"Kabul etmiyorum Eda! Sana da hakkımı helal etmem. Ölsem de yollamam seni!" Teyzem gözleri dolu bir şekilde konuşunca ellerinden tutup "Teyzem ben de istemiyordum zaten" dedim.
"Madem istemiyorsun ne hakla götürüyorlar seni!"
"Bir aylığına sadece bir ay. Bir ayda ne olabilir ki? Doktora ihtiyaçları varmış."
Oradan kazandığım parayla da taşınırdık artık. Babam hiçbir şey dememiş aksine onaylamıştı bu durumu
Kızımın askeriyede görev yapmasından daha gurur verici ne olabilir diyordu. Doğrusu onun bu halini gördükten sonra gidesim gelmişti. Onu gururlandırmak hayatımın en büyük başarılarından biri olmuştu.
Askeriyede görev teklifini söylediğimde doktor olduğum günkü gibi gözleri parlamıştı.
Batu ise teyzemle aynı fikirdeydi. Hani taşınacaktık deyip kendini yırtıyordu.
"Sıla ve Ceylinle gideceğim teyze. Başımıza bir şey gelmez. Orası Türk askeriyesi. Ne olabilir?"
"Orası öyle zaten ama işte... korkuyorum. Başınıza bir şe-"
"Gelmeyecek teyzem. Güven bana ya. Ne olabilir bana? Senin yiğeninim ben"
"Öylesin kız!" Oflayıp sarıldı. Ağlıyordu. "Kendine dikkat et fıstığım"
"Siz de teyzem hemen gidip gelicem zaten"
Sıla dünden razıydı zaten. İşim önemli değil deyip geliyordu. O hastanede tanıdığım ve samimi olduğum bir Ceylin vardı. Onu da gelmeye zorlar gibi oldum.
Biraz korkuyordu ama sonunda o da kabul etti. Zaten Ceylinin komple aile asker, polisti. Gururdan ölmüşlerdir.
"Babam..." babama onay almak için baktığımda çoktan gözlerinin içindeki gururu görmüştüm. Bu da bana yeterdi.
"Batu! Şerefsiz seni ablan gidiyor burada gelsene! Batu!"
"Boş ver teyzem geçer onun tribi birazdan" dememe kalmamış Batu gözleri dolu bir şekilde arkamdan sarıldı.
"Dikkat et! Bana verdiğin sözü tutmak zorundasın"
"Ölürüm sana! Tabiki tutucam Batum benim!"
Umarım kolay geçerdi. Tabiki askeriye olduğunun bilincindeydim. Kolay olmayacak ama bir ay vardı.
Atlatmaya bakalım.
/
"Bu taraftan doktor hanım" asker arabasından iner inmez yol gösteren askere kafamı salladım. Çok büyüktü, her yer o kadar korumalıydı ki... hayran olunacak bir manzaraydı.
Ceylin korkarak, Sıla ise özgüvenli bir şekilde yanımda yürüyordu. İçeri girdiğimizde çoğu göz bize dönmüştü.
"Cennet" Sıla konuşunca nereye baktığını anlamak adına ona döndüğümde üstleri çıplak bir şekilde antrenman yapan askerleri gördüm.
Kafasına vurmamla kaşlarını çatıp sessizce "ne var be" dedi.Bize gösterilen taraftan yukarı çıktığımızda bir odaya girdik. Üç tane yatak vardı. Çok özenli değildi ama uğraşıldığı belliydi.
Sıla duvar kenarına atlarken Ceylin de diğer duvar tarafına geçmişti. Ben de sap gibi ortada kaldım.
"Doktor hanım birazdan askeriyede görmeniz gereken yerlere gideceğiz. Hazırlanın lütfen" kapıdaki askere "Peki" deyip kapıyı kapattım.
"Cennet burası cennet kız Ceylin bulalım mı bir tane ateşlisinden" Sıla konuşunca Ceylinin gözleri açılmıştı. Kız Sıla gibi sapık mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELEDA
General FictionSeni herkesten, her seyden koruyabilirim ama kendimden nasil koruyabilirim bilmiyorum.