Bir hafta geçti. Drake çok kısa bir sürede Amy ve arkadaşlarının grubuna dahil olmuştu. Bu kadar kısa sürede Doris ve Ethan'ın Drake'i kabul etmesinin tek nedeni : Amy, Drake ile bebeklikten beri arkadaş olduğu yalanını söylemesiydi. Drake ise bu yoluna ayak uydurmuştu.
O Gün Son teneffüs Beklenmeyen bir şey oldu. Dean ve Çetesi uzun bir zamanın ardından, Amy'yi koridorda yalnız bulunca kızın etrafını sardılar. Amy korkmuyordu. Aksine Onlar bir şey yaparsa güçlerinin ortaya çıkmasından endişeleniyordu.
Dean, Amy'nin gözlerine derin bir şekilde bakarak:
-Biz seninle arkadaş olmak istiyoruz, Jordan. Ne diyorsun, temiz bir başlangıç yapalım mı?
Amy, etrafını saran dörtlüyü Tek Tek tartarcasına inceledi. Dördü de gerçekten böyle bir şey istiyormuş gibi gözüküyordu. Amy tereddüt etse de bu teklifi kabul etti. Sonra birbirlerine numaralarını verdiler. Dean gülümsedi ve görüşürüz demek adına el salladı.
Amy'de anlam veremese de Dean'i taklit ederek karşılık verdi. Bir adım atmıştı ki Drake ile göz göze geldi. Çocuk tuhaf bir ifadeyle, Amy'nin gözlerine baktı. Sonra kızın kolundan tutarak adeta sürüklercesine bahçeye götürdü.
Kaşları çatıktı ve yüzü gerilmişti:
-Söylesene "Jordan" , neden Delmar ve çetesine numaranı verdin? İlk önce niyetlerini sorgulamanın gerekmez miydi?!
Sesi hafif yüksek çıkmıştı. Bir kaç kişi dönüp onlara baktı. Normalde Amy, buna aldırmazdı. Fakat söylediği yalanlar ve sakladığı sırlar yüzünden tahammülü iyice azalmıştı.
Gözleri dolu dolu:
-KES SESİNİ! Benim nelerle uğraştımı bilmiyorsun!
Diye bağırdı. Bu ani çıkışı üzerine Drake bir adım geriledi ve özür diledi.
Şimdi Drake ile birbirlerine bakıyorlardı. Aralarında bir sessizlik vardı. En sonunda
Çocuk:
-Ne yapacaksın?
Diye sordu.
Amy:
-Ben nereden bileyim?
Dedi çaresizce. Sonra ağlamaya başladı. Drake bir an tereddüt etse de cesaret verircesine elini Amy'nin eline değdirdi. Adeta "ben yanındayım" diyordu.
İkisi de onları kıskançlıkla izleyen Dean'i ya da onları sevgili sanan Doris ve Ethan'ı fark etmediler.
***
O hafta sonu Amy kendini o kadar sıkışmış hissediyordu ki! Harlow'un evlerini bastığı günden sonra görünmez korumalarla donatılmış evlerindeki odasında battaniyenin altından çıkmak istemiyordu. Sanki her şeyi battaniyenin dışında bırakmıştı.
Ama sonra bir şey oldu: Sağ kolundaki karanlık işaret sanki sıcak bir metal kolunu boydan boya yakıyormuş gibi acımaya başladı. Amy can havliyle çığlık attı. Çok şükür ki Esta evde değildi ve yaşadıkları ev müstakildi. Sonra odasının içinde kuvvetli bir çat sesi duyuldu. Kız daha ne olduğunu anlayamadan biri battaniyesini sertçe üzerinden aldı.
Amy karşısındaki kişiye baktı. baştan aşağı siyah giyinmişti. Üzerindeki siyah pelerinin başlığı ve yüzündeki siyah maske, saçlarını ve yüzünü gizliyordu. Uzun boylu ve zayıf olmasına rağmen oldukça kuvvetli gözüküyordu. Muhtemelen Harlow'un adamlarından biriydi. Amy acıyan koluna ve pelerinli silüete baktı. Harlow onu çağırıyordu. Direnmeden ayağa kalktı ve karşısındaki kişinin kolunu sertçe tuttu. Gözlerini kapattı.
Zemin kayboldu ve her şey dönüyordu. Bir kaç salise sonra ayakları tekrar yere bastı. Gözlerini açtı. Tekrar koyu gri ve siyahtan oluşan bir çeşit oturma odasındaydı. Hemen karşısında sinir bozucu gülümsemesiyle Harlow oturuyordu. Amy'yi getiren kişi çoktan gitmişti.
Harlow, karşısındaki koltuğu göstererek:
-Oturabilirsin, Kahin.
dedi. Amy oturduğunda kolundaki acı da geçmişti. O yüzden karşısındakine fark ettirmeden rahat bir nefes aldı. Sonra kendini topladı.
Güçlü bir sesle:
-Beni buraya neden çağırdın, Harlow?
Bu soru üzerine adam dudak büktü. Karşısındaki "basit melezin" kendisine 'efendim' demek yerine Harlow diye seslenmesi sinirini bozuyordu. Bu saygısızlığını ileride ona ödetecekti.
Harlow, yüzüne alaylı bir ifade yerleştirdi:
-Direk konuya giriyoruz. Öyle mi sevgili kahin? Tamam, senden Gölgeler birliğinin liderini bulup onu öldürmeni istiyorum.
Amy'nin gözleri kocaman açıldı. Sesinin titremesine engel olamayarak:
-Ben katil değilim! Benden böyle bir şey isteyemezsin!
Harlow korkunç bir kahkaha attı:
-Biliyordum! Senin biraz motivasyona ihtiyacın var. Hem senden istemiyorum ki. Sana emrediyorum! Şöyle düşün: Eğer dediğimi yapmazsan sevdiklerini öldürmeye başlarım(!)
Amy ağlamaya başladı. Bütün vücudu tir tir titriyordu. Ne yapacaktı?
Harlow düşünüyormuş gibi yapıp:
-Önce kimden başlasam acaba? Doris? Ethan? Esta? Ya da dur bakalım! (ima dolu bir sesle) şu "bebeklikten beri" arkadaşın olan çocuğu mu öldürsem? Neydi adı... hmm Tabi ya! Drake!
Bu isimleri duyar duymaz, Amy ne yaptığını kendi bile bilmeyerek:
-Tamam, yapacağım!
dedi, fısıltı gibi bir sesle.
Harlow kıkırdadı:
-Hep demişimdir. Başkalarını motive etme konusunda üstüme yok! Eee o zaman görüşürüz kahin!
Amy daha ne olduğunu anlayamadan her yer karardı. Sonra sıçrayarak yataktan kalktı. Uyuya mı kalmıştı? Hayır, böyle bir şey olamazdı. Hızla sağ kolunu sıvadı ve işaretini kontrol etti. Artık acımıyordu ama kolu kıpkırmızıydı. Delirme noktasına gelmişti. Bu yaşadıklarını birine anlatmazsa kafayı yiyecekti.
Ani bir kararla Drake'i aradı. Her şeyi ona anlatacaktı. Doris ve Ethan'a anlatamazdı. Onlar birer normaldi. Eğer Harlow, onların bir şeyler bildiğini anlarsa rahatlıkla onları öldürürdü. Esta'yı saymadı bile. Zaten Amy'ye evini açmıştı ve onu koruyordu.
Ama Drake... o kendini koruyabilidi ve olaylara biraz hakimdi.
Telefon açılıp da Drake "efendim?" deyince
Amy endişeli sesini gizleme ihtiyacı duymadan:
-Drake, ben artık dayanamıyorum! Konuşmaya ihtiyacım var!
Drake de panik yapmıştı:
-Sakin ol! Şimdi sana evimin konumunu atacağım. Sonra sende gelirsin ve konuşuruz. Tamam mı?
Amy:
-Tamam... Lütfen çabuk ol, Drake.
Telefonu kapatır kapatmaz gelen mesaj sesiyle, kız üzerindekileri bile değiştirmeden kendini dışarı attı ve uçarcasına Drake'in evine gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amy Morris ve Gölgeler Birliği
Fantasyİleriki bölümlerden bir kesit: -Direkt konuya giriyoruz. Öyle mi sevgili kahin? Tamam, senden gölgeler birliği liderini bulup onu öldürmeni istiyorum. *** Amy şimdi ne yapacaktı? Kendini karanlığa mı bırakacaktı? yoksa uzaklardan gelen ışık hüzmesin...