Amy nasıl Drake'in evine gidip ona yaşadığı her şeyin bir saatlik özetini anlattığını anlamamıştı. Anlatmayı bitirdiğinde göz yaşlarına hakim olamadı. Drake ise Amy'yi teselli etmişti. Zaten elinden başka bir şey gelmiyordu. Amy'ye tavsiye veremedi. Çünkü bu konu onun boyunu aşıyordu.
Amy, evine dönerken o kadar üzgündü ki! Bir cinayet işlemek zorunda olmak onu mahvediyordu. Eğer Harlow'un dediğini yapmazsa daha çok kişi ölecekti. Seçmek istemiyordu. Ne başkalarının öldürülmesini, ne de birini öldürmeyi istiyordu.
Fakat şu durumda çoğunluğun iyiliği için öldürmesi gerekiyordu. Bunun sonucunda dünyanın karanlığa batması umurunda değildi. O sadece sevdikleriyle mutlu olmak istiyordu...
Görevini yapmak için gölgeler birliği liderini bulması gerekiyordu. Esta onun kim olduğunu bilebilir miydi?
***
Bir kaç gün Amy için hiç geçmemişti. Artık geceleri uyuyamıyor ve okulda ruh gibi dolaşıyordu. Annesinin nerede olabileceğini düşünüyordu. Gölgeler birliği liderini bulmaya çalışıyor ve Diana'ya karşı zihnini kapalı tutuyordu. (Sonuçta Diana Karanlık Konsey ile iş birliği yapıyor olabilirdi.) Ama bir çözüm bulamıyordu.
O gün, okulda öğle arasında yine dalıp gitmişti. Drake, Amy'yi kendine getirmek adına kızın omzuna dokunduğu an, Amy yine boşlukta düşüyormuş gibi oldu. Sonra ayakları yere bastı.
Uzun bir masanın etrafında toplanmış insanlar vardı. Onlara yakından bakınca tanıdık yüzleri gördü: Esta, bay Lesso, April Moore, Drake, Dustin Bean, Comtelar...
"Sanırım bu gölgeler birliği toplantısı" diye düşündü. Masanın baş köşesinde parlak kızıl saçlı, mavi - kahverengi karışımı gözleri olan bir kadın oturuyordu. Amy kadına yaklaştı. Onun lider olduğunu anlamıştı.
Amy bir taraftan da Comtelara öfkeyle bakıyordu.
Kadın konuşmaya başladı:
-Aramıza yeni katılanlar olduğu için kendimi tanıtayım. Ben Jade Fallon.
Görüntü bulanıklaştı ve Amy tekrar okul bahçesine döndü. Doris ve Ethan endişe ile Amy'ye bakıyordu. Drake ise ne olduğunu anlamış ve konuyu değiştirmişti. Zaten bu çok kolay olmuştu. Tek yapması gereken Chris Sader hakkında bir konu açmaktı. (Doris, Chris'e platonikti.)
Bir kaç dakika sonra Doris hararetli bir şekilde bir şeyler anlatırken, Amy sessizce duruyor ve arada başını sallayıp tebessüm ediyordu. Az önce öldürmesi gereken kişiyi görüp adını öğrenmişti... Jade Fallon.
Geriye ona ulaşmak kalmıştı. "Aslında Esta bu toplantılara katılıyorsa beni de götürebilir" diye düşündü. Ama sonra vaz geçti. Jade ile yalnız kalsa bile ona karşı bir şansı yoktu. İlk önce onun türünü öğrenmeye karar verdi.
Kesinlikle işe buradan başlamalıydı. Eve geldiğinde çantasını odasına bıraktı ve doğruca kitaplarla dolu olan odaya gitti. Bir umut orada bir şeyler bulmayı umuyordu.
Bütün raflara baktı. Fakat elinde sadece koca bir sıfır vardı. Tam odadan çıkacağı sırada halıya takılıp düştü. Ayağa kalktı ve kaymış olan halıya baktı. Eski yerinde bir tür kapak duruyordu. Belki aradığı bilgiler o kapağın altındaydı?
Hiç düşünmeden kulbundan tuttup açtı. İçerisi bir tür dolap gibiydi. Birçok dosya vardı. Dış kapının açılma sesini duyunca aceleyle bir dosya kaptı ve yeri eski haline getirdi. Dosyayı odasına - yatağının altına- sakladı.
Sonra Esta'nın yanına gitti. Eskisi kadar cana yakın görünmüyordu. Yüzünde hiç eksik olmayan gülümsemesi gitmişti, gözleri soğuk bakıyordu. "Bu Esta mı?" Diye düşündü Amy. Belki de Esta'nın yerini bir şekil değiştiren almıştı?
Bu düşünce Amy'yi, Esta görünümündeki kişiye karşı mesafeli davranmaya itti. Odasına döndüğünde aklında sadece o dosya vardı. Ani bir kararla dosyayı çantasına koyarak evden çıktı. Esta "nereye gidiyorsun?" Diye sormamıştı bile!
Drake'in evinde hızla dosyayı incelemeye dosyayı incelemeye başladı. İçinde Gölgeler Birliğinden olan herkesin isminin olduğu bir liste, casus olduğu düşünülen kişilerin adının yazdığı kağıtlar ve Jade ile Amy'ye ait birer sayfa vardı.
Drake:
-Vay canına! İlk önce neye bakacaksın?
Dedi etkilenmiş bir şekilde. (Amy bu dosyayı nereden bulduğunu ona bile söylememişti.)
Amy:
-Tabiki Jade Fallon'ın sayfasına bakacağım.
Drake, Jade'in kim olduğunu sormadı. Sadece merakla kağıtlara bakıyordu.
Jade'in kağıdında şunlar yazıyordu:
1 şubat 1990'da doğdu. Saf kan kurt.
Zayıflıkları; aşırı kan kaybı, kurtboğan ve gümüş - gümüş yeterince temas ederse öldürür-
Amy yutkundu. Demek böyle ölüyordu... kurtboğanın insan dünyasında nerede bulunduğunu bilmiyordu. Jade'ye kolay kolay kan kaybettiremezdi. Geriye gümüş kalıyordu. Eğer bir yerden zehir ve gümüş bulabilirse o zaman tamamdı. Geriye sadece cesaret kalıyordu. Birde onunla karşılaşması gerekiyordu.
***
Amy gece uykusundan acı içinde uyandı. Sağ Kolundaki işaret akkor gibi yanıyordu sanki. Can havliyle çığlık atıyordu. On saniye içinde Esta koşarak Amy'nin odasına varmıştı. Yeni uyandığı için uyku sersemiydi. Fakat Amy'yi öyle görünce hemen kızın kolunu sıvadı. İşaret yeni dağlanmış gibiydi.
Amy'nin acıdan bayılmadan önce merak ettiği tek şey "Neden Karanlık Konsey'den biri beni almaya gelmedi" olmuştu...
Gözlerini açtığında biri sağ el bileğini tutuyordu. Dikkatli bakınca bu kişinin Jade Fallon olduğunu gördü. Jade'in, Amy'nin koluna temas eden elindeki damarlar belirgin ve siyah renk olmuştu.
Jade'in yüzü acıdan kasılmıştı ama yine de oldukça güçlü duruyordu. Şu an Amy'nin vücudundaki acıyı kendine çekiyordu. Kız yavaş yavaş rahatladığını hissetti. Aynı zamanda kavurucu bir suçluluk duygusuyla boğuşuyordu.
Kendine iyilik yapan birini öldürmekle görevlendirilmesine rağmen - kesin bu Jade'in kulağına gitmiştir - Jade Amy'ye iyi davranıyordu. Bu bir strateji miydi? Yoksa kadın saf iyi miydi?
"Hayır, hiç kimse yüzde yüz iyi olamaz" diye düşündü.
Amy kendi içinde tartışırken Jade elini yavaşça çekti:
-İyi misin, Morris?
Diye sordu. Yüzündeki endişe okunuyordu. Ya çok iyi rol yapıyor ya da gerçekten endişeleniyordu. Amy " iyiyim" anlamında başını salladı. Sonra etrafına baktı. Bir koltukta yatıyordu ve üstünde beyaz bir örtü örtülüdü. Diğer koltuklarda yeşildi. Yerde cart kırmızı halı adeta 'ben buradayım' diyordu tavanda asılı Duran cam avize her an üstlerine düşecekmiş gibi duruyordu
Duvarda beş köşeli, ortası yuvarlak değişik bir yıldız asılıydı. Etrafı incelemeyi bitirdiğinde tekrar Jade'e odaklandı. Odada yalnızlardı. Bu gerçek Amy'yi biraz germişti ama belli etmemeye çalışıyordu
Jade ise gülümsüyordu:
-Öldürmen gereken biriyle baş başa kalmak seni geriyor. Değil mi, Morris?
Diye sordu. Sanki çok sıradan bir şey söylemiş gibi davranıyordu.
Amy sesi titreyerek:
-Anlamadım... Siz nasıl?
Kelimeleri bir araya getiremiyordu.
Jade ise oldukça rahat bir tavırla:
-Senin ruhun cinayetişleyecek kadar kirlenmedi. Şu an ihtiyacın olan sağlam bir plan ve şanslısınki o bende var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amy Morris ve Gölgeler Birliği
Fantasiaİleriki bölümlerden bir kesit: -Direkt konuya giriyoruz. Öyle mi sevgili kahin? Tamam, senden gölgeler birliği liderini bulup onu öldürmeni istiyorum. *** Amy şimdi ne yapacaktı? Kendini karanlığa mı bırakacaktı? yoksa uzaklardan gelen ışık hüzmesin...