18.Bölüm

4.9K 605 382
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız.

Sınır +500


Öpücük

Cevzade kardeşler fhsmsk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Cevzade kardeşler fhsmsk

  Ela ve Zümrüt'ü birbirine tanıtıp arkadaş olmalarını sağladığımda Ali kedi gibi bana bakıyordu.

  Beni sattığı zamanlarda nasıl hissediyorsam şimdi öyle hissediyor olmalıydı. Açıkçası mükemmel bir baba olduğumu savunmuyordum bu yüzden o çakmak çakmak olan bakışlarını görmezden geldim. Kız çocuğu bambaşka bir şeydi. Ali bileğimi bir kere öpüp anında beni Zümrüt'e satarken şimdi Ela bileğimi görmüş, acısı geçene kadar bileğimi seveceğini söylemişti.

   "Bende bir kere düşmüştüm. Babam acısı geçene kadar beni hep kucağında taşıdı. Bir sürü öptü beni. Sonra geçti bak artık yok."

  Kısa tüllü eteğinin ardından dizini kaldırdığında bu saflığına gülümsedim. Eteğini biraz aşağı çekiştirip boyunu uzatırken kaşlarım çatılmıştı. Benim kızım olsaydı biraz dar kafalı biri olurdum sanırım. Ali'yi yetiştirirken böyle bir durumu yaşamamıştım hiç.

  Hizmetli herkese kahve, çocuklara sıcak çikolata yaparken neler yapabileceğimizi konuştuk. Adım adım plan yaparken düşündüğüm tek şey pürüz çıkarsa ne yapacağımdı.






   ***






  Derin bir nefes verip arabadan indim. Kendi hür irade ve isteğimle Kabil'e gelmiştim. Tanık ile tekrar konuşmak istiyordum. Ona tabiki aklımızda emin olduğumuz, ama icraatte elimizde hiçbir şey olmayan bilgiyi doğrulatacaktık.

  Yanımda Selim'in fotoğrafını getirmiştim. Cihangir olmadığını söylüyorsa yüzünü pek âlâ hatırlıyor olmalıydı.

  Evinin önüne geldiğimde korumalar bir şey demeden kulaklıklarından ağrı içeri haber gönderdiler. Tekrar konuşmadan kapıyı araladıklarında onlara tuhaf bakışlar attım. Beni kâle mi almıyorlardı yoksa başka bir şey mi vardı?

  Evin kapısı kıyıktı. Kaşlarım çatılırken içeri adımladım. Penceredeki perdelerin kapalı olmasından mütevellit karanlık holde gözlerimi gezdirdim. Kabil neredeydi?

  Bastığım yerden cam kırığı sesi gelirken başımı eğdim. Porselen vazo kalıntılarıydı. Dikkatli bakınca yer yer dağınıklık farkettim. Ne olmuştu burada?

   "Kabil?"

  Oturma odasına geçerken etrafa bakınmaya devam ettim. İçerdede olmayınca yukarı çıkmıştım. Odaları kapı kapı açarken siyah kapı dikkatimi çekti. Burası onun odası olmalıydı. Kapıyı çalıp ses gelmeyince içeri girdim.

AVUKAT /Erkek VersiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin