jisung's pov
"evde oturup seninle vakit geçirmeyi tercih ederdim."
minho yine mızmızlandığında gelen misafirlerle ona döndüm. "haklısın bebeğim ama annem akrabalarımızla tanışmanı istedi."
"altı aylık hamile halimle mi?" karnını gösterdi, sonrasında devam etti. "hem ben dört buçuk yıldır seninleyim, yeni mi akıllarına gelmişim?"
dedikleriyle duraksadım, haklıydı ne diyebilirdim ki?
"oğlum?"
annemin sesiyle ona baktım bu sefer, teyzelerimi, dayımı ve hiç de sevmediğim kuzenlerimi, eşlerini ve çocuklarını gördüğümde içten içe göz devirdim. çoğunu tanımıyordum bile.
"hoşgeldiniz." samimiyetten uzak bir gülümseme verdim onlara, minho selam vermek için kalkacağı zaman engelledim onu.
"hamilesin bebeğim, gerek yok." yine de çok da hoşnut olmayan gözler gördüğümde tehdit edercesine baktım. "değil mi?" iğneleyici ses tonumla sorduğumda hepsi onayladı.
"tabii ki tatlım, bebeğin zarar görmesini istemeyiz." en küçük teyzem minho'nun yanına oturduğunda diğerleri de buldukları rastgele yerlere oturdu. annem de mutfağa gitmişti büyük ihtimalle.
"şey yalnız ben-" minho cevap verecekken onu engelledi, karnına dokunduğunda ikimiz de gözlerimizi büyüttük.
"kaç aylık, peki cinsiyeti?"
"şey, do-dokunmasanız?" minho rahatsız olduğunu belirtip kıpırdandığında teyzem ters ters baktı ona. "ah pardon canım." üzgün olduğunu sanmıyordum.
"altı aylıklar, biri kız biri erkek."
"ha ikizler yani?" ortanca teyzem şaşırdığını belli etdiğinde başımı salladım. "evet öyle."
"isim düşündünüz mü?"
bu sefer büyük teyzem konuştuğunda yutkundum, bayadır onlarla görüşmediğim için çok konuşmalarına ve soru sormalarına yabancı kalmıştım.
"evet, minji ve sungho." minho yerime cevapladığında gülümseyerek ona baktım, çok tatlı konuşuyordu. konu bebeklerimiz olunca fazla mutlu oluyorduk.
"hım, isimlerinizden almışsınız." küçük teyzemi onaylamak adına başımı salladım tekrar. isimleri böyle seçmiştik ve güzel olacağını da düşünmüştük.
"evlilik?"
büyük teyzem konuştuğunda ona öldürücü bakışlar attığıma yemin edebilirdim.
"sa-sanırım mümkün görünmüyor.." minho iç çekerek konuştuğunda onu üzdüğü için teyzemden nefret etmiştim, anında.
kedi çocuklar çok fazla ayrıcalığa sahip değildi. okula gidemezdiler mesela, minho'ya ben öğretmiştim temel bilgileri. kimseyle evlenemezdiler, bu yüzden minho ile evlenememiştim. ve minho biriyle evlenmeden hamile kaldığından oruspu gibi duruyordu, kesinlikle bundan nefret ediyordum. zaten kedi çocukları cinsellik için sahiplenen çoktu, insanlar onları köle gibi görüyordu. umuyordum ki ileride böyle şeyler olmazdı çünkü kızım kedi çocuktu, okula gitmesini istiyordum
"ah anladım, evli değilsiniz yani?" tiksinerek minho'ya baktı, bebeklerimizi taşıdığı karnında oyalandı bakışları. "ama hamilesin, bilemiyorum." sonra bana baktı, bir şeyler geveledi ağzında, duymamı istemişti ve duymuştum da.
"ailemize yakışmıyor, bir oruspuyu tanımak için mi geldik onca yolu? neden normal bir insan seçmedin ki?"
minho'nun dudaklarının büzüldüğünü ve gözlerinin dolduğunu gördüğümde sinirlenmiştim, her şey olabilirdi ama minho'yu üzmek asla.
"kes sesini! onunla konuşurken iki kere düşün." dediklerimle şoka uğramıştı, yeğeninden böyle bir şey elbet ki beklemiyordu ama saygıyı hak ettiği falan da yoktu.
"ister kabul et istersen de etme ama ben onu seviyorum ve çocuklarımı taşıyor, bu ailenin parçası ve ona tanınmadığı olanaklardan dolayı minho'yu suçlayamazsın. bu bencilliktir."
ağzını açacağı zaman fırsat vermedim, saçmalamalarını dinlemek falan istemiyordum. "eğer kedi çocuklar cinsellik için sahiplenilmeseydi ve köle olarak görülmeyip onlara hak tanılsaydı minho ile evlenebilirdim fakat bilmediğin, ya da bilip de aptala yattığın şey ise minho'nun okula gidemediği. temel şeyleri ve okuma yazmayı ben öğrettim ona." ne çok zorlanmıştım ama! yine de minho'nun en azından okuma yazmayı bilmeyi hak ettiğini düşünmüştüm.
"ve şimdi de kızım da bir kedi çocuk, evet bu doğru." gözlerini büyüttüğünde sırıttım. "doğduğunda belki de minho ile aynı kaderi yaşayacak, ya da ileride imkanlar tanınabilir, ki ikinci seçeneğin olması daha iyi olacaktır. değil mi teyze?"
lafları ağzına tıkadığım için birkaç şey geveledi, diğerleri de susmuştu. yerlerini bilmeliydiler, aksi halde "hadsiz" oluyordum.
minho'ya baktım ardından, bakışları bana adeta minnetle bakıyor ve teşekkür ediyordu. gülümseyerek saçlarını öptüm ve kuyruğunu okşadım.
"eh tanıştığımıza göre bize müsade."
minho'nun elini tutup çıkışa ilerledim, bana ters ters bakıyorlardı, annemi mutfağın kapısında gördüğümde bana göz kırptı. gülerek elimi salladım.
evden çıktığımızda minho bana sarıldı. tam bir şey söyleyecekken dudaklarını öptüm. "onlar hakkında konuşmuyoruz, gereksiz insanlar ve konuşulmaya değmezler."
gülerek başını salladığında arabayı işaret ettim, bindiğinde arkamdaki eve baktım.
benden nefret etmişlerdi ama kimin umrundaki? ben sadece minho ile ilgileniyordum.
çook seviyorum sizi
mutlu kalın çünkü size yakışıyorr ♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güzel kedicik | minsung
Fanfic° yazdığım ilk kurgulardan biri olduğundan yazım dili çok iyi olmayıp aynı zamanda yazım hataları da barındırmakta. ve kurguda tutarsızlık, cringe ve size mantıksız gelebilecek olaylar vb. olabilir. söylediklerimi dikkate alarak kurguya başlayın lüt...