İlter, yurdu koruyan demekti. Ahen ise demir gibi sert demekti. Sanki ailem daha önceden büyüyünce mesleğimin nasıl olacağını veya nasıl biri olacağımı sezmişlerde ona göre koymuşlar bu ismi. Ben İlter Ahen.
"Ahen Hanım doğduğunuz gün hastanemizde gerçekleşmiş olan bir karışıklık nedeniyle siz başka bir bebekle karışmış olabilirsiniz bu yüzden sizi 9 Mayıs'ta saat 14.00'de TRABZON devlet hastanesinde bekliyoruz"
Kadının dediği şeyle şok olmuş kal'a kalmıştım. Gelen korna sesiyle kendime gelmiş arabayı kenara çekip konuşmaya başlamıştım.
"Hanımefendi ne diyorsunuz siz nasıl böyle bir şey olabilir. NASIL DİKKAT ETMEZSİNİZ"
Kadın kısık sesle tekrar konuşmaya başlamıştı.
"İlter hanım hastanemiz adına sizden içten bir şekilde özür diliyor dna testi için hastanemize gelmenizi rica ediyoruz" deyip kapatmıştı kadın.
Şimdi ne olacaktı. Bunca çektiğim eziyetlerin arasında kaybolan koskoca 28 yılım ne olacaktı. Bundan 10 yıl önce terkedip gömdüğüm gözyaşlarım ne olacaktı peki. Birdaha ailem beni üzemeyecek demiştim. Yeni ailem beni üzebilecek miydi. Arkamda bırakıp göreve gittiğim kimse yoktu diye seviniyordum. Şimdi gerçek ailem ne olacaktı. Ve en önemlisi... BEN NE OLACAKIM. NE YAPACAKTIM. Şimdi 10 yıldır ayak basmadığım yeşil memleketime gidecektim. ÜZÜLMELİ MİYİM yoksa SEVİNMELİ Mİ.
Bence bunları boşverip alaya gitmeliyim.
Arabayı tekrar çalıştırıp alaya doğru yol aldım.
Alaya geldikten sonra kimliğimi askere gösterip arabamı park ettim ve içeri girip albayın odasına doğru gittim. Albay postasına Kemal albayın müsait olup olmadığını sordum. Müsait olduğunu öğrenince içeri girip tekmil verdim.
Alaydan çıkıp eve doğru sürdüm. Eve varınca içeri girdim ve üzerimi değiştirip kendimi yatağa attım.
***
Sabah kalktığımda saat 4.30'du hemen spor kıyafetlerimi giyip belimdeki beylik tabancam gözükmesin diye belime de hırkamı bağlayıp çıktım. Yaklaşık bir saat koştuktan sonra rastgele bulduğum bir parkta şınav, mekik ve barfix çekerek tekrardan eve doğru koşmaya başladım.
Eve geldiğimde saat 6.30'du. Hemen duşa girdim ve üniformamı giyip alaya gittim. Alaya gelince odama gittim ve görevin raporunu yazmaya başlamıştım.
*** Rapor bittiğinde saat 9.15 olmuştu. Asker miyim şirket çalışanı mı belli değil. Arkadaş benim görevim dağa gidip oradaki kansız itleri,soysuzları gebertip gelmek. Ne işim var masa başında bilgisayarda.
Söylenmeyi bıraktıktan sonra albaya raporu vermek için odasına doğru ilerledim. Albay postasına albayın müsait olup olmadığını sorduktan sonra müsait olduğunu öğrenince içeri girip esas duruşa geçtim ve tekmil verdim.
"Komutanım görev raporunu getirmiştim" deyip raporu albaya uzattım ve geri çekilip tekrar rahata geçtim.
"Tamamdır asker başka birşey yoksa çıkabilirsin"
"Emredersiniz komutanım" deyip çıktım ve eve doğru sürdüm.
Eve geldiğimde saat 10 olmak üzereydi. Hemen yukarı çıkıp bavulumu hazırladım. Aşağı inince kendimi koltuğa atıp Trabzon'da 2 haftalığına ev ayarladım. Yapacak birşey kalmayınca yarım kalan kitabımı okumaya başladım.
Saat 3 olmuştu ve kitabımda bitmişti. Bende hemen üzerimi değiştirip çıktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Şapka ve maske yok)
Bavulumu da aldıktan sonra kapımı kilitleyip evden çıktım. Bavulumu bagaja koyup arbaya bindim ve sürmeye başladım. Gördüğüm bir marketle durup sandviç kahve ve çikolata falan aldım ve tekrar yola koyuldum. Yol yaklaşık 4 saat süreceği için hızlı gitmeye gerek duymayıp sakin sakin gitmiştim.
Sonunda yeşil memleketime, tüm acılarımı ve ailemi bıraktığım yere gelmiştim. Eve geldiğimde kendimi direk yatağa atıp uyumuştum.
541 kelime
Merhaba aşklarım
Sizce 2 hafta boyunca İlter Trabzon'da ne yapacak
Eski ailesi onu görünce ne tepki verecek
Yeni ailesinin ona yaklaşımı nasıl olacak
Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın