17. Bölüm

5.1K 629 128
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız.

Sınır +500

Görüşme

   "Üzerinizde demir herhangi bir şey bulunmasın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


   "Üzerinizde demir herhangi bir şey bulunmasın. Özel eşyalarınızı buradaki kutulara koyabilirsiniz. Çıkışta eksiksiz olarak size geri verilecek."

    Memuru onaylayarak üzerimdeki eşyaları teker teker plastik kaba koydum. Kabil'de benimle aynı şeyleri yaparken gergindim.

   Sonunda olayların baş faili olan Adem Kubat ile görüşecektik. Kafamda dönen fikirlere bu adam sayesinde yön verecektim. Selim'i bu adam göndermiş olabilirdi. Bir şekilde o odaya bende girecektim.

    "Şuraya imza attıktan sonra içeri girebilirsiniz."

    Alınan eşyalarımın altına imza atarken Kabil'de kendi formunu imzaladı. Bu gün diğer günlere nazaran daha sakindi. Ya da sessiz mi demeliyim?

     Yanımızda gelen kolluk kuvvetleri ile özel odaya girdik. Az sonra Adem Kubat'ı getirmek üzere bizi yalnız bıraktılar.

    "Bu gün sessizsin. İstediğin oldu, babanla görüşeceksin."  

   Yaslandığım yerden ona bakarken başını salladı. Pek morali yok gibi görünüyordu.

     Kapı açıldığında ikimizinde bakışları o yöne kaydı. Adem Kubat ve iki gardiyan içeri girdiğinde Kabil ayağa kalkmıştı. Oturduğum yerden onları izlemeye devam ettim.

    "Kelepçeler?" Kabil bana döndüğünde dudaklarımı birbirine bastırdım. Gardiyanlara dönerken sadece başımı sallamıştım. Gardiyanlar kelepçeyi çözdüğünde dışarı çıktılar.

    Kabil babasının elini öptükten sonra karşılıklı oturdular. Adem Kubat'ın gözleri bana döndüğünde nefesimi verdim. İstemeyerekte olsa elimi uzatırken kendimi tanıtmıştım.

   "Tan Karaca. Avukatınızım."

   "Haberim var." Elimi tutup sıktığında tek kaşımı kaldırdım. Bu davayı basına kapattırmıştım.

   Çok çetrefilli bir duruşma geçireceğimiz için halkın galeyana gelmemesi mühimdi. Yani bunu haberlerden öğrenmiş olması imkansızdı. Bir yerden bilgi sızıyor olmalıydı. Gözleri derin bir boşluk gibi irislerime kitlendiğinde yutkundum.

   Soyadlarının hakkını gerçekten bu adam veriyordu. Geniş duran göğüsü ve yaşına rağmen dik duruşu ile oldukça kudretli duruyordu.

   Elimi bıraktığında bir saniyeliğine ne diyeceğimi bile unutmuştum.

    "Habil nerede?"

    Sert bakışlar bu sefer Kabil'i bulduğunda, Kabil kaşlarını çattı.

AVUKAT /Erkek VersiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin