-Ne?
Seojun'un "Baba!" sesiyle herkesin dikkati ona çevrildi. Hongjoong, oğlunun sesini duyunca hemen yanına gitti ve onu Mingi'nin kucağından aldı.
"Ne oldu küçük adam, neden böyle bağırdın?" diye sordu Hongjoong.Seojun onu aldıklarından beri ilk kez konuşmuştu.
Seojun'un ilk kelimesi "Baba" olmuştu.Seojun ilk kelimesini Mingi'ye söylemişti.Seojun Mingi'ye baba demişti.
Seojun, babasının gözlerinin içine bakarak gülümsedi ve "Uçak!" diye bağırdı, pencereden geçen bir uçağı işaret ederek.Daha sonra Elini Mingi'ye uzattı.
-Sen nereden gördün o uçağı öyle?
Herkes kahkahalarla gülmeye başlamıştı.Seojun Mingi'yle oynarken küçük pencereden görünen gökyüzüne bakıp uçağı görmesi,daha sonra "Baba" diye bağırması beklendik değildi. Mingi, Seojun'a hayran kalmıştı resmen,hayatında bu kadar masum bir insana -Yunho dışında- rastlamamıştı.Hemen onun küçük elini tuttu.
"Seninle uçakları izlemek çok eğlenceli olacak," dedi Mingi, Seojun'a bakarak.
Yunho, bu sıcak anı izlerken, Seonghwa'nın yanına gitti ve "Hyung, Seojun gerçekten çok tatlı," dedi.
Seonghwa, Yunho'nun omzuna vurarak, "Evet,ama sanki tatlı olan başka biri daha var,ne dersin?" dedi.
Yunho utanarak kafasını eğdi ve tekrar Mingi'ye baktı."-2 tane koca bebek var burada,süt mü ısıtsak?" Seonghwa son cümlesine gülmüştü.
Odaya neşe dolu bir hava hakimdi. Herkes,Yunho'nun kurabiyelerini yerken, sohbet etmeye devam etti. Mingi Seojun'la oynamaya devam ederken, Woo, San, Hongjoong, Hwa ve Yunho normal hayattan konuşuyorlardı.Sohbet ederken Yunho,Wooyoung'un aslında Seonghwa'nın kuzeni olduğunu öğrenmişti.San ve Hongjoong daha önceden tanışmışlar,daha sonra Hongjoong San hakkında hiçbir şey bulamadığından iletişimleri aniden kesilmişti.
Günün sonunda, herkes yorgun ama mutluydu.Önce San ve Wooyoung,Mingi'ye tekrardan geçmiş olsun dileyip Yunho'yla vedalaştılar.Daha sonra Hongjoong,Seojun'u zorla Mingi'nin yanından almış,yarın da geleceklerine söz verip vedalaşmalarını sağlamıştı.
Sonra Hwa'yla birlikte onlar da evlerine doğru yol aldı.Mingi sessiz sessiz otururken Yunho masayı ve mutfağı toplamış,yorgunlukla kendini koltuğa atmıştı.Tam Mingi'nin yanında duruyordu.
Mingi, Yunho'nun yorgunlukla koltuğa atılmasını izlerken, içinden geçenleri düşündü. O gün yaşananlar, onun için sadece fiziksel iyileşmenin ötesinde bir şeydi; dostluk ve aile sıcaklığının ne anlama geldiğini hatırlatmıştı. Seojun'un "Baba" demesi Mingi'nin kalbinde özel bir yer edinmişti.Bazı şeylerin farkına varmıştı.
Yunho, sessizce ona baktı. "Nasıl hissediyorsun?" diye sordu. Mingi, Yunho'nun bu basit ama içten sorusuyla mutlu oldu. "Daha iyi," dedi ve gülümsedi. "Bugün burada olman, herkesin desteği... gerçekten çok anlam ifade ediyor."
Yunho, Mingi'nin elini sıkıca tuttu. "Biz hep buradayız, unutma.Diğerleri de ben de seni çok seviyoruz.Ve sanırım Seojun da çok seviyor seni."
Mingi, Yunho'nun sözlerinden etkilenmişti. Belki de hayat, zorluklarla dolu olsa da, sevdiklerinin yanında olduğu sürece her şeyin üstesinden gelebileceğini düşündü. O an, Mingi için, yarın daha parlak bir gün olacağının sözü gibiydi.
