0.2: Seni Seviyorum

817 81 77
                                    

Jisung'tan
Eve geldiğimde kucağımdaki güzelliği kendi yatağıma yatırıp düşmemesi için etrafına yastık dizmiştim. Sonrasında bilgisayarımın başına geçip video düzenlemeye başlamıştım. Sosyal medyada oyun videoları ve canlı yayınları yapıyordum. Küçükken bilgisayar oyunu hevesken şimdi kariyere dönüştürmüştüm. Hatta yedimiz toplanıp canlı yayın açıyordum ve vs atıyorduk. Sanırım en sevilen içeriklerimden birisiydi. Sık sık isteniyordu çünkü.

Minho uyandığında evde olan yemekten biraz yedirmiş ve kucağıma alarak tekrar bilgisayarımın başına geçmiştim. Tabii oyun oynamak istediği için uykusu gelene kadar onunla ilgilenmiştim. Tatlı sesiyle uykusunun geldiğini belirttiğinde de kıyafetlerini değiştirip aynı yerine yatırmıştım. Hemen uykuya dalmasıyla işimin başına dönmüştüm ben de.

Gece saat ikiye geliyorken mızmızlanmalarını duymuştum. Emziği ağzından düşmüştür diye düşünmüştüm ama görünürde bir sorunu yoktu. Dikkatlice kucağıma aldığımda sustuğunu farketmiştim. Ne yani benimle mi uyuması gerekiyordu?

Bilgisayarımı kapatıp üstümü değiştirdim ve ben de yanına yattım. Yarına video yetiştirmem gerekse de o an küçük bebeğin rahatlığı daha önemli gelmişti.
[...]
Sabah yanağımda hissettiğim elle uyanmıştım ama gözlerimi açmamıştım. Minho nun ne yapacağını merak ediyordum.

Ağzındaki emziği emmesinden dolayı çıkan şapırtılar bile tatlı gelmişti.

Ellerini yüzümde hafifçe gezdiriyordu. Sonrasında ellerini çekmişti ve -sanırım- emziğini çıkartmıştı. İki yanağımı da hafifçe öpmüştü. "Sincap" Ağzından çıkan kelime bu olurken şaşırmamıştım. Etrafımdaki herkes beni sincaba benzetiyordu zaten. Hatta annem ve babam bana "Quokka" diyorlardı.

Ama söyleyiş şekli çok güzeldi. Her şeyi çok güzeldi onun. İlk gördüğümde güzelliğine vurulmuştum mesela.

En sonunda uyanmayacağımı düşünmüş olmalı ki parmağını yanağıma daha sert -ama hala yumuşak bir şekilde- bastırdı. "Hyung."

Ben de oyunuma son verip yavaşça gözlerimi açtım. Uyanmama sevinip güldü ve ellerini çırptı. "Uyandın." Ben de ona güldüm ve yatakta dikelip onu kucağıma aldım. "Uyandım bebeğim. Günaydın." İki yanağını nazikçe öptüm. Önüne gelen saçlarını rahatsız olmasın diye geriye attım. Açılan alnına da ufak bir öpücük kondurdum. Kucağımda onunla beraber kalktım ve banyoya gittim. Lavabo tezgahına oturtup suyu açtım. Yüzünü nazik bir şekilde yıkadım ve düşmemesi için aşağı indirdim. Kendi yüzümü de yıkayıp odama gidecektim ki Minho nun hala burada olduğunu görmüştüm. "Odaya neden gitmedin güzel kedicik?" Elleriyle oynuyorken başını kaldırıp bana baktı. "Bilmiyorum ki?" Güldüm ve elini tuttum. Banyodan çıktıktan sonra koridorun sonundaki odayı gösterdim. "Orada hadi sen git ben de geliyorum." Paytak paytak yürüyerek gittiğinde gülüp ben de arkasından gittim. Dolabı açıp hem kendime hem de Minho ya kıyafet çıkarttım. Önce kendim giyindim ve saçlarımı düzelttim. İyi olduğunu düşünerek Minho yu kucağıma aldım ve yatağa oturttum. Dikkatlice kıyafetlerini değiştirdikten sonra hiç kullanmadığım tarağı dolabımın çekmecesinden alıp kulaklarına dikkat ederek saçlarını taradım. Kaküllerini de düzelttim ve baktım. Güzel olmuştu yine.

"Acıktım." Söylediğiyle aşağı indirdim ve etrafı toparlayıp odadan çıktım ve beni takip etmesini söyledim. Mutfağa geçip buzdolabını açtım ama yemek bulamamıştım. Dün son kalanı da Minho ya yedirmiştim. Yemek yapmayı da bilmiyordum. Genelde hazır yiyordum çünkü. Ama Minho ya zararlı olacağını da biliyordum. Ne yapacaktım?

Aklıma annem gelmesiyle telefonumu odadan alıp tekrar mutfağa döndüm. Bugünlük annemle yiyebilirdim.

Annem aranıyor...

güzel kedicik | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin