11. Bölüm: Karanlık İşaret

2 0 0
                                    

Okuldan sonra Amy, Doris'in evine gitti. Iki arkadaş Doris'in yatağına oturdu.

Doris hesap sorarcasına:

- anlat bakalım! Bugün niye bu kadar tuhaftın?

Amy düşünceli bir şekilde o gün sırasının üstünde bulduğu kutuyu ve üzerindeki notu anlattı. Bunun üzerine Doris, ilk önce kutunun içinde ne var diye bakmadığı için arkadaşını bir güzel haşladı. Sonra ikisi, Amy evine gidene kadar bu gizemli hayranın kim olduğuna kafa yordular.

Eve dönerken Amy'nin aklında bu" gizemli hayrandan" daha önemli sorunları vardı. Harlow, onu bu zamanda nasıl izliyordu?" Karanlık Konseyi nasıl yeneceğim "diye düşünmeden edemedi. Sonuçta daha on dört yaşındaydı! Çocukluk maskesine sığınamayacak kadar büyük, yetişkin olamayacak kadar küçüktü.

Sırtımdaki bu büyük yükle sanki ezilecekmiş gibi hissediyordu. Eve varıp da odasının Kapısını arkasından kapatınca sanki kendisini bekleyen sorumlulukları kapının diğer tarafında bırakmış gibi hissetti.

Tam derin bir nefes vermişti ki dış kapının zorla açıldığını-adeta kırıldığını- duydu. Sonra da o tanıdık kötücül ses evin sessizliğini bıçak gibi kesti:

- Nihayet seni bulduk kahin! Şimdi biz bu eve dağıtmadan ortaya çıksın iyi edersin!

Dedi. Ayak sesleri, evde o konuşan kişiden başka kişilerin de olduğunu söylüyordu. Korkunun ecele faydası yoktu. Titreyen bacaklarla odasından çıktı. Harlow ile göz göze geldiler. İşte tam karşısında siyahlar giymiş iki kişiyle duruyordu. Yüzünde şeytani bir gülümseme vardı.

Destekçilere iki tarafında ve yüzleri örtülüydü. Yüzlerinde bir çeşit maske vardı. Siyah pelerininin başlığı saçlarını gizliyordu.

Harlow:

- Evet Comte, buraya sana bir tekli sunmaya geldim. İnan reddedecek durumda değilsin... Sartre? Getir onu.

Bu Emir üzerine üçüncü bir maskeli kişi dış kapıdan girdi. Esta'ın kollarından tutmuştu. Görünüşe göre kadın kıpırdayamıyordu. Onu tutan kişi uzun ve güçlüydü.

Amy dehşetle:

- hemen bırak onu seni pislik!

Dedi ve vampir görünümüne dönüştü. Saçlarının uçları ve gözleri kırmızılaştı. Teni kağıt gibi bembeyaz oldu.

Harlow alayla:

- bize karşı dövüşmeyi mi düşünmüyorsun değil mi, Comte? Hem bu hareketin jordan'ın canımı acıtabilir(!)

Amy hemen eski haline döndü. Esta'ya bir şey olmasını istemiyordu. Sonuçta Esta, Coraline'in annesiydi.

Harlow'un Gülümsemesi büyüdü:

- şöyle bir anlaşma yapalım. Bizimle gelirsen jordan'ın gitmesine izin verebilirim. Amy Başka çaresi olmadığını biliyordu."Hayır" derse Esta başına kötü şeyler gelebilirdi.

O yüzden:

- Tamam geliyorum.

Dedi çaresizce. Bunun üzerine Esta'yı tutan kişi onu sertçe bıraktı. Harlow'un sağ ve sol tarafındaki destekçileri derhal Amy'nin kollarından tuttular. Esta'nın, Amy'yi kurtarmak için yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Harlow:

- Gözlerini kapat,Comte. Işınlanacağız.

Bu Emir üzerine Kız gözlerini kapattı. Bir an için zemin kayboldu. Her şey dönüyormuş gibiydi. Sonra ayakları tekrar yere bastı. Amy gözlerini açtı. Bir çeşit modern malikane gibi bir yerin oturma odası gibi gözüken bir odasındalardı.

O da tamamen siyah ve koyu griden oluşuyordu. Her yer bu iki renge boyanmıştı. Koltuklar, halı, Duvarlar... oldukça boğucuydu. Amy tekrar Harlow'a baktığında, Odada yalnız olduklarını gördü.

Diğerleri gitmişti. Harlow yavaş adımlarla siyah koltuklardan birine oturdu. Harlow o'na oturmasını işaret etti. Amy gösterilen yere oturdu. Odada kısa sürede Bir Sessizlik oldu.

Amy dayanamayarak:

- beni niye kaçırdın, harlow?

Dedi onun gözlerine bakarak nokta korkmadığını göstermek istiyor ve bir taraftan da deli gibi korkuyordu.

Harlow alayla güldü:

- cesaretine hayran kaldım, Kahin. Bu yüzden kısa keseceğim. Senin karanlık konseye katılmanı istiyorum. Eğer reddedersen değer verdiğin herkesi öldürürüm!

Amy gözlerini kocaman açtı. Kabul etmekten başka çaresi yoktu nokta gerçekten birisi bu kadar kötü olabilir miydi?

Çaresizce:

--Tamam katılacağım!

Harlow:

-çok iyi, kahin. Şimdi bana sağ kolunu uzat.

Amy artık sorgulamıyordu. Kolunu uzattı. Harlow, kızın yanına geldi ve cebinden tükenmez kalem çıkarttı. Onun sağ Kolundaki kıyafetin kolunu yukarı doğru sıvadı. Tükenmez kalemi Eymen'in tenini değdirirdiği an kız acıyla bağırmaya başladı.

Kolunu geri çekmeye çalıştı. Fakat Harlow çok güçlü tutuyor ve hala eğiminin koluna bir şeyler çiziyordu. Sanki biri tenine bıçakla bir şeyler kazıyormuş gibiydi. Harlow geri çekildiğinde Amy'nin kolu Kıpkırmızı olmuştu ve acıdan bayılmıştı...

***

Amy Gözlerin aştığında sağ kolumdaki acıyla yüzünü buruşturdu. Hala acıyordu. Etrafına baktığında odaya yine koyu gri ve siyahın hakim olduğunu gördü. Pencere kilitlenmişti. Odada yattığı yatak dışında eşya namına doğru düzgün bir şey yoktu. Acıkmıştı. Üstelik duvardaki Saat, sabahın üç'ü olduğunu söylüyordu.

Dört - beş saat sonra okula gitmesi gerekiyordu. Derken odaya Maske ve saçları örtülü biri girdi.

Boğuk bir sesle:

-seni geri götüreceğim. Işaretin acıdığında Harlow seni çağırıyor demek o yüzden ben geldiğinde seni almak ve buraya getirmek için biri yanına gelecek.

Sonra Amy tepki vermeye fırsat bile bulamadan kendisine odasında buldu. Nerede olduğunu idrak edince Esta'nın adını haykırarak evin içinde Onun aradı. En sonunda onu odasındaki yatakta otururken ve ağlarken buldu.

Amy "kimseye haber vermemiş mi?" Diye düşündü. Sonra kadının yanına gitti. Esta, Amy'yi fark edince ayağa kalktı ve hemen ona sarıldı. Amy'de Esta'ya sarıldı.

Kadının gözyaşlarının şiddeti arttı:

-seni kaybettim sandığım, Amy. Sana bir şey yaptılar mı?

Amy karanlık işareti aldığının ne kadar saklayabilirdi ki? En fazla birkaç gün... o yüzden sağ kolunu sıvadı ve üçgenin içinde bir yuvarlak olan siyah renk işaretini gösterdi.

Esta:

-neden işareti aldın! Ne yapacağız?! Şimdi istediği her şeyi yapman gerekecek!

Dedi sinirle. Amy'nin içi öfkeyle kavruldu. Esta, bunu onlar için yaptığını göremiyor muydu? Amy de aynı sinirle:

-bu işareti sizin için aldığımı musun!? Beni sevdiklerimi öldürmekle tehdit etti!

Dedi ve arkasını dönüp odasına gitti. Kendini yatağını attı ve sinirle gözyaşı dökmeye başladı. Içinde bulunduğu durumu Esta bile anlamamıştı. Zaten onun dışında kimseye anlatamazdı... birkaç saat sonra Amy okula sıfır saat uykuyla gitti.

Yirmi dört saattir uyumuyordu. Okula vardığında, sınıfına giderken Dean ile çarpıştı ve yere düştü. O kadar uykusu vardı ki zemin ona çok rahat geldi ve uyumaya başladı. Dean, kızın bayıldığını sandı ve onu kucağına alarak Doğruca revire götürdü. Yolda giderken insanların Şaşkın bakışlarını umursamadı...

Amy Morris ve Gölgeler BirliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin