1.bölüm

2.1K 52 8
                                    

~Satır arası yorum yapmayı ve oy atmayı unutmayın. Destekleriniz çok önemli canlarıım.💜

~Bölüm sonlarını okumayı unutmayın canlarıım.

~Keyifli okumalar.💜

—————————————————————————

18 yaşıma kadar mükemmel bir hayat yaşamıştım. Mutlu bir çocukluk, güzel bir aile ve platonik bir aşk. Evet, platonik aşık olduğum için bile mutluydum. Doğrusu Hamza Tunga'yla ilgili her şey beni mutlu ederdi.

Yaklaşık olarak 2 sene önce lise mezuniyetimde arada sırada muhabbet ettiğim arkadaşım olan Mert bana aşkını itiraf etmişti. Çok fazla şaşırmamıştım. Çünkü bu bana edilen ilk aşk itirafı değildi. Ama diğerlerinden farklı olduğunu Mert'in beni bir sapık gibi her yerde takip etmesinden ya da ettirmesinden anlamıştım.

Babası çok nüfuzlu bir adamdı. Mert'i defalarca kez polise şikayet etmiştim. Bu uğurda az kalsın abimi kaybedecektim. Ama Mert durmamıştı. Ondan iğreniyordum. İstemiyorsam istemiyorumdu. Naz yapmıyordum.

Benim babam doktordu. Abimse mimar. Mert'in babası kadar nüfuzlu bir aile olmadığımız için polis onlara işlememişti. Çok üzücüydü ama gerçekti. Babam beni ondan kurtarmak için gizlice yurtdışına götürmüştü ama bizi orada da bulmuştu. Babamı yaralayarak beni oradan kaçırmıştı.

Hiç bilmediğim bir ülkedeydik. Bunu saatlerce uçak yolculuğu yapmamızdan anlamıştım. Yalvarmıştım ona babamı öylece bırakmaması için. Kendim umrumda değildim ama babamı karnından bıçaklamıştı. Tek başına gelmemişti. Ona karşı koyamamıştık. Nolur babama bir şey olmasın Allah'ım. Yalvarıyorum.

Ağlamaktan gözlerim şişmişti.

Karşımdaki iğrenç yaratığa tiksinç dolu bakışlar atıyordum. Sanki her şey normalmiş gibi yemek masasının üstünü güllerle ve mumlarla donattırmıştı ve yine aynı şekilde her şey normalmiş gibi etini dilimliyordu.

Çıldıracaktım.

Bu gamsız halleri beni gerçekten delirtecekti. En sonunda dayanamayıp masa örtüsünü çektiğim gibi yere fırlattım. Çok romantik bir akşam yemeğindeymişiz gibi kadehlere doldurduğu şarap üstüne dökülmüştü. Sıçana benzemişti.

Derin bir nefes alarak öfkeden yanan gözlerini bana çevirdi. Biraz korkmuştum ama belli etmeye asla niyetim yoktu. Ben ne kadar sinersem o kadar ezmeye çalışacaktı. Zaten her türlü başıma kötü şeyler geliyordu.

Ayağa hızla kalkarak yanıma geldi ve saçımı tuttuğu gibi beni ayağa kaldırdı ve yanağıma sert bir tokat attı. Canım çok yanmıştı. Gözlerim yanıyordu ama kendimi tuttum ve alayla gülerek ayağa kalktım. Dudağım patlamıştı. Baş parmağımla kanı silerek karşımda yaratığa gözlerimi çevirdim.

"Bu mu senin yere göğe sığdıramadığın aşkın?"dedim alayla. Kendine gelirmiş gibi silkelendi ve hızla yanıma gelmek için adım attı. Yerde gözüme kestirdiğim bıçağı aldığım gibi ona salladım. O benim babamı bıçaklamıştı. Babam yaşıyor muydu? Bunu bile bilmiyordum. Şu an katil olmak umrumda bile değildi. Bu gidişle o beni ya da etrafımdaki herkesi öldürecekti.

"Saçmalama Aleda! Bırak o bıçağı. Bana bir şey yapamayacağını biliyorum aşkım."dedi. İğrentiyle suratına baktım ve bıçağı bir kez daha ona salladım. Karnına gelmişti. Acıyla inlemesinden zevk almıştım. Aniden arkamdan gelen bir el bıçağı tutan elimi bükerek sertçe sırtıma yasladı. Kolumdan bir 'çıt' sesi gelmişti. Acıyla çığlık attım. Kolum kırılmıştı!

FORELSKET (+16)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin