Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım,
iyi okumalar <3Sena Şener - Porselen Kalbim.
🔗
Sahiden, ne oluyordu burada?
Burada neler olduğunu henüz kendime dahi açıklayabilmiş değildim.
Yekta kapıyı örterken bakışları yüzümden bir saniye olsun ayrılmıyordu. Birkaç düğmesini açmış olmama rağmen hâlâ beni daraltan gömleğime ulaştı parmak uçlarım. İfadesizce suratına baktığım Yekta'dan ayırdım bakışlarımı. Az önce ahkam kesen, vicdansızlığını son damlasına kadar gösteren Hande, abisi kapıda belirdiğinden beri gizlemekte zorlandığı bir endişeyle bir Yekta'ya bir de bana bakıyordu.
"Cevap verecek misiniz?" diye yineledi Yekta sorusunu. Agresif bir şekilde Hande'ye baktı. "Hande?"
Sonra bana baktığını göz ucuyla fark ettim. "Beliz neden ağlıyor?" Daha çok Hande'ye hesap sorar gibiydi sesi.
Hissizliğim yavaş yavaş yok olmaya başladı. Yerini saf bir öfke almaya başladı ancak bu öfkenin sebebi sadece birkaç dakika önce yaşananlar değildi. Çok şey olabilirdi sebebi. İki yıl önce kapanmasa da kendi zihnimde kapattığım defterler, bitirdiğim insanlar. Bir gün onlarla yeniden karşılaşacağımı bilsem de böyle sarsıcı bir gerçekle yüzleşmeyi hiç beklememiştim. Hiç tahmin etmediği bir yerden vurulunca insan bir süre tepkisiz kalıyordu. Çünkü nasıl tepki verilir, bu durumla nasıl başa çıkılır bilmiyordu.
Ben de bilmiyordum. Üzülmeye vaktim yokmuş gibi hissediyordum çünkü bir şekilde içimdeki nefret hepsinden baskın geliyordu.
Göğsüm hızla kalkıp inerken bütün öfkemle Hande'nin gözlerinin içine bakmaya devam ettim. Onun gözlerine uğrayan korkuyu görmek içimi zerre rahatlatmıyordu. Ben bu kıza burada ne yaparsam yapayım içim soğumazdı ki.
Yaptığına nasıl karşılık verirsem vereyim ben rahatlamış hissetmeyecektim kendimi.
"Beliz?" Yekta'nın sesini duymama rağmen bakışlarımı Hande'den ayıramıyordum. Duygu geçişleri çok garip bir insandı. Az önce keyfinden ne yapacağını şaşırmışken şimdi korkudan ne yapacağını şaşırmış bir hâli vardı. Abisinden mi korkuyordu? Bunları yapmadan önce neredeydi o korkusu? Hiç düşünmemiş olamazdı bir gün ortaya çıkma ihtimalini.
"Hande anlatsın." dedim ve hemen bir saniye sonra titreyen ses tonuma lanet okuyarak dudaklarımı birbirine bastırdım. İçimden gelen bitmek bilmez ağlamak isteğine inanamıyordum. Burada iken daha fazla gözyaşı dökmek istemiyordum oysaki. "Anlatabilirse tabii ki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜZÜN KOVAN KUŞU
Ficção AdolescenteŞimdi düşününce o güne geri dönsem yine o arabaya biner miyim diye sorguluyordum. Bana attığı ilk mesaja cevap verir miydim? Bu yaşadıklarımızı yaşayacağımızı bilsem hayatımdaki ilk keşkeye dönüşen adama büyük bir aşkla tekrar bağlanır mıydım? Tüm b...