Capella Lyra Black
Regulus Black'in ikiz kız kardeşi.
Aile baskısının yanı sıra okulda da omuzunda büyük sorumluluklar var.
Yetenekli ve başarılı bir kız.
Bu genç kızın hikayesini okumak ister misiniz?
★★★★★★
Bu kitabı @eylulucarman3 ile beraber yap...
Hogsmade'den bir elbise almıştım. Kırmızı bir elbise. Kırmızı giyen tek Slytherin ben olacaktım. William ile gidiyorduk.
"Regulus ben hazırlanmaya gidiyorum." Beni onayladı. "Aşağıda buluşuruz." İkimizde yatakhanelerimize girdik. Elbiseme baktım. Hoş bir elbiseydi. Askılı olduğu için dirseklerime kadar uzanan bir de eldivenin vardı. İşareti kapatmak için. Elbiseyi giydim. Saçlarımı dalgalandırdım ve eldiveni ellerime geçirdim. Yüzüme de makyaj yaptım. Hazırdım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aynada tekrar kendimi kontrol ederken etrafımda döndüm. Cidden hoşuma gitmişti. Annemin zorla götürdüğü safkan partilerinde zorla giydiğim elbiseler gibi değildi. Belkide dolabımda 50'den fazla elbise varken ilk defa giydiğim bir elbiseyi kendim seçmiştim. Koyu rek saçlarıa ve griye kaçan mavi gözlerimle de kırmızının uyumlu olduğunu düşünüyorum.
Ortak Salon'a indim. Regulus koltukta oturmuş Camila Sage'i beklediğini görebiliyordum. Onunla beraber gidecekti. Şahsen Regulus'un o kızdan hoşlandığına eminim. O itiraz ediyor. "Çok hoş olmuşsun." Bunu söyleyen Will'e hafifçe gülümseyip teşekkür ettim. Regulus bize döndü. Beni süzdükten sonra kaşlarını çattı. "Bu yüzden mi elbiseni görmeme izin vermedin?" Dudağımın kenarı alayla kıvrıldı. "Güzel olmamış mı?" Etrafımda döndüm. "Ya güzelsin işte. Fazla güzelsin. Gitmesek mi baloya." Saçımı geri attım. "Beni sen zorladın Reg. Gidiyoruz. Umarım Camila çabuk gelir." Sonra Will'e döndüm. "Gidelim mi?"
Büyük Salon'a gelmiştik. Etraf çok şık ve ışıl ışıldı. Devasa bir ağaç vardı. Öğretmenler Masası bile şıktı. Normal masalar gitmiş yerlerine küçük yuvarlak masalar gelmişti. Sevdim bu değişiklikleri.
Will ile yuvarlak masalardan birine oturduk. Herkes tam olarak gelmemişti. Zaten dans etmeyi planladığım için bunu da dert etmiyorum.
Üzerimde hissettiğim gözler ile etrafıma bakındım. Dört kişi. Yuh! Dört kişi bana bakıyor! Sirius, Severus, Lupin ve Crouch. Mükemmel dörtlü (!) Hadi Crouch bana takım ruh hastasının teki de diğer üçü? Onlar niye bana bakıyor?
Camila ve Regulus içeri girdiler onlara gülümsedim ve yanımıza gelmeleri için bir el işareti yaptım. İkisi de gülümsüyordu. Yanımıza geldiler. "Çok güzel olmuşsun Camila." Mavi elbisesi sarı saçları ile harika duruyordu. "Sen de harikasın! Kırmızı sana çok yakışmış." Regulus gözlerini kıstı. "Yakışıklı kardeşimi de kaptın hayırlı olsun." Camila da Regulus da kızardı. Kendimi beğenmiş bir yüz ifadesiyle baktım onlara. Sonradan Regulus beni öldürecek olsa da buna kesinlikle değerdi.
Saat ilerliyordu. "Will, ben dans etmeyi düşünmüyorum. Sen istersen başkasıyla edebilirsin. Benimle geldiğin için teşekkür ederim." Benim için oturduğunu biliyordum. "Emin misin? Kalabilirim." Başımı salladım. "Git sen. İyiyim ben böyle." Gülümseyip gitti. Tek başıma oturmaya devam ettim. Bir çocuk yanıma geldi. Sam Castro. Benim gibi son sınıf öğrencisi. "Hey Black! Birkaç son sınıfla birlikte içeri Ateşviskisi soktuk. İster misin?" Daha önce hiç içmemiştim resmi olarak içmeye hakkım da yoktu. "Şu anlık öyle bir düşüncem yok. Teşekkürler." O zaten biraz sarhoş gibiydi. "Eh, fikrin değişirse beni nerede bulacağını biliyorsun." Onu onayladım ve gitti.
Aslında dans etmek istiyorum ama abim buradayken pek rahat hissetmiyorum. Ama sanırım birtek ben böyle düşünüyorum çünkü Regulus Camila ile beraber çok hoş bir dansın içerisibde gibi duruyor. Offf! Neden geldim ki? Yani yamam ortam güzel falan ama ben ne yapacağım ki?
İleride hala bana bakan Lupin'i görebiliyordum. Garip hissetmeme sebep oluyordu. Ve... Sol tarafında da Sam Castro sarhoş bir şekilde dans ediyordu. Eğleniyor gibiydi. Ben de eğlenebilirdim bence.
1, 2, 5, 7…? Saymayı bıraktım. Ne kadar içtiğimi bile bilmiyorum! Etraf dönüyor. Her şey çok güzel. Hiçbir şey umurumda değil. Bana göre şu an yaptığım her şey alkolün suçu. Dünya daha eğlenceli. Müziğin ritmine göre dans ediyorum. Harika! Regulus ve Camila Büyük Salon'u terk etti. Küçük sınıflar yukarı çıkmaları için zorlandı. Profesörlerin bir çoğu uyumaya gitti. Çılgın bir eğlence var.
Bir çocuk yanıma geldi. Tanımıyorum. "Eğleniyor musun güzellik?" Kıkırdadım. "Kesssinlikle! Senn?" Çocuk da güldü. "Demek Sam buraya da uğradı." Tekrar gülerek kafamı aşağı yukarı salladım. "Eh, dans etmek ister misin?" Bana elini uzatıyordu. "Olur!" Elini tutup dans etmeye başladım. Gülüyordum. Kahkaha atıyordum. Nedenini ben de bilmiyorum. Sadece gülüyorum ve dans ediyorum. Karşımdaki çocuk beni belimden kavradı. Bundan rahatsız olmuştum.
"Ah merhaba! Umarım dansınızı bölmüyorumdur!" Arkamı döndüm. "Eeee hayır Profesör." Çocuk benden biraz uzaklaştı. Yanımızda ki Lupin'in biraz daha arkalarında yumruklarını sıkarak bize bakan abime gülümseyerek el salladım. "Gidiyoruz Lyra." Kaşlarımı çattım. "Neden? Ben gayet eğleniyorum ve bu sefer siz de beni üzemeyeceksiniz!" İçini çekti. "Ama bak abin de orada." Tekrar abime baktım. "Dışarı çıkalım abinle konuşursun." Abimi özlemiştim. Yavaşça kafamı yukarı aşağı salladım. Kapıya doğru yönelirken sendeledim. Lupin beni belimden tuttu. Midem gıdıklandı. İşin garibi o kadar da kötü hissettirmedi.
"Aaaa! Ne yapıyorsunuz Profesör?"
"Düşmeni engelliyorum Lyra. Sadece bana tütün ve kapıya kadar dayan."
Abime eliyle bi işaret yaptı. Belimden tutarak kapıya kadar yürümeme yardımcı oldu. Kapıdım çıktıktan sonra bir süre daha ilerledik. Bir köşeyi döndüğümüzde abim oradaydı.
"Sarhoş mu?" Dedi bana bakarak. Lupin'den ayrıldım. "Fazlasıyla!" Kollarımı birleştirdim fakat dengede duramadığım için geri açtım. "Sen beni belirtmek mi istiyorsun Capella?" Kafamı hafifçe yana yatırdım. "Sarhoş olup tanımadığın insanlarla dans etmek ne demek oluyor? Dik duramıyorsun. Düzgün konuşamıyorsun. Sen ne kadar içtin?" Kaşlarımı çattım.
"Sana ne?!" Bağırdım bir anda. Şimdi şaşırmış olan oydu. "Senin neden umurunda! Senin kardeşin olmadığını söyledin! Benim böyle davranmamı istiyorsan sen de öyle davran! Madem beni hayatından çıkarttın karışmaya da hakkın yok! Ne kadar içersem içerim, kiminle dans edersem ederim ve bu seni hiç ilgilendirmez! İstersem düşerim, istersem yuvarlanırım, istersem bir yerlerimi kırarım. SA - NA - NE!"
Bunu ben bile kendimden beklemiyordum. Abimin tekrar konuşmasına izin vermeden yalpalayarak da olsa zindanlara doğru ilerlemeye başladı.. Midem bulanıyordu. Yolda yığılmazsam iyi.
Bu bölümü gece yarısı atıyorum gözlerim kapalı
Saçma olduysa özür dilerim uykusuzluktandır
Bu kitabı MrsRiddl3 ile birlikte yazıyoruz onun profiline de bakarsanız sevinirim