Minik megumi

108 8 14
                                    

Megumi

Sonraki dakikalarda adam sandalyesine oturdu ve itodori beni odadan çıkardı. Üstüme daha temiz ve rahat kıyafet giydirip beni bu rutubetli, küflü yerden çıkardı. Temiz havayı doya doya içime çektim. İtodori koluma girerek beni bi arabaya bindirdi. Sürücü koltuğuna geçip ıslık çalmaya başladı.

"Bu adamın derdi ne?"

Sorduğum soruyla bakışlarını bana çevirdi be aptal aptal bakmaya başladı.

"Ha? He sukunanın mı? Goril amk ya. Boş yapıyor biraz, pek takma onu."

Kaşlarımı çattım.

"Adam işi benimle. Nasıl takmıyım?"

İtodori biraz düşünür gibi yaptı.

"Aslında seninle işi yok. İşi babanla. Sen yem gibi bişeysin."

Yem mi? Kullanılacaktım yani. Adamın aklındakileri çözemiyorum ki anasını satayım. Beyin nöronları sikilmiş herif.

Yarım saat sonra eve gelmiştik. Yol boyunca itodori bana anılarını anlatmıştı. Eğlenceli çocuktu. Sevmiştim.

"Evvvett. Gelmişko. Hadi yallah, in."

Arabanın kapısını açtım ve indim. Ev baya büyüktü bahçe desen aynı. Büyük, mütevazi ve şık bir evdi.

(Evi böyle bişi olarak hayal ettik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Evi böyle bişi olarak hayal ettik.)

İçeri doğru adımlarken itodori ıslık çalarak anahtarını çıkardı ve kapıyı açtı. İçeri girdiğimizde kos kocaman tavan ve salon vardı. Salonun iki tarafından çift merdivenler çıkıyordu. Solda vestiyer, sağda ise ayakkabılık vardı. Ben evi incelerken itodori salona doğru yürüdü ve koltuğa yayıldı.

"Sukunanın canını yiyim amk. Şu evi bana güvenip aldıya, helaaaal."

Cevap vermedim. Tavandan asılan kocaman avizeyi inceledim. Elmas gibi taşlarla süslenmişti. Evin teması siyah ve krem renklerindeydi. Tam sukuna denen adamı yansıtıyordu.

"Duş almak istiyorum."

Birden konuştuğumda gözlerini kapayan itodori irkildi ve bana baktı.

"Ha? Hee duş. Gel odana götüreyim seni. Rahatla azıcık."

İtodori ayaklanıp sağdaki merdivene doğru yürüdü. Bende peşinden ilerledim. Üst kat alt kata göre daha büyüktü. Merdivenleri çevreleyen koridor ve bir sürü oda. İtodori Merdivenin sağındaki odanın kapısını açtı.

"Evvveeet. Ultra mega xxl odan."

Odaya göz gezdirdim. Temiz çarşaflarla bir yatak, yanında iki tane komidin, solda siyah dolap ve kapının yanında banyo vardı. Sade ve göz yormayan bi odaydı. Tam benlik.

"Baya iyiymiş. O bok kokulu mahzenden sonra burası cennet."

İtodori başını kaşıdı.

"Eh. Bu evi ve depoları arkadaşım organize etti. Kendisi iç mimarlık okuyor ve aynı zamanda bize çalışıyor. Taşşaklı kadındır. Carti dinliyoz beraber. Weh."

Gülümsedim.

"Bir gün tanıştırırsın. Bok kokulu mahzeni yapan kişiyi merak ettim."

İtodori güldü ve odadan çıkmak için ilerledi.

"Keyfine bak tostum. Dolapta temiz kıyafetler var. Bir şeye ihtiyacın olursa aşağıdayım ben."

"Tamamdır."

İtodori çıktıktan sonra bende biraz odayı kurcaladım ve temiz kıyafetler alıp duşa girdim.

Sukuna

Depodaki işlerimi hallettim ve odadan çıktım. Çıkınca karşıma direkt choso denk geldi. Selamlaştık ve beraber yürümeye başladık.

"Naber sukuna?"

"İyidir choso, senden?"

"Aynı. Duyduğuma göre megumi fushiguro yu esir almışsın."

Kafamı salladım.

"Evet. Tesadüfen."

"Bu iyi bir fırsat. Akıllıca kullanırsan, dünyalar bile senin olur. Eline yüzüne bulaştırırsan her şeyin sonu demektir."

Sırıttım ve elimi chosonun sırtına bir kaç kere vurdum.

"Sen merak etme choso. Tojiyi öyle bi keklicem ki, ömrü boyunca beni asla unutamayacak. Oğluna çok değer veriyor. Değer verdiği şeye zarar gelirse yada yok olursa, işte o zaman asıl eğlence başlar."

Chosoya göz kırptım.

"Haklısın. Ayrıca daşşaklısın."

Güldüm ve beraber arabama bindik. Ben sürücü koltuğuna choso ise yanıma oturdu. Choso benim evimde kalıyordu. İtodori, itodorinin manita, choso ve chosonun manita benim eve kurulmuşlardı. Afgan ordusu gibi yaşıyorlardı. Ev bok kokuyordu amk.

"Bu arada, artık mutfağa girmeyin amk. Bok kokuyor."

Choso güldü.

"Onu nobaraya söyleyeceksin. Yemek yapamıyor kendi kendine uğraşıyor."

"Nobara ne ara evimde yaşamaya başladı amk. Allahın taylorcusu."

Choso sırıttı.

"Valla arada geliyor. Evi bok kokutup geri gidiyor."

"Belasını sikmek gerek."

"Bencede."

Yarım saat sonra eve geldik. Arabayı park ettim ve indik. Chosoyla beraber eve girdik. İtodori koltukta uyuyordu. Geldiğimizi duymamıştı. Choso koltuğa zıpladı ve yayıldı. İtodori irkilerek uyandı.

"Amına koduklarım insan uyuyor insan!"

Güldüm.

"İnsan? Ben olsam habeş maymunu derdim."

"Sus sen! Yürüyen cisim."

Göz devirdim ve ellerimi cebime koyup merdivenlere yöneldim.

"Megumi benim yan odada dimi?"

"Ha ondan."

Merdivenin başından itodorinin kafasına tükürdüm ve gülerek yukarı çıktım.

"AMINA KODUGUMUN BOKU. SENİ VARYA DÖNER BIÇAĞI İLE DEŞERİM. BOK KOKULU GERGEDAN."

İtodorinin bağırışmalarını umursamadan meguminin kaldığı odaya girdim. Işıkları kapalıydı. Sessizce ilerdedim ve yatağın yanına geldim. Megumi ıslak saçları, kısa şortu ve beyaz tişörtüyle cenin pozisyonunda yatıyordu. Onu iyice süzdüm ve yutkundum.

"Minik megumi."

______________________
Esranın darlamaları sayesinde bitti sonunda bb.









676

Burası bok kokuyor amkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin