kapıya gelen altılı bu saatte minho'nun uyuyacağına ihtimal vermediği için zili çaldılar, biraz beklediler. kapı açılmayınca chan kaşlarını çatarak anahtarı çıkardı ve kapıyı açtı. içeri girdiklerinde evdeki sessizliğe şaşırdılar, normalde olsa minho şu ana kadar uyanmış ve televizyon izlemeye başlamış olmalıydı ama evde ölüm sessizliği vardı.
"ben bi' minho'ya bakıp geleceğim, siz de mutfağa geçin."
chan onu kontrol etme görevini üstlendiğinde minho'nun odasına gidecekken jisung'un odasının aralık kapısından yatakta kıvrılarak uyuyan minho'yu görmüştü. içeri girdi ve hafifçe dürterek uyandırmaya çalıştı.
minho şişen ve acıyan gözlerini açarak başındaki kişiye baktı, chan olduğunu gördüğünde tepki veremedi, sadece kızarık gözlerle ona baktı.
chan ondaki değişiklikleri fark ettiğinde tekrar kaşlarını çattı.
"minho bir şey mi oldu? sen bu saate kadar uyumazsın."
"saat kaç ki?"
kısılan sesiyle konuştuğunda yüzünü buruşturdu.
"bire geliyor."
sadece uyumuştu, başka bir şey yapamamıştı. sadece arada uyanıp hayatı sorgulamış ve ağlamıştı.
"dün geç uyudum da ondan hyung."
"ama gözlerin şiş ve kızarık, ağladın mı?"
"hayır arada oluyor hyung, iyiyim merak etme."
chan pek inanmasa da minho'yu çok da darlamak istemedi.
"iyi o halde, biz geldik de senin için yemek falan getirdik, en sevdiğin yemeği de. bir de seni kontrol etmek istedik. istersen sen uyumaya devam et biz yine geliriz yarın."
"bi' yanlarına gideyim hyung, ayıp olmasın."
yataktan kalktığında chan durdurdu onu.
"ayıp olmaz merak etme."
"bir şey olmaz chan hyung, hem uykum da açılır."
chan başını salladı ve beraber mutfağa gittiler, minho göründüğü an jeongin kalktı ve sıkıca sarıldı.
"özlemişim seni ya."
minho gülerek karşılık verdi sarılmasına.
"ben de seni özledim hyung, hepinizi."
jeongin ondan ayrıldığında gözlerini gördüğünde endişelendi, o da fark etmişti.
"ağladın mı minho?"
herkes dikkatle baktığında onlar da fark etmişlerdi minho endişeyle ellerini salladı.
"hayır hyung, arada gözlerim böyle oluyor. alerji gibi bir şey."
"neden benim haberim yok?"
hyunjin şüpheyle sorduğunda minho başını salladı.
"öyle kronik bir şey değil hyung, arada oluyor."
kimse inanmamıştı ama zorlamadılar chan gibi, anlatmak isterse anlatır diye düşündüler.
"gel yemek ye hadi, acıkmışsındır."
changbin yanını gösterdiğinde istemeyerek oraya oturdu ve önündeki yemekten yemeye çalıştı, sadece çalıştı çünkü midesi bulanıyordu.
"jisung ne zaman gelecek?"
ismini felix'ten duyduğunda gözleri doldu, onu bekliyordu evet ama bir yandan görmek de istemiyordu.
"yarın akşam ya da gece olması lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güzel kedicik | minsung
Fiksi Penggemar° yazdığım ilk kurgulardan biri olduğundan yazım dili çok iyi olmayıp aynı zamanda yazım hataları da barındırmakta. ve kurguda tutarsızlık, cringe ve size mantıksız gelebilecek olaylar vb. olabilir. söylediklerimi dikkate alarak kurguya başlayın lüt...