🐛9.Bölüm🦋

1.5K 350 407
                                    

🐛9

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🐛9.Bölüm🦋
______________________________________________________________________________
Değmen benim gamlı yaslı göynüme, ben bir selvi boylu yardan ayrıldım...
______________________________________________________________________________

-Aman deyem Huri Sultan. Gayrı sana değil Bursa, komşuya gitmek dahi yoktur. Konağın tadı tuzu kalmaz sen olmayanda.'

Günler, hatta haftalardır düğün hazırlıklarından gayrısı konuşulmayan Haskan'lar sofrası nihayet şenlenmişti bu akşam. Her ne kadar ellisine varmış olsa da bu konağın büyük kızı yuvasına dönmüş, gelir gelmez onu gezdiren teyze kızıyla Bursa çarşılarından aldığı ufak armağanları aile bireylerine vermişti Huri Hala. Yıldız ve Hüsna'ya birer inci set, Yahya Bey'e kestane şekerlemesi, Şefik ve nişanlısının çeyizleri için Bursa işi bir hamam takımı almıştı. Yıldırım'a ise ipek bir mendil. Hemde kenarları arnavut işiyle bezeli bir mendil. Bunu ne edem hala dediğindeyse içime doğmuştur, ola ki sevdalanırsın , sevdiceğine veresin diye cevaplamıştı. Yalan yok, içine doğmuştu hakikaten. Rüyasında bilem görmüştü Yıldırım'ın koynuna gökten düşen parıl parıl bir yıldızın girdiğini. Evladı sayılırdı nihayetinde. Neticede oncağız hem öksüz hem yetimdi, kendisi de ebediyyen evlatsız. Duyduğu sözlerle silkmişti omuzunu.

-Hadi ordan, gidinin veledi seni! Ben gidesiye başını işten kaldırdığın varıdı sankim. Hep gezende kıymetli olurum ne hikmetse.'demişti gülüşünü bastırıp yapmacık bir kurulmayla. Yıldırım günler sonra Şefik'in ve pek kıymetli nişanlısı Şahbanu'nun konuşulmadığı bir akşam oturmasında keyiften dört köşe olmuştu. Halasının sözleri ise perçinlemişti neşesini. Fincanını tabağına bırakıp yamacında oturan yaşlı kadına sokulmuştu hafifçe.

-Valla kız! Burnumda tütmüşsündür bahçada , tomrukta. Her gece halam da halam deye zırlamış durmuşum. And mı içem inanasın deye?'

Huri Hala ona uzanıp koluna yaslanan yeğenini hem mesut hemde yapmacık bir kızgınlıkla itelemişti. Bu Yıldırım yok muydu bu Yıldırım? El kadarlıktan beridir ağzı pek eyi laf yapardı veletin. Babası ölende biraz durulmuş, anası göçende olgunlaşmıştı amma içinde hala bıcır bıcır bir oğlan çocuğu taşırdı. O oğlan çocuğunu pervasızca çıkarabildiği tek kişiyse elbette halasıydı. Yaşlı kadın gözlerini kısarak hem yakışıklılıkta, hemde dilde ayakdaşlarını geçen yeğenine yandan yandan imayla bakmıştı.

-Seni tatlı dilli, şeytan tüylü sıpa seni. Allah bilir hangi kızcağızın içini yakacan bu hallerinle ?'demişti manalı manalı bir mırıldanmayla. Genç adamın gülüşü duyduğu ile hafifçe solarken gülmeye çalışarak yeniden uzanmıştı kahvesine. Yine aynı şey olmuştu işte. Birisi kader kısmetten, aşktan sevdadan bahsedende aklına hemencik o kız gelirdi. Asya... Evvela maraba kızı deye hor gördüğü, lakin imdi gök gözlerini görme isteğiyle dolup taştığı o delişmen kız. Zaman kazanmak diler gibi kahvesinden minik minik yudumlar almayı sürdürmüş, o esnada Hüsna Hanım karşıdan izlediği hala ,yeğenin sohbetine hevesle dahil olmuştu.

K O Z A L I K I Z I K 🦋🐛Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin