlice soktuğu ateş viskileriyle beraber sabahladılar. Sabah ilk uyanan Isagi oldu. Beraber yatan iki çifte ve yerde uyuklayan Bachira'yı yüzündeki mutlu gülümsemeyle izledi.

Bu mutluluğunun nedeninin rüyasında Rin'i görmesi olduğunu kimseye söylemeyecekti.

Bachira'yı güçlükle kaldırıp kendi yatağına yatırdı. Diğer uyuyan arkadaşlarını rahatsız etmeden duşa girdi.

"ISAGI NEREDE?!"

"RIN'E Mİ KAÇTI?"

"IIIISAAAAGIIIII!"

Isagi, bağırışları duyunca geniş küvetin içinden çıktı. Üzerine havlusunu alıp hızlıca kapıyı açtı.

"Kimseye kaçmadım!"

"Haa..."

Bachira ve Kunigami ortalığı karıştırmış, Nagi'yi şüpheye düşürmüşlerdi. Chigiri ve Reo, banyodan su sesi geldiğini Gryffindor'lara bir türlü anlatamamışlardı.

"Tanrım... Hazırlanın da inin aşağı. Ortak salonda bekliyorum."

Odadan çıkan Isagi, merdivenlerin aşağısından konuşma sesleri duyar. Barou, yine alt sınıflardan birilerini azarlıyordu.

"Kaç kere dedim size birinci sınıfları korkutmayın diye! Büyüklüğünüzden utanın lan eşekler!"

Üç büyücü, kafalarını eğmiş Barou'nun azarını dinliyorlardı. Isagi, arkadan gelince göz ucuyla ona baktılar. Kurtarılmayı bekliyorlardı. Isagi, onları hatırladı. Bitkibilim dersi için projesini yapan üçlüydü bu. Isagi'den bir yaş küçüklerdi.

"Barou! Şimdi de sen küçükleri azarlıyor-"

"İşime karışma eşek!"

Bu sefer de azarı dört kişi olarak işittiler.

----

"Ne dedim ki ben-"

"Hala konuşuyorsun!"

Kalabalık Gryffindor grubu geç kaldıkları kahvaltıya inerler. Salondaki hava- Biraz gericiydi. Müdür koltuğunda keyifle çayını yudumluyor, Mr. Lavinho, Mr. Potter ve Mr. Parkinson dışındakiler de en az müdür kadar neşeliydiler.

Gryffindor grubu, masalarına yaklaştıkça merakları daha da arttı. Isagi'nin baykuşu hızlıca onun üzerine uçup ellerine gazeteyi bıraktı.

Bu- Dehşet verici bir manşetti.

Melez büyücü kasabasında katliam!

bloody halfblood! rinsagi,Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin