Ünlü avukat Tan KARACA, ipten adam alır imkansız davaları kazanır.
İşine başladığı ilk andan itibaren titizlik ile yürüttüğü bütün davaları kazanmıştır.
Peki tehdit ile aldığı davanın sonucunda işler istemediği şekilde gelişirse ne olur?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Herkes bir dursun!"
İçeri silah almaya koşan Cihangir hariç herkes bana döndü. Aslında tam olarak ne diyeceğimi bilmiyordum. Sadece bütün planların bozulmasını istemiyordum o kadar.
"Kimse Kubat'lar a gitmiyor."
"O nedenmiş?" Toprak'a döndüm. Aslında cevabı o da biliyordu ama diğer herkes gibi sinirli duruyordu. Allah aşkına burda öpülen bendim. Bu millete ne oluyordu?
"E bütün plan bozulsun mu? Bir öpücüğe bütün her şey heba mı olacak?"
"Hâlâ öpücük diyor, Allah'ım sen sabır ver."
Alparslan'ın söylenmesinin yanında hiç sesini çıkartmayan Âzem'e baktım. Açıklama yaptığımdan beri ağzını açmamıştı. Bana destek olan bu adam neden susuyordu şimdi?
Ona baktığımı farketmiş olacakki bakışları bana döndü. Yüzündeki ifadeden hiçbir şey anlamıyordum.
"Cesareti nereden alıyor?"
"Efendim?" Sonunda konuşabilmişti ama dediğini anlamamıştım.
"Seni öpecek cesareti nereden alıyor?"
Suratına boş boş baktım. Nerden bileyim ben nereden alıyor öyle değil mi?
Düz bir şekilde bakmaya devam ederken harekete geçti. İçeri tekrar giren çocukların arasından Ela'yı kaptığı gibi kucağına alırken dış kapıya yönelmişti.
Hemen peşinden ilerledim. Yanlış bir şey yapmasını istemiyordum.
"Âzem! Bekle."
Kapıda onu yakaladığımda önüne geçtim.
"Nereye böyle alelacele?"
"İşim var, sonra konuşuruz."
Sakin tutmaya çalıştığı sesinden sertliği sonuna kadar hissediyordum. Birazcık çekinirken bakışlarımı kaçırdım. Yinede lafımı esirgemedim.
"Tehlikeli işler yapma sakın."
Bunu dediğimde sabit maskesi biraz kırılır gibi oldu. Elini kaldırıp saçlarımı karıştırdığında şaşkınlıkla ona baktım. Bir şey demeden kapıdan çıkıp gittiğinde bile arkasından bakıyordum.
"Ben hazırım!"
Elinde ağır taramalı silahla gelen Cihangir içeri bağırmıştı. Elimi alnıma vurup burun kemerimi sıktım.
