Her zamanki saatte hep beraber sessizce akşam yemeğimizi yerken sessizliği bozan Bayan Hae-rin olmuştu.
"Eee oğlum, çocuk düşünüyor musunuz?"
Söylediği şeyle Minho bir şey diyemeden öksürmeye başladığımda herkesin bakışları bana yönelmişti.
"Bebeğim iyi misin?"
Minho'nun uzattığı suyu içip boğazımı temizledim ve başımı onaylar şekilde salladım.
"İyiyim."
Minho belimi okşamayı bırakıp annesine döndüğünde sinirli bir şekilde baktığını fark etmiştim. Bayan Hae-rin de fark etmiş olacak ki mahçup gözüküyordu.
"Bir daha bizim özel hayatımız hakkında soru sormazsanız güzel olur. Gel güzelim odamıza gidelim."
Minho bana dönüp elini uzattığında tutup ayağa kalktım ve bir anlığına sofradakilere bakıp Minho'nun peşinden ilerledim.
Odamıza girdiğimizde Minho kapıyı kapattı. Ben de yatağa oturdum ve ona bakmaya başladım.
"Minho."
"Hm?"
Sorarcasına bana bakmaya başladığında yavaşça ayağa kalktım ve kollarımı omzuna doladım. Hafif sırıtarak tek bacağımı da beline sardığımda anlamamışça bakmaya devam ediyordu.
"Çocuk yapalım."
Söylediğim şeyle Minho'nun yüz ifadesi büyük oranda değişmişti. İfadesi o kadar şaşkındı ki bir anlığına reddedeceğini düşündüğüm için içimi bir korku kapladı.
"Bebeğim çok erken değil mi, emin misin bu karardan?"
🔞
Sorusuna karşılık başımı salladım ve bacağımı geri indirip dizimi yavaşça bacaklarının arasına sürttüm.
"Çocuğumuz olsun istiyorum Min... Sana baba, bana da anne desin istiyorum."
Minho bununla mırıldanıp kollarını belime sardığında omuzlarına daha sıkı tutundum. Beni yavaşça kucağına aldığı gibi boynuma yaklaşıp küçük öpücükler bıraktı ve kulağıma doğru fısıldadı.
"Madem bu kadar isteklisin, yapalım bakalım."
Dediği şeyle gülümsedim ve bacaklarımı sıkıca beline sardım. Yüzüme yaklaşıp dudaklarımı sertçe öpmeye başladığında
Sessizce mırıldanarak karşılık verdim.
Dakikalarca öpüştük, zaman olduğundan daha yavaş geçmeye başlamıştı sanki bir anda. Minho en sonunda dudaklarımdan ayrılıp beni yatağa yatırdığında direkt olarak bacaklarımı araladım. Öyle istekliydim ki, bir an önce içimin doldurulmasını istiyordum.
Minho da heyecanımı fark etmiş olacak ki sırıttı ve yavaşça şortumu aşağı indirirken konuştu.
"Sakin ol güzelim, rahatlatacağım seni."
İç çamaşırım da yerle buluştuğunda Minho direkt olarak aralıklı bacaklarımın arasına yerleşti ve diliyle deliğimin üzerini hafifçe yalamaya başladı.
Bununla çığlık atarcasına inlediğimde bakışları bir anlığına yüzüme kaymıştı. Şaşırmış gibiydi.
Deliğimi sertçe emmeye başladığında öncekine göre daha yüksek sesli bir çığlık attım ve Minho'nun saçlarını çekiştirmeye başladım.
"Ihh.. lütfen dur!!"
Ağlarmış gibi çıkardığım sesle Minho yavaşça geri çekildi ve sorarcasına bana bakmaya başladı.
"Sorun ne bebeğim?"
Utançla dudaklarımı büzdüm ve başımı eğip kucağıma bakarken konuşmaya başladım.
"Çok sert emiyorsun, ağzına boşalmamak için zor duruyorum..."
Minho'nun kıkırdaması dediğim şeyle kulaklarıma dolduğunda utançtan yerin dibine girecektim.
Tekrar deliğime doğru eğilip emmeye başlamasıyla saçlarına asıldım ve çekiştirmeye başladım. Sesli inlemeler çıkarırken istemsizce Minho'nun başını deliğime daha sert bastırıyordum.
Bir süre sonra geri çekildiğinde sırıtarak bana bakması utanmamı sağlarken doğruldu ve yüzüme yaklaşıp dudaklarımı öptü. Ne ara deliğime konumladığını anlamadığım parmaklarını içime doğru ittiğinde yüksekçe inledim ve omuzlarına sıkıca tutundum.
O bana hâlâ aynı arsız bakışlarla bakmaya devam ederken utanç bütün bedenimi sarmış, yanaklarım hiç olmadığı kadar ısınmıştı.
"Güzelliğin beni delirtiyor küçüğüm."
Parmakları içimde hızla girip çıkmaya başladığında gözlerimi hafifçe kısıp inledim.
Minho'ya baktığımda bakışlarının dudaklarımda olduğunu görmek istemsizce gülümsememi sağladı. Dikkatini daha çok çeksin diye bilerek dudaklarımı yaladığımda ise hafifçe yutkunduğunu boynundaki adem elmasından anlayabiliyordum.
Yavaşça yaklaşıp dudaklarımızı birleştirdi ve beni öpmeye başladı. İçtenlikle karşılık verip mırıldanırken bir yandan da kalçamı Minho'nun parmaklarına sürtüyordum.
Minho daha fazlasını istediğimi anladığında parmaklarını içimden çıkardı ve dudaklarımdan yavaşça ayrıldı. Öpüşmenin kısa sürmesi dudaklarımı büzmemi sağlarken deliğimde hissettiğim baskıyla sessizce mırıldanıp bacaklarımın arasına baktım.
Minho çoktan sertleşmiş penisini deliğime konumlamıştı bile. İçime itmeye başladığında yüksek sesle inleyip başımı geriye attım. Minho ise bilerek öyle sert bastırıyordu ki kendimi tutmakta zorlanıyordum.
"Sesin çıksın ama, böyle hiç duyamıyorum seni yavrum."
Kurduğu cümleyle bütün kanım yanaklarıma çekilirken kendimi tutmayı bıraktım ve bağırarak inlemeye başladım. Minho ise istediğini aldığı için sırıtarak bana bakıyordu.
"Söyle bakalım, seni bir tek kim böyle sertçe becerebilir bebeğim?"
Sorduğu soruyla inlemeyi bırakıp yutkundum ve başımı geriye atıp kıvranmaya başladım.
"Sen... Sen becerebilirsin kocacığım.."
Nefes nefese kalmış bir şekilde mırıldandığımda Minho hareketlerini daha da hızlandırmıştı.
"Aferin benim bebeğime."
Tekrar yüksekçe inlemeye başladığımda aletim resmen ona dokunmam için yalvarıyordu. Utancımdan Minho'ya beni boşaltmasını söyleyemediğim için ani bir kararla elimi aletime sardım ve bir iki kez çekiştirdim.
Durumu fark eden Minho tek bacağımı kaldırıp omzuna koydu ve aniden hassas noktama yaptığı vuruşla yüksekçe inleyip boşalmamı sağladı.
Menilerim öyle hızlı fışkırmıştı ki Minho'nun üstü dahil her yere sıçramış, etrafı batırmıştı. Dudaklarımı büzerek bakışlarımı yavaşça Minho'ya çevirdiğimde şaşırdığını görmek utancımı iki katına çıkarıyordu.
Hiç beklemediğim bir anda içimde hissettiğim sıcaklıkla inleyip başımı geriye attım. Minho içime boşaldıktan sonra yavaşça çıkmış, yanıma uzanmıştı.
Deliğimden kalçalarımın arasına kadar akan sıvılar tenimde ıslak yollar çizerken
Nefes nefese kalmış bir şekilde yanımda uzanan Minho'ya baktım. O da bana baktı ve dudaklarımın üzerine küçük bir öpücük kondurdu.
"Seni seviyorum miniğim."
Söylediği şey gülümsememi sağlarken yavaşça yaklaşıp başımı Minho'nun göğsüne yasladım.
"Ben de seni seviyorum kocacığım."
~•~