-Apartmanın arkasında bir bahçe var.Orada büyük bir salıncak var.Bahçeye çıkıp yıldızları ve uçakları seyredelim mi?
"-Olur,sevgilim." Ve birlikte bahçeye çıktılar.Yunho Mingi'yi elinden tutup salıncağa oturttu.Kendisi de Mingi'nin dizine yattı.
Yıldızlar altında, Mingi ve Yunho'nun konuşmaları derinleşti. Geçmiş anılar, gelecek hayaller ve yaşamın küçük mutlulukları hakkında konuştular. Mingi, Yunho'nun yanında kendini güvende hissediyordu; sanki dünyadaki tüm karmaşa bir kenara bırakılmış ve sadece o anın huzuru kalmıştı.Uzun zamandır -13 yıldır- hiç böyle hissetmiyordu.
"Yunho," dedi Mingi düşünceli bir sesle, "hayat bazen beklenmedik şekillerde bize sürprizler yapabiliyor, değil mi?Kim bilebilirdi,benim gibi birinin düşmanı tarafından yaralanıp bir melek tarafından kurtarılacağını.Kim bilebilirdi,Seojun'un bana Baba diyebileceğini.Hepsi sürpriz oldu,hayatımda gördüğüm en güzel sürpriz.Gerçi bana daha önce kimse sürpriz yapmamıştı.." sona doğru ses seviyesi düşmüştü.
Yunho gülümseyerek cevap verdi, "Hayatın güzelliği de bu zaten, Mingi. Küçük şeylerde büyük anlamlar bulabilmek. Ve senin gibi bir sevgilim olduğu için çok şanslıyım."
Konuşmaları sırasında, Yunho'nun telefonu titredi. Bir mesaj geldi;
Hongjoong'dan bir fotoğraf.
Seojun, uykuya dalmış, elinde küçük bir uçak vardı.Altında bir mesaj vardı:
"Seojun bugün çok mutlu uyudu. Mingi'yle geçirdiği zamanı çok sevdi.Yarın için hayal kurarak uyuyor."
Mingi, fotoğrafa bakarken gözlerinin dolduğunu hissetti.Yunho, fotoğrafa tekrar bakınca, "Bu, gerçekten unutulmaz bir gün oldu," dedi. "Ve yarın daha da güzel olacak."
Gece ilerledikçe, Mingi ve Yunho, geleceğe dair umutlarını ve hayallerini paylaşarak, birbirlerine destek olmanın ne demek olduğunu bir kez daha anladılar. Ve yıldızların altında, iki aşık, hayatın küçük mucizelerine şükrederek, sessizce zamanın akışına bıraktılar kendilerini.
Saat epeyce geç olmuştu.İkili yavaştan içeriye girdi.Yunho Mingi'yi yatak odasına götürdü.Mingi odaya girince bir an duraksadı.
Büyük yatağın üstünde güller vardı.Komodinin üstünde Yunho'nun resimleri vardı,büyük bir gardırobun yanında bir tane daha vardı.Mingi içinde ne olduğunu merak etmişti,ilerleyip 2. gardırobu açtı.İçi bomboştu.Merakla Yunho'ya baktı.
-Senin için aşkım.
Mingi gülümsedi.Sonra yatağın yanına geçti.Yunho'ya bakıp üstündeki tişörtü yavaşça yukarı kaldırdı.Yunho odanın kapısını kapatmış,heyecanla Mingi'ye bakıyordu.Mingi Yunho'ya doğru ilerledi ve onu belinden tutup kendine çekti.Yunho'nun elleri Mingi'nin göğsünü bulmuştu.Dudakları birleşti hemen.
-Hazır hissediyor musun Yunho'm.
-Senin için her zaman hazırım ben.
Ve uzun geceye ilk adımı attılar..
Smut geliyor diriririririri
Nasıldı bölüm güzel miiiiii
Oy vermeyi unutmayın pls pls pls 🥺🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Love in the Shadow of the City || YunGi
FanficMingi, şehrin karanlık kalbinde hüküm süren bir imparator gibiydi. Soğuk bakışları ve sert tavrıyla korku salan Mingi, yeraltı dünyasının en güçlü adamlarından biriydi. Geçmişi karanlık bir sır perdesiyle örtülmüş olan Mingi, acımasızlığı ve zekasıy...