୨43୧

2K 320 142
                                    

⋆ ˚。⋆୨୧˚

Jimin,yükselttiği ürkek bakışlarıyla saniyelerdir ona kitlenmiş iri bademlere bakıyordu.Uzun bedenin kapıyı hiddetle kapatması onu korkuttuğu için elini refleks olarak karnına atmış ve arkaya gerilemişti.

Jungkook,göz kontağını kırmadan elini maskesine atarak indirip başını sağa çevirdi ve maske ipinin bir kulağından kopmasını sağladı.Diğer kulağından çıkarmak için yan bir bakışla önüne dönüp kısa bedene bakmaya devam etti.

"Sonunda Park Jimin." genzinden gelen mırıltısıyla konuştu.

Bu tavrıyla birlikte gözlerini kaçırdı minyon beden.Kesinlikle bulunduğu durum için beyninden herhangi bir işaret alamıyordu.Ne hareketler nede sözler bünyesine yüklenmiyordu.

Özellikle aylar sonra Jeon Jungkook'un yüzünü görmek tokat etkisi yaratmıştı.Hatırladığından daha iri yapılı ve dominant duruyordu.

"İyi madem ben içeri geçiyorum." Kapıda beklemekten sıkıldığı ve karşısındaki bedenden bir atak gelmediği için şapkasını çıkararak arkasına döndü.Çıkardığı şapkayı vestiyere fırlatarak ilerlerken Jimin öylece arkasından bakmıştı.Ta ki çalan telefonun zil sesi kulaklarına ulaşana dek..

Derin nefesler alıp vererek pıtı pıtı salona adımladı.İçeri girdiğinde koltuğa yayılmış şekilde görüş açısına giren bedenle bakışlarını ona değdirmeden telefonunu almak amacıyla uzun bedenin bulunduğu koltuğa ilerledi.Eğilerek telefonu alacağı sırada Jungkook'un birkaç saniye içerisinde telefonu alarak ona uzatmasıyla duraksadı.

"Anneni bekletmeye devam mı edeceksin?" böbürlenerek sırıttı Jungkook.Yaptığı imânın yerine ulaştığını elinden hışımla alınan telefonla anladı.Ailesini oyaladığı gerçeğini yüzüne vurmakla son derece acımasız davranmıştı.

Jimin,titreyen çenesiyle dişlerini sıkıp annesinin aramasını redderek telefonu koltuğa attı.

"Aylardır olduğu gibi sayende öyle yapacağım." karşılık vermekte gecikmemişti.Ama sesindeki kırgın kırıntılar barizdi.

Uzun beden,göz devirerek burnundan soludu.Bu konunun hala çözülmemiş olması canını sıkıyordu.Şuan kızının olduğu karnı okşaması gereken yerdeydi ama aralarına giren konular vardı.

"Bu senin sorumluluğunda olan bir mevzu Jimin,beni bahane etme artık." sesinin sertleşmesine engel olamadı.Ne olursa olsun karşında hamile bir bireyin olduğu bilinçten uzaklaşmak istemiyordu ama damarının basıldığı sınırdaydı.

Jimin,duyduğu sözlerle burnunu çekerek hormonlarına lanet etti.Öte yandan ayakta durduğu için ağrıyan beline elini koyarak bastırırken ovdu.

"Su içeceğim.." Dolu gözlerini saklamak için yere baktığından aşağı sarmış yanaklarının büzüştürdüğü dolgun dudaklarıyla mırıldanarak arkasına dönerek küçük adımlarla mutfağa giderken Jungkook arkasından baktı.

Bir cevap beklemiyordu zaten,verilecek bir cevap yoktu.Eş adayının ailevi mevzuları onu ilgilendirmiyor,zihniyetindeydi.

Jimin,pıtı pıtı girdiği mutfağın tavanına bakışlarını kaldırıp ela harelerinde birikmiş yaşları geri göndermeye çalıştı.Çok kırılgan hissediyordu.

Birkaç saniye sonra su almak için tezgaha yaklaştığı sırada yaklaşan adımları işitti.Arkasına döndüğünde Jungkook'u gördü.Bol ceketini çıkarmıştı,üst bedenine yapışmış siyah CK tişörtüyle ona yaklaşıyordu.

"Ayrıca beni kandırdın." ciddi sesi,düz ifadesiyle konuştu.

Jimin,anlamamış bir şekilde ona bakarken refleksen arkaya gitmek istediğinde beline oturan tezgahın mermeriyle iç çekti.Eli karnına gitti,stresini hisseden hareketli kızını sakinleştirmeye çalıştı.

My You [JİKOOK]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin