🐛5.Bölüm🦋

1.8K 334 265
                                    

🐛5

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🐛5.Bölüm🦋
_____________________________________________________________________________________
Aman bre deryalar, kanlıca deryalar biz nişanlıyız. İkimizde bir boydayız, biz delikanlıyız!


-Böyle iş bilmezleri ne deye toplarsınız konağa? Gitti canım bardaklar!'

Bardakların çıkarttığı şangırtının ardından avaz avaz bağıran Şahbanu'nun sesi doldurmuştu sofayı. İçeri salondan ve alt avludan hanımlar sese çıkıp n'oluyor dercesine onlara bakarken elinde boş tepsiyle kalakalmıştı Asya. Solukları göğsünde takılı kalmış, gök gözleri yerdeki tuz buz vaziyete gelen cam parçalarına takılırken başından aşağı kaynar sular döküldüğünü hissetmişti. Yapmıştı işte! Şahbanu yine onun işini bozmuş, giriştiği niyetini başına geçirmişti. Hep böyle olmamış mıydı zaten? Çocukluklarından beridir ona karşı bitip tükenmez bir haset beslememiş miydi? Geniş tepsi hissizleşen parmakları arasından süzülüp yere düşmüş, o an yerin yarılmasını ve yedi kat dibine geçmeyi dilemişti. N'olacaktı şimdi? Rezil rüsva olmakla kalmamış, bir de Allah bilir ana babasının kaç günlük yevmiyelerine denk düşen bardaklara borçlanmıştı. Vallahi de Haskanlar bunun ardını bırakmazlardı. Derken Şemsi kalfa koşarak çıkmıştı avludan yukarı. Yanlarına gelip ellerini vah vah eder gibi vurmuştu birbirine.

-Nettin gızım sen? Hüsna Hanım duyanda çok kızacak çok! Onca saat ter döktün de çöp ettin yevmiyeni!'

Yevmiye mi? Ah giden keşke sadece yevmiye olsa ona da razıydı! Bardakların parasını istemeseydiler ondan. Üstelik bir de bunca vakit nasıl tepsiyi salona bırakamamış olması mevzusu vardı ki, eğer o konuya girilecek olursa Yıldırım'ın değil sadece onun başı yanardı. Adı çıkardı billahi! Onu erkek adamdır, elinin kiridir deyip aklarlar, etmediği kabahati püri pak kızın omuzlarına yüklerlerdi. Şahbanu yüzünde oluşan sinsi gülüşüyle usulca karışmıştı başlarına toplananların arasına. Asya ise kabarmış dağınık saçları , omuzunda sarkan tülbenti ve her an hıçkıra hıçkıra ağlacakmış gibi olan çehresiyle kasılıp kalmıştı Şemsi kalfanın karşısında. Dili tutulmuştu sanki. Ağzını açıp da ben etmedim diyememişti. Hem dese ne olacaktı ki? Bey kızı Şahbanu dururken ona mı inanacaklardı?

Derken aceleci bir ayak sesi işitmişti üst merdivenlerden belli belirsizce. Ve hiç beklemediği bir an da ardında heybetli boyu posuyla Yıldırım belirivermişti. Yamaçlarındaki kızlar çekingenlikle gerilerken bey oğlu yanından süzülüp Asya'yı arkasına alarak dikilmişti yaşlı kadının karşısına. Gece kadar siyah olan irisleri az öncekine tezat tam bir ciddiyet doluydu. Omuzunun üstünden kaçamak bir bakış bırakmıştı genç kıza.

-N'oluyor kalfa? Ne deye bağırıp durursun?'demişti tok sesiyle sakin bir tavırla. Evet sakindi. Lakin kara gözleri ve sert çehresi ona öyle bir soğukluk verirdi ki karşısında duran insanı istemsiz bir ürperti tutardı. Yine öyle olmuştu. Onu kendi oğlundan ayırmadan büyüten Şemsi kalfa bile bey oğlunun heybetinden sakınarak hafifçe eğmişti başını önüne.

K O Z A L I K I Z I K 🦋🐛Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin