🐛4.Bölüm🦋

1.5K 315 255
                                    

🐛4

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🐛4.Bölüm🦋
___________________________________________
Salında gel ! Meydan kız görsün aman!
____________________________________________


Asma altına serilmiş sofra bezine koca leğenini yerleştirmiş, başını sıkıca sardığı tülbenti ve dirseklerinin üstüne kadar sıvadığı kollarıyla ekşi mayalı ekmek hamurunu içindeki tüm hırsıyla yoğurmaktaydı genç kız. Gök gözleri elindeki hamur değilde öfkesini çıkarmak istediği kişilermiş gibi kızgınlıkla dikilmişti leğenin içine. Küçük elleri ne denli narin olursa olsun hamur yoğurmakta ayakdaşları arasında onun kadar maharetlisi bulunmamaktaydı. Anası bu mevzu her açıldığında Huda Mevla zebil ettiği yarım çuval una karşılık vermiştir hünerini der gülerdi. Lakin o bu kez özene bezene değil, basbayağa hırsını dökmek ister gibi vıcık vıcık seslerle indirirdi ufak yumruklarını.

-Olmaz Günseli.'demişti yoğurma arasından bir ara başını kaldırıp yamacına sessizce ilişmiş olan ahretliğine bakmıştı. Bükülmüştü kiraz dudakları. 'Bi'türlü olmaz! Ne edersem edeyim bey oğlu olacak davarın gözü görmez beni. Defalarca çıkmışım karşısına amma lütfedip de adımı bile sormamıştır haspam!'

Derin bir soluk çekmişti içine Günseli. Çok üzülüyordu Asya'nın bu çırpınışlarına. Can dostunun esasen ne bey oğlunda , nede para pulda gözü olmadığını bilirdi. Ama ne dediyse caydıramamıştı bu işten onu. Yaptıkları planlar hep boşa çıkmış, saatlerce köşe başı tutmalarına rağmen Yıldırım hiç oralı olmamıştı. Oysa ki Asya görülmeyecek kız mıydı? Ah ah! On dördünden beri ne görücüler dayanmıştı kapısına da Hüseyin Efendi kızım ufaktır diyerek hepsini geri çevirmişti. Sonrasında gelenleri de Asya istememişti. Nitekim düşlediği gibi marabalara değil, bey oğullarına yaraşır kızdı o! Genç kız yoğurduğu hamur üzerine mayalanana dek örtüsünü çekip yerinden kalkmış, yürüyüp ellerini yıkamak üzere köşedeki çeşmeye yönelmişti. Günseli ise onunla birlik atılıp tutmuştu kıyıda asılı duran peşkirini. Mahsunca çekmişti içini.

-Gök gözlü Asya'm. Benim çiçek bacım. Üçtür tesadüf edip de güzelliğine yanmayan zati ya âmâdır, ya akılsız. Belli ki hayır gelmeyecek bu işten. Gel cayalım!'demişti badem gözleri genç kızın kızgınlık dolu çehresinde dolanırken. Yalan mıydı dediği? Öfkenin kırmızısıyla al al olmuş yanakları ve çatılmış kavisli kalın kaşlarıyla güzelliği iç yakardı iç! Asya ise peşkiri alıp ellerini kurularken istemsizce bastırmıştı dişlerini birbirine. Caymak mı? Başta olsa belki. Ama bunca şey ettikten sonra olacak iş miydi o ? Üstelik bey oğlundan caysa ne edecekti? Peşkiri yerine asıp geri çekildiğinde olumsuz manada sallamıştı başını.

-Mümkünâtı yoktur caymamın Günseli. Edemem ben. Bunca vakit gelen görücülere yok demişken düşlerimden cayıp varamam marabanın birine.'demişti sesi sona doğru eyice mahsun bir hal alırken. Yeniden asma altına geçmiş, mecalsizce çökmüşlerdi minderlere. Genç kız elini başına atıp hamur yoğurmadan önce sımsıkı bağladığı tülbentini usulca sıyırmış, karmakarışık hissettiği saçlarını çözüp yeniden beliklemeye koyulmuştu. Gök mavileri ise takılı kalmıştı boşlukta. 'Hem gayrı iş inada binmiştir. Şahbanu cadalozu da umrumda değildir. O bey oğlunun beni görmez madem, bende görene dek çıkarım yoluna'

K O Z A L I K I Z I K 🦋🐛Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin