11

249 40 160
                                    

Isagi, anın şokunu daha atlatamamışken Sae ve Rin tarafından bahçeye çıkarıldı. Canopus denen adamın yaptıkları ortadaydı. Ama Sihir Bakanlığı onun tarafında değil miydi? Meşhur Albus Dumbledore'un, Grindelwald karşıtı olduğu söylentileri pek yaygındı. İşler iyice kızışacağa benziyordu.

Isagi, nedense Canopus'un asasını gördüğünde paniklememişti. Kendi kendine "Çok fazla aksiyon yaşadığım için bağışıklılık mı kazandım?" diye düşünüyordu. Ama gerçek, böyle değildi.

O sırada, Rin'in elini tutuyordu. Amortentia etkisi altında olduğu zaman hariç, Rin'le ilk defa bu kadar yakın olmuştu. Bu yüzden de heyecanlıydı. Bu şekilde düşünmemesi gerektiğini biliyordu, yine ölümün kıyısından dönmüştü.

"Isagi, duyuyor musun?!"

"Ha-"

Isagi, Sae'nin bağırışıyla kendine geldi. Kaç kere kendisine seslenildiğinin farkında değildi.

"İyi misin diye sordum budala. Çok dalgınsın. İki aptal yine başınıza bela almayın. Ben sınıf başkanları ile istişare edeceğim Dumbledore mevzusunu."

Rin ve Isagi, sessizce Sae'yi onaylarlar. Rin, Isagi'ye bir şey olmasın diye koluna girmişti ve çıkmak istiyor gibi de durmuyordu. İkisi de birbirinden dalgındı.

Serin rüzgar tenlerine çarparken, Isagi; Karagöl'ün yanındaki favori bankına ilerledi. En son buraya geldiğinde Charles ona açılmıştı. Aslında Isagi'nin birkaç senedir planı, Rin'e tam burada duygularını itiraf etmekti. Charles'ın anısı olması umrunda değildi.

Isagi, bankın sağına geçti; Rin de soluna. Birkaç daka boyunca kuşların ötüşünü ve rüzgarın sesini dinlediler. İkisi de konuşmaya nereden başlayacağını kararlaştırıyordu. Sanki ayna karşısında kendisine ve arkadaşları ile defalarca bu konuşmanın provasını yapmamış gibi.

"Rin."

"Isagi."

Isagi, derin bir iç çekti. Olan çoktan olmuştu artık.

"Senden bir şey saklamak istemiyorum, tüm gerçekleriyle anlatacağım sana. Ben, senden hoşlanıyorum. Tahmin edebileceğinden uzun bir süredir. İlk ne zaman hoşlanmaya başladığımı bilmiyorum, ama en az 2 sene geçtiğine eminim. Nasıl olduğunu sorma, bilmiyorum. Okul başından beri karşılıklı olarak atıştığım birini nasıl hoşlanmaya başladım bilmiyorum."

Rin şaşkınlığını gizleyemez ve araya girer.

"Isagi... Özür dilerim."

Isagi'yi afallatır bu özür. Rin, gözleri dolu dolu Isagi'nin devam etmesi için bekler. Isagi, elini nazikçe Rin'in yüzüne dokundurur, gözyaşlarını siler. Rin, cennetten inme bu dokunuşlara karşı daha da duygusallaşır.

"Hiori bana senin hislerinden bahsett-"

"NE?!"

Rin'in anında değişen ruh hali, çevredeki kuşları korkutup kaçırır. Biraz fazla bağırmış olabilirdi. Isagi, elini Rin'in yanağına indirir.

"Sakin ol. Bu sabah öğrendim."

"Lanet Hiori... İtiraf etmeyi planlıyordum"

"Yapman riskli olurdu, müdürün gözü de üstündeydi bir de."

"Fark eder mi?"

Isagi, tebessüm eder.

"Rin. Daha ne kadar yaşayacağımdan emin deği-"

"Kes sesini. Elbette yaşayacaksın."

"Bilemiyorum. İçinde bulunduğumuz hale bakarsak sorgulanılabilir. Neyse ne. Kalan günlerimi seninle geçirmek istiyorum. Yarına yaşayacağım kesin değilken, senden uzak düşmek bana mantıksız geliyor-"

bloody halfblood! rinsagi,Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin