8. Bölüm

839 55 3
                                    

🪩Madison Beer, Make You Mine
*Dün attığım bölüme bildirim gitmemiş çıtırından kırıldık... Her neyse yorumlarınızı o kadar seviyorum ki okudukça bölüm yazasım geliyor!!!
*Dusan'ın gizlice koyduğu story:)👇🏻 Müthiş shop yeteneğim...

 Her neyse yorumlarınızı o kadar seviyorum ki okudukça bölüm yazasım geliyor!!!*Dusan'ın gizlice koyduğu story:)👇🏻 Müthiş shop yeteneğim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dusan, kapımı tıklattığında odadaki makyaj masasında oturuyor, kolyemi takmaya çalışıyordum.

"Girebilirsin!"

Yavaşça içeri girdiğinde kolyeyi kenara attım, sabrımı çok zorlamıştı.

"Takabilirim." dedi kolyemi işaret ederek.

"Sorun yok, takmasam da olur."

Gözlerini devirip birkaç uzun adımda yanıma geldi ve arkamdan uzanıp kolyeyi masadan aldı. Gözleriyle izin istediğini belirttiğinde hafifçe kafamı salladım.

Büyük elleri saçlarıma doğru uzandı ve onları sırtımı oldukça açık bırakan elbisemi desteklercesine öne doğru bıraktı. Sırt dekoltesi kalçamın biraz üstünde bittiği için omurgamda olan dövmeyi fark ettiğini anladım, sertçe yutkunmuştu.

"Vay canına." dedi makyaj masasındaki aynadan gözlerime bakarken. "İnanılmaz."

"Dövmeme bile bakmıyorsun şu an."

Gözlerini benden çekmedi. "Biliyorum."

Cümlesi bittiği gibi kolyeyi boynumdan aşağı bıraktı ve kolpçasını birleştirmek için boynuma doğru çekti. Boynuma değen elleri içimin sızlamasını ve gıdıklanmasını sağlamıştı.

"İşte..." Takmasına rağmen boynumda hafifçe duraklayan elleriyle derin bir nefes aldım. "Oldu."

Boğazını hafifçe temizledi ve acele bir şekilde elini geri çekti. "Çıkalım istersen."

Aramızdaki tansiyonu makasla kesebilecek kıvamda olduğumuz için hiçbir şey demeden yalnızca başımla onayladım onu.

Bir an önce kanıma alkol karışması lazımdı.

Lila ve Benji'yi uyandırmadan sessizce evden çıkarken bakıcıya geleceğimiz saati söyledik.

Dusan da bugün az da olsa alkol almak istediği için şöförüyle gidecektik, hep onun kullandığı arabaya yöneldik. Otomatik kapı bizim için açılırken Dusan, içeri geçmem için kenarda durdu ve elini bana doğru uzattı.

İçeri geçtiğimde koltukta bekleyen kocaman buketlerle karşılaşmam bir oldu. Hemen yan koltuğa oturdum ve çiçekleri kucağıma çekip "Bunlar da ne?" diye sordum.

Uzun araçta yerini alıp hemen karşıma oturdu. Beyaz gömleğinin üst birkaç düğmesini açık bırakmış olduğu gözümden kaçmamıştı...

"Artık lilyumları sevmiyor musun yoksa?"

Tek kolunu yanındaki koltuğun baş kısmına doğru attığında gözlerim kol kaslarına kaydı.

"Seviyorum..." Eğilip kucağımdaki çiçekleri kokladım. "Çok güzeller, teşekkür ederim."

how you get the girl // dusan tadicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin