arabadan sinirle inip kapıyı çarptı hızla, merdivenleri ikişer, üçer çıkarken bir yandan söyleniyor bir yandan da elindeki telefonu sıkıyordu.
saatin kaç olduğunu umursamadan kapıyı çaldı, biraz sonra beklediği yüz kapıyı açınca dişlerini sıktı.
"bir şey mi oldu oppa?"
kızın masum bir ifadeyle sorduğu soruyla iyice sinirlendi, başkası görse onu suçsuz sanardı.
"sen daha iyi bilirsin lina, hım?"
kaşını kaldırarak sorduğu soruyla kız yutkundu ve kurumuş dudağını diliyle ıslattı.
"bir şey bilmiyorum, ne demek istiyorsun?"
"pekala, zoru oynuyorsun demek? anladığın dilde konuşacağım."
kızı içeri itip kendisi de girdi ve kapıyı kapattı, ardından pek de yumuşak olmayacak şekilde kapıya yasladı onu. telefonunu açıp minho'nun ona gönderdiği ekran görüntülerini gösterdi.
"iyi bak lina ve son kez soruyorum! sen yaptın değil mi?"
kız başını salladı anında.
"hayır, neden yapayım?"
jisung sinirle güldü, salağa yatması hoşuna gitmemişti.
"neden acaba? ha!? neden? bundan üç hafta önce beni tehdit eden sen değil miydin?"
cevap gelmeyince yumruğunu kapıya vurdu sertçe.
"cevap ver bana!"
kız titredi korkudan, jisung'un böyle biri olduğu aklının ucundan bile geçmezdi.
"bilmiyorum! sen aldatmadıysan bile o sürtüğün sana inanmaması beni ilgilendirmez!"
bağırarak konuştuğunda ve minho'ya taktığı lakapla çenesini sıktı, karşısında kız olmasaydı şimdiye pestilini çıkarmıştı.
"kes sesini! her şeyi biliyorum, yapabilme ihtimali olan tek kişi sensin. beni uğraştırma ve itiraf et, kanıtlarını da bana vereceksin!"
"yapmayacağım! umrumda bile değil o, ben seni istiyorum."
jisung güldü bununla, itirafını almıştı en azından.
"o zaman beni iyi dinle, sana son kez açıklama yapacağım."
kız başını salladı usulca, zaten şu durumda ve konumda reddetme şansı yoktu.
"kızlardan hoşlanmıyorum, ki hoşlansam bile seni seveceğim anlamına gelmiyor.
ayrıca minho benim sadece sevgilim değil, her şeyim, nefesim. onsuz yaşayamam anlıyor musun? ben büyüttüm onu, her halini gördüm, yaşadım. iki yaşındayken geldi yanıma, kimsesi yoktu ve ben onun her şeyi oldum. minho da aynı şekilde, ben alışkanlıklarımı onun sayesinde değiştirdim, hayatımı ve düzenimi ona göre kurdum. hayatımın merkezi o, öyle basit bir "sevgililik" kavramına sığdıramam ben minho'yu.
yani kısacası senin hiçbir şansın yok. minho benim hayatımın merkezi ama sen benim hiçbir şeyimsin."
kız yutkundu yavaşça, karşısında duran bedeni ittiğinde jisung geri çekildi. içeri ilerledi lina, biraz sonra elinde bilgisayarıyla geldi.
jisung'un elinden telefonunu çekti ve ses kaydı başlattı.
"ben lina, senin asla sevmediğin o kız -ki haklısın da- benim. sana itiraf etmem gereken şeyler var.
jisung seni aldatmadı, asla da yapmaz. emin ol hayatında görebileceğin en sadık insan o, sana mesaj atan da bendim. sebebi ise jisung'u sevmem ve sizi ayırmak istedim, hepsi bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güzel kedicik | minsung
Fanfiction° yazdığım ilk kurgulardan biri olduğundan yazım dili çok iyi olmayıp aynı zamanda yazım hataları da barındırmakta. ve kurguda tutarsızlık, cringe ve size mantıksız gelebilecek olaylar vb. olabilir. söylediklerimi dikkate alarak kurguya başlayın lüt...