Evren hiçbir şey demeden, hiçbir şey yapmadan bana bakmaya devam etti. Kafasından neler geçirdiğini anlamak çok zor hatta imkansıza yakındı. Ben sabırsızlıkla onun ne cevap vereceğini bekliyor, fazla ileriye gidip gitmediğimi düşünüyordum. En sonunda Evren kadehinde az kalmış olan rakıyı tek bir yudumda bitirip bana baktı. "Oraya eski sevgilin de gelecek mi?"
"Bilmiyorum." dedim dürüstçe, o bu zamana kadar bana her zaman dürüst olmuştu. Saklama gereği duymadım. "Annemin sağı solu hiçbir şekilde belli olmaz."
Evren içine derin bir nefes çekti, bu beni daha fazla strese sokmuştu. Acaba yanlış bir şey mi teklif etmiştim? Belki de rakının verdiği bir güçtü bu, normalde olsa asla böyle bir şey sormazdım.
"Yapma bunu." bir anda kafasını iki yana yavaşça sallarken. "Anneni ikna etmek için en yanlış kişiye geldin. Annen beni gördüğünde oğlumun erkek arkadaşı varmış, onu rahat bırakayım demeyecek. Benim gibi birisi ile -"
"Bekle, bekle, bekle." diyerek elimi hızla kaldırdım ve onu durdurdum. Sesim sert çıkmıştı, belki Evren bunu duymamıştı ama anlamıştı. "Ne varmış sende?"
"Düzeltiyorum." diyerek yarım yamalak güldü. "Ne yok olacak. Konuşma ve duyma bende yok, biliyorsun değil mi? Annenin engelli bir damat adayına sıcak bakacağını sanmıyorum. Seni daha fazla bunaltacak ve Samet ile aranı yapmak için çok daha fazla uğraşacak. Eğer böyle bir oyuna gireceksen, bana sorarsan girme, en azından bunu annenin kriterinde olan birisi ile yap."
"Reddediyorsun beni yani?"
"Bunu senin için yapıyorum." diyerek inatlaşmayı sürdürdü. "Bendeki sorunlar senin için sorun olmayabilir belki ama annen için eminim ki bunlar büyük bir sorun. Beni yanlış anlama. Bunlar sadece annen için sordun değil, birçok kişi için sorun. Kimse oğluna veya kızına hem sağır hem dilsiz birini almak istemez. Belki şu an bana yanılıyorsun diyorsun ama bu acı bir gerçek. Sadece düşün."
"Ben sana haksızsın demiyorum. Üzülerek maalesef haklı olduğunu kabul ediyorum. İnsanların ön yargıları oluyor. Engelli bir birey gördüğümüz zaman ister istemez ön yargı ile yaklaşıyoruz onlara ve evet, eminim bunu annem de yapacak ama seçimlerime ve kararlarıma saygı duymayı öğrenmesi lazım artık. Ben seni seçtiysem annem ya da herhangi biri karışamaz."
Evren içine derin bir nefes daha çektikten sonra dudaklarını birbirine bastırıp kafasını sola doğru hafifçe kırdı ve geri düzeltti. "Tamam o zaman. Deneyelim ve bakalım annen buna saygı duyacak mı? Anlaşmayı nasıl yapacağız?"
"Sen zaten dudak okumada harikasın. Annemle babamın dudağını okuyarak ne demek istediklerini anlarsın ama yetişemediğin yerde ben sana çeviririm. Senin dediklerini de onlara çeviririm. Zaten emin ol çok uzun süren bir yemek olmayacak. En fazla yarım saat sürecek. Oraya gideceğiz, daha başlangıç yemeğini yerden hastaneden babamı arayacaklar ve babam onlara bir tıbbı bir şeyler tarif edecek. Ardından hastanede işi olduğunu söyleyerek yemekten kalkıp gitmek isteyecek. Annem ona karşı gelecek. Üç beş küçük atışma ve ardından kapanış."
"Barlas, annenle daha iyi empati yapabilmek için soruyorum. Baban anneni daha önce hiç aldattı mı? Acaba bu yüzden bu duruma alışmış olabilir mi? Artık aldatmayı bir ayrılık nedeni olarak görmüyor olabilir."
Bu yıllarca kendi kendime benim de düşündüğüm bir soruydu. Anneme Samet'in beni aldattığını ve bu yüzden ayrıldığımızı söylediğimde şaşırmıştı ama bir şans daha vermemi söylemişti. Sonrasında da hep barışmam konusunda ısrarcı olmuştu. Belki de annem babamı aldattı ve annem bu duruma alıştığı için benim de alışmamı istiyor diye içimden geçirdiğim zamanlar olmuştu. Bu paranoyaklık yüzünden birçok defa babamı gizli gizli takip ettim fakat babam her zaman dediği gibi hastaneye gidip ameliyata girdi ve dönerken bir demet gülle anneme geldi. Bir defa bile babamın başka bir kadına yan gözle baktığını görmemiştim. Babamın geçmişini araştırdım fakat geçmişte de anneme böyle bir ihanette bulunmamıştı. Bu yüzden içim rahat bir şekilde Evren'in sormuş olduğu soruyu cevapladım. "Hayır, babam annemi hiçbir zaman aldatmadı."
Evren bu yana alt dudağını aşağıya doğru hafifçe kıvırarak yanıt verdi. "Sevindim." dedi ardından kafasını sallarken. "Kendisi aldatılmamış, umarım oğluna da bunu reva görür."
"Kendisi bunun nasıl bir acı olduğunu bilmediği için sana böyle davranıyor demek mi istedin?"
"Asla." diyerek bedenini geriye doğru yasladı ve gözlerini bile kırpmadan konuşmaya devam etti. "Kim olursa olsun asla böyle bir acıyı ve yarayı yaşamasını istemem. Beden yaraları bir şekilde kapanıyor da kalpteki yara öyle kolay kolay kapanmıyor. Aldatmanın her şekline karşıyım ben ve aldatılma ne tür bahanen olursa olsun affedilmez bir kötülüktür. Affetmeni istemek bencilliktir."
Sonunda benimle birebir aynı düşüncelere sahip birini bulmak güzeldi. Samet'in beni aldattığını öğrenen arkadaşlarım umarım o da aldatılır diyerek beddua ettiklerinde buna karşı çıkmıştım. O zaman sanmışlardı ki Samet'e kıyamadım için buna karşı çıkıyorum. Oysaki onun için değildi, bunun nasıl bir acı olduğunu bildiğim içindi. Düşmanımın bile başına gelmesin diyeceğim türden bir acıydı bu. Sadece ruhun değil bedeninde acı çekiyordu aslında. Cayır cayır yanıyordun ama suya ulaşamıyordun.
"O zaman ben annem ile konuşayım ve sana haber edeyim."
"Sence de detayları atlamıyor muyuz?"
Alt dudağımı ve üst dudağımı dilimle aynı anda nemlendirdikten sonra sordum. "Hangi detayları?"
"Nerede tanıştık? Nasıl tanıştık? Ne zamandır beraberiz? Doğum günün ne zaman, doğum günüm ne zaman? İlk kim çıkma teklifi etti? Nasıl etti? Ne zaman etti? Nasıl birbirimize aşık olduk? Şu anlık aklıma gelenler bunlar."
"Haklısın, haklısın." diyerek salladım kafamı. "Bir hikaye lazım bize."
"Sabaha kadar kapalıyız." Evren kapalı olan dudaklarıyla gülerek gerine yaslandı ve bana sol gözünü kırptı. "Vaktimiz bol, sevgilim."
.
Eğer yetiştirebilirsem ikinci bölümü de atarım bugün ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
konuşmaz duyamaz hisseder , GAY
RomanceEvren ahraz bir şefti. Barlas ise kalbi insanlara karşı buz tutmuş veterinerdi. →İç ısıtan, soft ve kısa hikâye. → Bu iki erkeğin aşkını anlatan bir kitap. Eğer homofobikseniz lütfen içeriye girmeyin. Bu size hitap etmez.