"Batu! Bana bak bilekliğimi çaldıysan bu sefer döverim!"
Babamın doktor olduğumda aldığı bilekliği hiçbir yerde bulamıyorum. Benim için manevi değeri çoktu. Ve Batu genelde çalmaya çalışırdı. Aldıysa bu sefer kemiklerini kırar sonra da tedavi ederdim.
"Ya yok yok! Vallahi almadım ya! Baba! Şu kızına bir şey söyler misin? Ben almadım diyorum"
"Of! Nerede o zaman!"
"Nereye koyduysan orada!" Bide cevap veriyor bana terbiyesiz ergen.
"Bulunur kızım evdedir. Bu kadar takma arar buluruz. Hadi işine geç kalacaksın"
"Ama baba ya"
"Buluruz fıstığım üzme sen kendini. İşten gel de bugün bir çarşı turu yapalım"
"Gerçekten mi!"
Kafasını olumlu anlamda sallayınca sıkıca sarıldım. Genelde pek dışarı çıkmazdı babam. Sessiz biri olarak dursa da içindeki fırtınaları anlayabiliyordum.
Babam emekli bir polisti. Uzun süre önce yaşadığı bir çatışmada yaralandığı için emekliye ayrılmıştı. İstemediğini biz de biliyorduk ama aksi halde sağlığından olacaktı.
"Ben çıkıyorum o zaman! Geldiğimde hazır olmuş olun"
Babamın yanağından öpüp kapıya doğru ilerlerken teyzemin şu birkaç gündür evde olmaması da dikkatimi çekmiyor değil.
Teyzem bekar bir kadındı. 35 yaşında güzel bir kadındı ama işte... erkeklere olan nefretinden ötürü evlenmedi. Kimse beni hak etmiyor kafasındaydı.
Bazen doğru yaptığını düşünüyorum. Ne yani evlen çocuk yap ömrünü bir veletle mi geçir? Böyle hayat mı sürer?
"Ben çıktım" ayakkabılarımı giyip aşağı indim. Bugün hava soğuktu. Eylül ayını yarılamıştık. İki ay sonra da doğum günüm var! Bakalım kim hatırlayacak.
Geçen Haziranda Sılanın doğum gününü üç dakika geç kutladım diye burnumdan getirmişti. Kasımda da sıra bende
Dışarı çıkmamla babamın bağırması bir olmuştu. "Kızım Mehmetle Hüseyin gelecekmiş başka zamana kalsa olur mu?"
Aman be baba ben de bir anlığına mutlu olmuştum. "Sıkıntı yok baba!"
"Allah'a emanet kızım"
"Siz de baba!"
Arabaya geçtiğimde içimdeki kötü hisleri engellemek adına enerjimi yerine getirecek şarkılar açıp hastaneye vardım. Arabayı park edip hastaneye doğru ilerlerken arabanın önünde abisiyle konuşan Ceylini gördüm.
Abisi olduğunu nereden mi biliyorum? Tabiki Sıla gerçek anlamda hepsini inceleyip yorum yaptığı için
"Günaydın Ceylin"
"Günaydın hocam!" Ceylin abisine dönünce abisi yanağından öpüp saçlarını karıştırdı. "Çıkışta ara" Ceylin kafasını sallayınca bana ufak bir kafa selamı verip arabasına binip gitti.
"En küçük abim.. biraz seviyor sanırım" diyince güldüm. "Küçük olmak böyledir Ceylincim."
İçeri doğru ilerlerken kapıda gördüğüm bedenle elim kalbime gitti. Bu çocuk harbiden bir gün kalbime indirecekti.
Zaten cüssesinden ötürü dikkat çeken, bir o kadar da üstündeki üniformadan dolayı ben buradayım diye bağırıp tüm ilgiyi çeken daha önemlisi bize kitlenmiş bir Barış...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELEDA
Fiction généraleSeni herkesten, her seyden koruyabilirim ama kendimden nasil koruyabilirim bilmiyorum.