🐛12.Bölüm🦋

1.7K 384 386
                                    

🐛12

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🐛12.Bölüm🦋
____________________________________________________________________________________________
Aynalı körük olmazsa ben gelin gitmem, ud kemani çalmazsa aynalı körüğe de binmem!
____________________________________________________________________________________________

Hayli vakit olmuştu köyden çıkalı. Atın iri adımları neredeyse Gürsu yakınlarına dek varmıştı. Neyse ki Gürsu ile İğdir'in arasında pek uzun mesafe yoktu. Nihayet ilçenin koyu mavi tabelası göründüğünde Yıldırım'ın yüzünde pis bir sırıtış oluşmuştu. Gürsu'ya evlenecek gelini sırtlanıp İğdir'e kaçırmak ancak onun gibi hinlik düşünebilen birine yaraşırdı zaten. Millet onları ararken Bursa yoluna, Kestel'e hatta Yenişehir'e bile gidecek, amma onları Gürsu'nın kıyındaki İğdir'de aramak hiç birinin aklına gelmeyecekti. Bu düşünceyle bir kez daha keyifle dolarken başını hafifçe eğerek önünde oturan, bükülmüş dudakları ve ters bakışlarıyla yolları izleyen keder dolu Asya'ya bakmıştı. Ona sezdirmek istememiş gibi burnunu usulca şakağına yanaştırarak boynuna, gerdanına ve kulak arkalarına sürülmüş lavanta yağının kokusunu derince çekmişti içine. Genç kız onun yakınlığını hissedip omuzu üstünden her an dövecekmiş gibi çatık duran kaşlarıyla yüzüne baktığındaysa serseri bir tavırla kırpmıştı gözünü.

-Hani?'demişti pis sırıtışıyla keyiften dört köşe halde konuşarak. 'Hani çığırmazsın artık? Köyden çıkanda dilini yuttun zar.'

Öyleydi de hakikaten. Ata bindirip deh vurasıya tepinen, omuzundan indirsin diye elini , kolunu, omuzunu dişlemeye çalışan ve attan düşmeyi göze alarak yavru kuş gibi çırpınan kız köy sınırından çıktıkları anda kuzu gibi olmuştu. Gerçi hala suratı sirke satmakta, gözleri seni elime geçirsem derini yüzecem der gibi bakmaktaydı amma en azından uslu uslu dururdu kıyında. Asya ise duyduğu soruyla hırsla bastırmıştı dişlerini birbirine. N'apsındı canım? Öyle etmiş , böyle etmiş, bırakmayacağını anlayanda el mahkum durulmuştu. Hem at tepesinden düşende n'olurdu haberiniz var mı sizin? Geçenlerde Hasan emminin kızı Hatçe attan düştüydü de bacağını üç yerden kırıp helaya bilem anasının kolunda gittindi. Yok yok! Heç niyeti yoktu orasını burasını kırmaya. Gidecekleri yere gidende yere konar, kırma eylemini bey oğlunun kafasında denerdi nasılsa. Kolunu kıvırmış, beline kolunu sarıp ona samimiyetle yaslanan oğlanın böğrüne dirseğini hışımla geçirivermişti.

-Niçin kaçırmışsın beni? Niçin bırakmamışsın evleneyim Sabri'yle ?'demişti öfke dolu bir tıslamayla. Bilhassa kullanmıştı günlerdir bir kez bile ağzına almadığı o ismi. Bilhassa üstüne basa basa , bey oğlunun sinirine dokunsun diye söylemişti. Yıldırım böğrüne yediği dirsekle bi'an istemsizce ah etse de sevdiğinin kız çocuğuna benzer kızgınlıklarına gülmüş, hemen ardından duyduğu isim ise gülüşünü soldurup yerine bir anda adından hallice bir öfke konduruvermişti. Hırsla vurmuştu atın yularına.

K O Z A L I K I Z I K 🦋🐛Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin