9 / kalp kırıklığı

25 4 17
                                    

Merhaba!! Bu bölümden sonrası artık gelecekle ilgili. Geçmişi geçen bölüm bitirmiştik. 🙏🏻 Tatlı ve acıyla birlikte günümüze dönelim artık. Olaylar yeni oturmaya başlayacak. Biraz sıkılmış olabilirsiniz, kusura bakmayın. Bu sıkıcılığı daha canlı bölümlerle telafi edeceğim. Sonunda bir şeyleri öğreneceğimiz, kırılacağımız, aydınlanacağımız bölümlere giriş yaptık. Hayırlı olsunnn. Sabrettiğiniz için çok teşekkür ederim. 🥀🤍

Keyifli okumalar. ❤️‍🩹

2024, Günümüz

Geçen sene şubat ayında, o geceden sonra hayatımı değiştireceğim bir döneme girmiştim. Bir şekilde olağan durumdan sıyrılmam gerekiyordu. Kapana sıkışmış gibi hissediyordum. İçimdeki belirsiz acı çok canımı yakıyordu. Verilen okul davetiyesini kabul etmemdeki tek amaç bağları koparabilmekti. Ülkeden ayrılırsam her şeyin son bulacağına ve kafamın daha rahat edeceğine inanıyordum. Kalbim ve aklımın da benimle gelmesi, ülke değiştirmem bir şeye yaramadı. Sadece kültür değiştirerek kendime ekstra sorumluluklar yükledim. Kendimi Fransa'nın yaşam biçimine adapte etmeye çalıştım. Ne kadar değişirsem o kadar rahatlayacağımı ve bu saçma acıdan kurtulacağımı düşündüğüm.

Bir dönem unuttuğum da oldu. Yara bandı olarak kullandığım biri sayesinde. Yaptığım ilk başlarda mutlu edip, iyi hissettirse bile bir süre sonra aynı hale geldim. Vicdanıma kara bir ağırlık çöktü. Bu ağırlığı kaldırmak için yara bandımı sökmek istedim ama işler bir şekilde daha beter hal aldı. Kişiliğime ters, bambaşka bir düşüncesizlikle baş başaydım. Kalbi kırık olduğum kadarıyla kalp kıran da olmayı başarmıştım. Acıyı bastırmaya çalışmak için bir kalp kullanmanın günahını çektim ben.

Yolu belirsiz bir ruhtan ibarettim. Okuldaki eğitimim, hayatımdaki tek sorunsuz başarımdı. Parçalar bu sefer ruhumda geziniyordu. Acı veriyordu ve ben bu acı ile daha iyi iş çıkarabiliyordum. Kaç kere piyanonun başında ağladığımı sayamadım. Az ve öz zamanda yaşadığım mutluluğun öyle bir esiri olmuştum ki önceki saf Semiramis yüzünden çöküşteydim. Suç, kendimi fazla kaptırmamdı. Kimsede bir suç ya da başka bir şey aramamalıydım ama tek taraflı bir şekilde yaşananları kendime yüklenmek de beni çileden çıkarıyordu.

Bir yerlerde karşıma çıkan bir söz vardı. İçimde vitrin devrildi, diye. Benim içimdeki vitrin gerçekten tuzla buz olmuştu.

Ailemdeki insanların gerçekliği beni korkutmuştu. Kuzenimin nelere dahil olduğunu sorguladığımda olan biten her şeyi açıkça bana anlatmıştı. Babam, aramızda herhangi bir sorun olmaması için elinden geleni yapmıştı. Nasıl olduğunu bilmesem de annemle aramızdaki bazı buzlar erimişti. O geceden sonra gerçekten büyük değişimler ve gelişmeler olmuştu. Ailemle bağım, Fransa'ya gelmeden önce az da olsa gelişmişti. Fransa'da olduğum sürece de iletişimimiz devam ediyordu. Annemi daha önce hiç bu kadar ilgili ve destekleyici görmemiştim. İçimizde sakladığımız, konuşmadığımız şeyler yüzünden dağılmaya yüz tutmuş bir aileydik. En azından artık toparlayabiliyorduk.

Dedem ve babaannemle konuşmamaya devam ediyorduk ama anneme gerçekten bir şeyler olduğu kesindi. Hiçbir şey olmadı diyemezlerdi ama bu konuyu kurcalayarak mahvetmek istemedim. Annemin beni sevmesi en büyük ihtiyacımdı. Düzelmişken onu tekrardan kaybetmek istemiyordum. Bir kızın annesi ile olan bağı çok farklıymış. İçimdeki beş yaşında olan Semiramis artık korkmuyor ve ağlamıyordu, anne sevgisi için. Sevginin sebebini öğrenmek istemiyordum çünkü ben annem tarafından sevilmek istiyordum. Gözlerimde bir örtü varsa da kapalı kalmasını tercih etmiştim.

Ne kadar ailemle düzelmiş olsam da içim hala kırıktı. Düzelmek istiyordum ve kafamı olabildiğince meşgul etmeye çalışıyordum. Edindiğim arkadaşlarımla hiçbir geceyi kaçırmıyordum. Kaybettiğim yılları geri alamazdım ama şu an ve sonrası için elimden geleni yapabilirdim.

Kafesteki KızılHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin