⋆ ˚。⋆୨୧˚
08.32
Jungkook,ikili üçlü indiği merdivenlerden sonra büyük ve seri adımlarla ince holü geçip koşarcasına yemek odasına yöneldi.Nefes nefeseydi,aklındaki kişiye ulaşmak için ilerlediği her an göğsünün şiddeti artıyordu.
Kısa süre sonra hedeflediği bölüme girdiğinde zihnini sahiplenmiş bedeni görmesiyle mimikleri zaferle gevşedi.Bu denli bir bağlılık onun için yabancı ve garip olsa da huzur dolu bir mutluluğa kavuşmuş gibi hissediyordu.
Babasının baş köşede oturduğu uzun cam masada annesi Bay Jeon'un solundaydı.Jimin ise Bay Hanwoo'nun yanında oturmuş,indirmiş olduğu başıyla yalnızca tabağa bakıyordu.Misafirlikte eline verilen çatalla oturan çekingen bir çocuk gibi öylece duruyordu.Her ne kadar tabağında birkaç çeşit kahvaltılık olsa da -Bay Hanwoo,binbir çabayla koymuştu- yemek için bir eylem göstermiyordu.
İç çekerek Jimin'in tarafına adımladığında ebeveynleri tarafından fark edilmişti ve saniyeler sonra babasının sesini işitti.
"Jungkook,bu tarafa.Yanıma otur."
Uzun beden,aldığı emirle yerinde durdu.Sızlanan harelerle babasına baktı ama son derece kararlı gözlerle karşılaştı.
Jimin,Bay Jeon'un konuşmasıyla ışık hızıyla başını kaldırmıştı ve masanın diğer köşesini geçmiş bedeni görmüştü.Babasına bakıyordu,hemde memnuniyetsiz bir ifadeyle iri gözleri isyan ediyordu.
"Günaydın." derken,pes etmişlikle ayaklarını vura vura babasının sağ tarafındaki boş sandalyeye yöneldi.
"Günaydın oğlum,rahat uyudun mu?" annesi imayla karşılık verip göz kırptığında Jungkook sırıtarak Jimin'e baktı ve başını salladı.Kısa beden gözlerini kaçırarak onun gelmesiyle kasıntı halinden biraz arınıp çatalıyla bir parça peynir yakaladı.
Esmer beden onun kaçış manevrasını zevkle izlerken sevimli yüzünü izlemekten kendini alıkoyamıyordu.Neyse ki babası onun için bunu yapıyordu.
"Uyuyacak tabii,sanki sevdiğinden ayırmışız." dedi,sesindeki alaycı tını kolayca fark edilirdi.Ağzına atmış olduğu lokmayı zevkle çiğnerken oğluna baktı.
"Sanki biraz öyle yaptınız.." karşılık vererek tabağına birkaç dilim haşlanmış yumurta ilave etti.
Jimin,babasıyla konuşan bedene hayretle baktı.Kendince başlattığı 'sevgili' oyununa kapılmış olmalıydı,aralarında sevgi ve güven adına hiçbir bağ yoktu.
Birkaç dakikanın çatal ve bıçak sesleriyle ilerlediği ortamda Jungkook aklına gelen ayrıntıyla kısa bedene bakarken Jimin hissetmiş gibi ona bakmasıyla kahvesini ince dudaklarına götürüp kaşlarını hafif kaldırarak masanın ortasında duran haşlanmış yumurtaların özenle dilimlenmiş ve süslenmiş tabağını gösterdi.
Beyaz tenli onun gösterdiği yere bakarken gördüğü besinle burnunu kırıştırmamak için dudaklarını içe kıvırıp başını sağa sola salladı.Omlet yiyebiliyordu ama haşlanmış yumurtanın kokusu ve görüntüsü hamilelik döneminde soğumasına neden olmuştu.
Ama Jungkook,durmadı.Tekrar ve tekrar gözleriyle ve mimikleriyle onu teşvik etti.Her seferinde onu reddeden ve sonda görmezden gelen bedenle iç çekip annesine baktı.
"Anne Jimin'in tabağına biraz yumurta koyar mısın?Söylemeye çekiniyor." dedi,ilgiyle.Her ne kadar inatla yapsa bile Jimin'i düşünüyordu.Haşlanmış yumurtanın hamilelik için benzersiz bir yiyecek olduğunu açtığı her kitapta okumuştu.
"Ay,hemen."
Bay Hanwoo,hızlıca elindeki metalleri bırakıp tabağa uzanırken Jimin telaşla onun kolunu tutup başıyla reddetti.