🐛 Sözden Evvel 🦋

4.5K 436 228
                                    

*başladığıntarih;🕰️

🐛 K O Z A L I K I Z I K 🐛

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🐛 K O Z A L I K I Z I K 🐛

Sene 1960
Bursa ~ Kozalıkızık Köyü

Genç kızın naylon papuçları ceylan misali sekişlerle adımlıyordu Bursa'nın türkülere konu olmuş ufak tefek taşları üzerinde. Kalem gibi kalın, kavisli kaşları içine dolan heyecanıyla durup durup havalanıveriyordu. Kalbi bir güvercin gibi pır pır ediyor, küçük avuçlarında sıkı sıkı tuttuğu hasır sepetin sapı ince parmakları arasından kayıp gidecekmiş gibi geliyordu.

Anasının diktiği yabanlık entarisini giymişti üzerine. Entarinin kumaşı köhne çeyiz sandığının içinden çıkmış, yeninin modasına asla uymamıştı. Ama olsundu! Seviyordu o! Kumaştaki koca koca gül desenlerini bilerek etek uçlarına getirmişlerdi. Attığı her adımda salınınca kendini Kozakızık'ın , hayır hayır Bursa'nın en güzel kızı gibi hissediyordu. Bide bir omuzundan diğer omuzuna dek serdiği sırma saçlarına bağlanmış tülbenti vardı ki, oyasını Fidan abanın yeni tuttuğu gelini Füsun'un çeyiz sermesinde görerek örmüştü. Hemde yalnızca çeyiz sermesinde bir defacık görerek örmüştü. Hey yavrum hey! Örnek kaçar mıydı heç onun şahin bakışlarından? Gerçi anası çeyizi için ördüğü tülbenti kafasında gördüğünde yaygarayı koparacaktı ama n'apsındı? Eski tülbentlerle mi gitseydi koskoca bey oğlunun kıyına?

Nihayetinde tarlaların arasındaki yol bitmiş, adımları tomruğa varmıştı. Bir köşeye sinip kimseye gözükmeden çekimser bakışlarla onu aramaya koyulmuştu. Neme lazım, biri görüp tanırsa hemen babasına haberi uçurur, senin kızı tomrukta görmüşler Hüseyin deyiverirdi! Hadi anası neyse de, babası bir bey oğlu peşine ta buralara geldiğini duyarsa bunca sene etmediğini eder, bacaklarını üç yerinden kırardı. Derken bakışları bir köşeye konumlandırılan ahşap masaya değmiş, gök gözleri başında oturup elindeki defterde hesap kitap yapan genç adama denk düştüğünde mutlulukla parıldamıştı.

Yanında kimsenin olmayışını fırsat bilerek atılmıştı hemen. Solukları göğsüne takılırken masaya usulca yanaşıp öksürmüştü. Bu öksürük ben geldim, gör, fark et manasına gelse de pek işe yaramış gibi değildi. Çünkü bey oğlu çatık kaşları ve pür dikkatli gözleriyle hala deftere bakmaktaydı. Daha fazla dayanamayacaktı. Biri görmeden halletmeliydi bu işi. Eli türbentten çıkıp alnına düşen perçemini heyecanla kenara ittirirken kesik bir solukla kısaltmıştı masa ile arasındaki mesafeyi.

-Ko..kolay gele. Maşallah gelir gelmez girişivermişsin işlere. Allah rast getire inşallah!'

İnşallah, maşallah, Allah Allah! Yok muydu edecek başka dua? Ne için gelmiş, neler diyordu Allah aşkına? Sözlerinin başında defterden havalanıp bir parça dalgınlık , birazda umarsız halde yüzüne çevrilmişti yüreğine yenice ilmeklenen kömür hâreler. Boğazında buruk bir yumru takılırken hevesinin kırılmasına müsaade etmeden havaya kaldırmıştı hasır sepeti.

-Cevizli lokum döktüm sana. Şey için. Teşekkür için. Hani kurtardın ya beni eveli güneyin.'

Çehresine odaklanan kömür karaları evvela boş bakışlarını yüzünde gezdirniş, ardından kalın kaşlarını hatırladım der gibi havalandırıvermişti. Hafifçe sallanmıştı kavradığı dolma kalem.

-Lüzum yoktu, zahmet etmişsin. Hem ben değil , kim olsa yardım ederdi imdat edene.'demişti gayet rahat bir tavırla. Ardından kalemini defteri arasına sıkıştırıp kapatarak kalkmıştı ayağa. 'Benim karnım tok. Yenice geldim konaktan. Ama o kadar yaptın madem koy şuraya, mola verende yer marabalar.'

Dediğiyle bir lahza beklemeden defterini alarak gitmişti bey oğlu. Ardında dolu dolu olmuş gök gözler bıraktığını bilmeden öylece gitmişti. Genç kız ise bastırmıştı güceniklikle titreyen kiraz dudaklarını birbirine. Boğazından sesli bir yutkunuş geçerken masaya bırakmak yerine daha sıkı sarınmıştı sepetinin sapına. O marabalara yapmamıştı ki bu lokumları. Aşlıkta kalan son malzemeleri tanımadığı etmediği marabalar karın doyursun diye harcamamıştı. Lakin yoktu. Onun bu işten caymaya hiç mi hiç niyeti yoktu. Bugün değilse yarın, yarın değilse öbürsü gün olacaktı istediği. İnce parmağını kaldırıp gözyaşlarını durdurmak ister gibi bastırmıştı gözpınarına. Ve içine kesik bir soluk çekip geldiği yola dönerken titrek bir solukla mırıldanmıştı.

-Şu göynümü eze eze un ufak etsen de caymayacam Yıldırım Bey! Yüreğimi yerinden söküp yerde sürüsen de caymayacam! Emmingile gelin, konağına hanım olmazsam bana da Asya kız demesinler!'

* * *

Bazı düşüncelerim var ama önce keyfim , kahyası ve Maysa'mdan onay alması lazım demiştim ya hani 🌝Heh işte hepsinden onay geldi 🤤 bende KOZALIKIZIK ile geldim 😌



Nerg'is Kokusu'ndan hemen sonra...🤞

Ç O K Y A K I N D A !

K O Z A L I K I Z I K 🦋🐛Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin