6. BÖLÜM

824 58 20
                                    

🪩Taylor Swift, imgonnagetyouback
*Biraz wag hayatına adım atalım o zaman... Biraz kısa oldu ama ara bölüm gibi düşünelim hehe Yorumlarınızı bekliyorum🤪

 Biraz kısa oldu ama ara bölüm gibi düşünelim hehe Yorumlarınızı bekliyorum🤪

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

dusantadic, mayathefirst ve diğer kişiler beğendi

@serawithlila: daddy's girl🤍

mayathefirst: evet, itiraf zamanı... yanağındaki ısırık izi benim eserim...

Önümdeki manzara gerçekten de nefes kesiciydi.

Lila'nın isteği üzerine maç saatinden bir hayli erken gelmiştik ve şimdi stadlarının en büyük locasından sahaya doğru hayranlıkla bakıyordum. Muhtemelen ekosu içeride iyice kalsın diye dizayn edilmiş stad çok görkemli gelmişti, ilk defa canlı olarak görüyordum.

"Anne, anne!" Kızımın sesiyle sonunda bakışlarımı karşımdan çekebildim.

Lila, geldiğimizden beri Dusan'ın takım arkadaşlarından bir tanesinin oğluyla oynuyordu. Babasının onu tek başına büyüttüğü dışında bir şey bilmiyordum haklarında ama cilvelerine bakılırsa kızımızın ilk hoşlantısı oluşuyordu.

Topuklularımın üzerinde onların boyuna eğildim. "Efendim tatlım?"

"Bir abi seni arıyor."

Çocukların arkasından gelen görevliye baktığımda kızım ve Benji çoktan oyunlarına geri dönmüşlerdi.

"Sera hanım?"

Genç kıza gülümsedim. "Benim, evet."

"Dusan Tadic, sizi çağırmamı rica etti. Soyunma odasının orada sizi bekliyor olacakmış."

"Anlamadım?" dedim afallayarak. "Bir sorun mu var?"

"Stres olacağınızı söylemişti..." Genç kadın hafifçe gülümsedi. "Hayır efendim, hiçbir sorun yokmuş. Direkt olarak böyle iletmemi istedi."

"Peki o zaman."

Çocukları Benji'nin bakıcısının yanına bırakıp genç kızı takip etmeye başladım.

Beni neden yanına çağırdığı hakkında hiçbir fikrim yoktu bu da beni oldukça geriyordu. Öncelikle sağlığıyla ilgili bir durum olmasından korkmuştum ama beni oldukça iyi tanıdığı için bununla ilgili bir durum olmadığını kıza bile tembihlemişti.

Uzun koridorlardan geçip, birçok merdivenden aşağı indik. Sonunda, koridorun kapısında kocaman bir logo olan odanın önüne yaklaşmıştık.

Bu stad benim sürekli hayranlıkla etrafa bakmamı sağlıyordu.

"Teşekkürler, buradan sonra değerli paketi ben alırım."

Yan taraftan bize yönlendirilen Dusan'ın sesiyle ikimiz de oraya döndük. Kız, ikimize de bakıp gülümsedikten sonra hızlıca yanımızdan ayrıldı.

Üstüne yapışmış, uzun kollu bir sporcu tişörtü ve kulübünün logosu olan şortunu giyiyordu. Dümdüz bir kıyafetle bu kadar çekici gözüküyor olması gerçekten çok can sıkıcıydı.

"Sorun ne?" dedim etrafa bakınırken. Soyunma odasının kapısının ardından birçok erkek sesi geliyordu.

"Sorun mu olması gerekiyor?" Bir adım yaklaştı bana. "Eskiden kalma bir totemi denemek istedim."

"Ne demek istiyorsun?"

İyice sıcak olmaya başlayan ortamı soyunma odalarındaki duşlara bağlıyordum.

"Bence ne demek istediğimi gayet iyi biliyorsun."

"Böyle bir şey konuşmamıştık." diye hatırlattım ona bunu tamamen kızımız için yaptığımızı hatırlatarak. "Eski günleri yad etmeyeceğimizi sanıyordum."

"Haklısın ama..." Gözlerini kısıp bana baktı ve adımladı, artık çok yakındık. "Sadece önemli maçım için. Bir daha böyle bir şey istemeyeceğim."

Yutkundum. Bunu benim de istediğimi ama nedense sonunun çok da iyi bitmeyeceğini de hissediyordum.

Yine de kendimi dinlemedim, dinleyemedim.

Onu, başımla onayladığımda gözlerinin içindeki parıltının tekrardan geri döndüğünü gözlerimle gördüm.

Benden onay aldığı anda omzumdan dökülen saçlarımı sırtıma doğru ittirdi ve boynumu açıkta bıraktı. Üstümdeki askılı tişörtün askısını hafifçe kenara ittirdi ve omzumdaki dövmemi açığa çıkardı.

"İzin var mı?"

O kadar heyecanlanmıştım ki neredeyse dışarıdan kalbimin çarpıntısını duyacağına emindim.

Dudakları, kendi eliyle yaptığı dövmeye yaklaşınca gözlerimi kapadım. Bu anı yaşamayalı çok uzun zaman olmuştu ama neredeyse hala aynı hissettiriyordu, benim yıkılışımın başlangıcı olacaktı.

Uzun zamandır tenimde hissetmediğim yumuşak dudakları dövmemin üstünde durdu. Bir süre dudaklarını çekmediğinde içimdeki hissin ne kadar güvenli hissettirdiğini fark ettim.

Dudaklarını çekip omzuma doğru eğildiği yerden gözlerime baktı.

İkimiz de sarhoşken, Dusan'ın kendi çizip omzuma yaptığı kalp şeklindeki dövme her maç öncesi totemiydi. Her seferinde önümde hafifçe eğilip tam olarak üstüne küçük bir öpücük bırakırdı.

"Sanırım karıyerimin maçını oynayacağım."

Gözümü devirdim ama ikimiz de gülüyorduk. Sonunda doğrulduğunda rahat bir nefes vermiştim, bu kadar çarpıntı normal miydi acaba?

"Şimdi gitmem lazım. Unutmadan..." dedi ama şortunun yanına sıkıştırdığı ve benim yeni farkettiğim bir şeyi uzattı bana. "Lila'nın üstündekiyle benziyor ama tam olarak aynı değil, forma numaram yazıyor ama merak etme soyadım yazmıyor."

Gülerek söylediği şeyle elindekine baktım ve hemen uzanıp aldım. Bugün giyecekleri formanın aynısını kendi ismimle yaptırmış olduğunu gördüm.

"Giymek istemezsen..."

Bu sefer onun cümlesini ben kestim.

"Giyerim, teşekkürler."

Gözlerinden geçen şaşkınlığı yakaladım. Açıkçası ben de beklemiyordum kendimden böyle bir performans.

Vedalaştıktan sonra tam arkamı döneceğim sırada yeniden sesini duydum.

"Lila'nın maçı izlerken videolarını çeker misin? Çok şirin oluyor, bazen uyuyakalıyor gerçi ama..."

"Sana çektiğini söylemiştim..."

Kafasını hafifçe aşağı eğerek güldü. "Görüşürüz Sera, iyi seyirler."

Kafamı salladım. "İyi şanslar."

how you get the girl // dusan tadicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin