Ünlü avukat Tan KARACA, ipten adam alır imkansız davaları kazanır.
İşine başladığı ilk andan itibaren titizlik ile yürüttüğü bütün davaları kazanmıştır.
Peki tehdit ile aldığı davanın sonucunda işler istemediği şekilde gelişirse ne olur?
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. Sınır +140
Test sonuçları
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tan bir haftadır işleri boşluyordu. Halime hanım gelene kadar oğluna bakıcılığı kendi yapmak istemişti. Daha doğrusu oğlunu yalnız bırakmaya korkuyordu.
Ondaki bu değişimi gören Kabil üzerine gitse de Tan'dan bir yanıt alamamıştı. Neyseki bu süreçte savcı onu aramamış, tanıkta anca iyileşebilmişti.
Tek sorun vardı o da Ali'yi yalnız bırakamamaktı. Ama onu kendinden ayıramazdı şuan. İşe de gitmesi gerektiği için hazırlandı. Kabil onu evden alacak, beraber adliyeye gideceklerdi.
Takım elbisesini giyip Ali'yi de hazırladı. Beraber dışarı çıktıklarında Kabil anca gelmişti. Arabaya bindiğinde uzun zamandır fark ettiği şeyi sordu.
"Habil nerde?"
"Ben varken Habil'i ne yapacaksın?"
Gözlerimi devirdim. Hiçbir şeyi ciddi almıyordu. Beni yanıtlamak istemediğini farkedip sustum. Ali'ye uzanıp sevmek istediğinde oğlumu geri çekmiştim. Ali'nin kulaklarını kapatırken konuştum.
"Diri diri yakıp parçalarından kıymaya çevireceğini söylediğin kişi için fazla sevecensin. Oğluma dokunma."
Ağzımdan çıkan kelimeler beni titretirken boğazımı temizledim. İçime soğuk hava işlemişti sanki.
Hafif uzamış saçımı kulağımın arkasına attığında elinden uzaklaştım.
"...bana ihanet etmediğin sürece benden korkmana gerek yok."
Ona bakmadım. En başında beri beni tehdit etmeseydi bunların hiçbiri olmayacaktı.
Adliyeye varınca arabadan indik. Arka arabadan da tanık inince ona baktım. Yüzü gözü düzelmiş, güzel bi tıraş olmuştu. Daha insancıl duruyordu. Beni gördüğünde gözlerini kaçırdı. Belkide o günü hatırlamıştı.
Beraber kapıdan girdiğimizde savcının odasına yürüdük. Kabil içeri girecekken onu durdurdum.
"Üçüncül kişiler savcı ifade alırken odaya giremez. Sen dışarıda bekle."
Dediklerim hoşuna gitmesede kabul etti. Kapıyı çalıp gelen müsade ile içeri girdik. Ali göğüsümde etrafa bakıyordu. Anne kucağı takmıştım daha rahat olabilmek için. O da bunu yadırgamamış, hatta hoşuna gitmiş bir şekilde etrafa bakıyordu.
Savcı bizi göz hapsine alınca tanığı tanıttım hemen.
"Savcım Adem Kubat'ın davasında tanıklık edecek kişi, Kamil Hatipoğlu."
