Hala Remus'un odasındaydım. Ceza süremin bitmesini bekliyordum. "Regulus'a ihanet etmiş gibi hissediyorum."
"Neden?" Güldüm. "Çünkü, o gerçekten bir ceza çekiyor." Remus'un dudağının kenarı yukarı kıvrıldı. "Siz de mi ceza istiyorsunuz Miss Black?" Şirince gülümsedim. "Ah bana ceza veremezsiniz Profesör. Ben sizin en sevdiğiniz öğrencinizim!" Güldü. "Ayrımcılık yapmam Miss Black.""Peki, nasıl görüşeceğiz?" Dedim konuyu dağıtmak için. "Nasıl yani?" Sandalyeye oturdum. "Bir Profesörün öğrencisi ile çıkması yasak. Bunu biliyor olmalıydınız Profesör." Karşıma oturdu. "Elbette biliyorum." Tek kaşımı kaldırdım. "Ve?" Devam etmesini bekledim. "Ve, eminim senin de bildiğin gibi abin de bu okulda ve bunu duyarsa beni öldürür." Güldüm. "Abim beni umursamaz. Fakat yine de kimsenin bunu bilmemesi gerekiyor." Yüzünde buruk bir gülümseme vardı. "Sirius, seni önemsiyor, Lyra." Buna inanamazdım işte. Konuyu açmak istemedim daha fazla.
"Regulus'dan gizleyemem." Dedim bir anda. "Neden?" Kaşlarını çattı. "Çünkü o anlar. Ondan bir şey saklayamam. Beni benden iyi biliyor." Sirius'un aksine. Regulus daima yanımda olmuştu. Her anımda bana daima destek vermişti. Onun hakkını asla ödeyemezdim. "Peki... Sanırım benim söyleyebileceğim birileri yok. James'e söylersem Sirius'a söyler, Lily... O biraz karışık, Sirius'a ikimiz de söyleyemeyiz ve Peter..." Cümlenin devamını duymadım. Uzun bir süreliğine aklımdan çıkmış olan şeyi tekrar hatırladığımda buz kestim.
"Peter'a güvenmeyin." Dedim yutkunarak. "Size yalan söylüyor. O bir Ölüm Yiyen." Remus birkaç saniye bana boş boş baktı. "Sen... emin misin?" Rengi atmıştı. "Eminim. Çok ama çok eminim. O bir Ölüm Yiyen. Voldemort onu almak için bana danıştı. Girmemesi için her şeyi denedim. Yemin ederim! Fakat kararlıydı. Onun iyi bir ajan olacağını düşünüyordu." Remus şokta olmalıydı. Onu bu hale soktuğum için çok kızgınım kendime fakat bunu söylemek zorundaydım. "Remus, lütfen beni dinle-" Remus bir anda ayağı kalktı. "Bunu kontrol edeceğim. Etmek zorundayım. Sen en Sirius'un odasına gidip onu beklediğimi söyler misin?" Başka bir şey demeden odadan çıktım.
Sirius'un odasına gitmek istemiyordum. Ama yapacaktım. Sadece birkaç saniye. Sadece birkaç cümle. Sonra her şey bitecek. Hem... Belki o da hatırlamıyordur? Of kendimi kandırıyorum! Sarhoş olan bendim o değil.
Kapıyı tıklattım ve girdim. "Profesör Black, Profesör Lupin sizi beklediğini söylememi istedi." Ve onun konuşmasına izin vermeden kapıyı kapatıp koşarak zindanlara gittim. Regulus Ortak Salon'daydı. "Beni mi bekliyordun?" Kafasını kaldırıp bana baktı. Çok yorulmuş benim bebeğim. Kıyamam ya ben bu çocuğa! "Evet. Cezan nasıldı?" Gergince gülümseyerek Regulus'un yanına oturdum. "Capella, ne yaptın?" Boğazını temizledim. "Şimdi bana kızmayacağına söz ver." Gözlerini kıstı.
"Şimdi şöyle ki...eee...biz konuşuyorduk sonra bi bakmışım sevgili olmuşuz." Birkaç saniye bana inanmak istemiyormuş gibi baktı. En sonunda "Ne dedin sen?" diyebildi. "İşte- biz- Remus ve ben- eee- sevgiliyiz." Ayağa kalktı. "Ne demek biz sevgiliyiz?! Nasıl oldu bu?!" Gergince gülümsedim. "Yani şöyle- şimdi biz konuşuyordu sonra bir anda beni öptü son da ben de onu öp-" Regulus yüzünü buruşturdu. "Of tamam anlatma!" Ben de onun gibi ayağa kalktım. "Birde Pettigrew mevzusunu ona anlattım."
Ertesi gün Sirius'un da Remus'un da morali çok bozuk gibiydi. Sanırım söylediğimin doğru olduğunu anlamışlardı. Kahvaltıda fazla bir şey yemeden kalktım. "Ben Ortak Salon'a gidiyorum Reg." Camila ile sohbet eden Regulus beni onayladı.
Koridorda yürürken bir arkamdan geliyordu. Bundan eminim. Bu yüzden Ortak Salon'a girmek yerine bir sonraki koridordan sağa döndüm ve asamı çekerek köşede beklemeye başladım. "Sen?" Bir an şaşkınlıkla öylece kaldım. Sonra hemen toparlandım. Asamı indirdim. Dik dik Sirius'a bakmaya başladım. "Neden beni takip ediyorsunuz Profesör?" Dedim soğuk bir sesle. "Bilmem gerekiyor!" Kafam karışmıştı. "Neyi?" O da öyle duruyordu.
"Remus'u neden uyardığını! Onu neden uyardın? Peter hakkında neden ona gerçekleri anlattın? Neden bizim aramızda bir ajan olarak kalmasına izin vermedin?!" Ona baktım. Sadece boş boş baktım. "Capella cevap ver-" bana bağırdıgında onun bağırışını oldukça normal seviyede fakat en soğuk sesimle böldüm.
"Bana ne zamandır ilk ismimle seslenecek kadar yakınsın? Hesap soracak kadar? Bağıracak kadar? Seninle olan ilişkimizin Profesör-Öğrenci düzeyinde olduğunu unutma, Black. Benimle konuştuğun konu okul ile ilgili değil ise seni dinlemeyeceğim. Madem ilişkimizi bu seviyeye indirdin saygı duyarım. Ama sen de biraz kararlı ol. En İstediğin gibi bana bağırıp çağırmazsın! Karşında 6 yaşında, abisine muhtaç küçük kız çocuğu durmuyor. Duydun mu beni! Hayatımdan çıkmak istedin, ve gittin. Kiminle konuştuğum, kimi ne hakkında neden uyardığım seni hiç alakadar etmez. Lupin sana da söylemiş olabilir ama bana nedenini soramazsın."
O bana cevap veremezler yanından geçip Ortak Salon'a girdim. Yine beni sinir etmeyi başarmıştı. Bu sefer lavanta yağı sürmek yerine direkt şişeyi kokladım. Artık cidden işime yaramıyordu bu şişe. Odaya çıktım. Yatağa uzandım. Camı tıktıklatan baykuş ile tekrar kalktım. Bizim evin baykuşuydu bu. Camı açıp mektubu aldığım gibi uçtu.
Sevgili Capella,
Crouch Ailesi ile konuştuk. Nişanınız okul bittikten sonraki hafta yapılacak. Elbiseni seçtim ve tema hazır. Tek yapman gereken katılmak. Bu sürede onunla kaynaşabilirsin.
Annen
★★★★★★
Bu kitabı MrsRiddl3 ile birlikte yazıyoruz onun profiline de bakarsanız sevinirim
Teşekkürler

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Star & Moon
FanfictionCapella Lyra Black Regulus Black'in ikiz kız kardeşi. Aile baskısının yanı sıra okulda da omuzunda büyük sorumluluklar var. Yetenekli ve başarılı bir kız. Bu genç kızın hikayesini okumak ister misiniz? ★★★★★★ Bu kitabı @eylulucarman3 ile beraber yap...