~ II ~

772 72 25
                                    

Gün çoktan aydınlanmaya başlamış, yeni doğan güneşin loş ışığı camlardan içeriye vuruyor. Sarayın içindeki çalışanlar koşuşturmalarına başlamış, her şeyi Kim ailesi için en iyi şekilde yapmaya çalışıyorlardı.

Gün tamamen aydınlığa büründüğünde, Kim Seungmin'in kapısı nazikçe tıklanmış ve içeri çalışanlardan biri girmişti.

"Efendim, kahvaltı vakti."

Seungmin gözlerini yavaş yavaş araladığında bir süre boş boş çalışana baktıktan sonra hızlıca yerinde doğrulmuş, gözlerini ovalamıştı.

"Tamam geliyorum."

Çalışan başını sallayıp odadan çıktığında derin bir iç çekti Seungmin. İsteksiz bir şekilde yataktan inip banyoya yönelmiş, işlerini halletmesiyle üstünü giyinip tam saatinde aşağı inmişti.

Nihayet herkes sofradayken çalan çanla birlikte kahvaltılarını yapmaya başlamışlardı. Çalışanların bir kısmı işlerine döndüklerinde bulundukları odada çatal bıçak seslerinden başka ses yoktu.

Seungmin tabağındakilerden azar azar yemeye devam ederken ortamda bir gariplik olduğunu sezmiş, fakat sesini çıkarmamaya kadar vermişti. Zaten bir şey varsa da eninde sonunda haberi olurdu.

Valide Chaemin, pedere göz işareti verdiğinde Joo-won hafif öksürmüş, Seungmin'in kendisine bakmasını sağlamıştı.

"Kim Seungmin, seninle konuşmalıyız."

Seungmin ne olduğunu anlamamış bir şekilde gözlerini ebeveynlerinde gezdirmiş, meraklı bakışlarla onlara bakıyordu.

Joo-won'un daha fazla konuşmayacağını anlayan Chaemin göz devirdi ve söze daldı.

"Biz büyük bir karar aldık. Lee Krallığı'yla birleşeceğiz."

Seungmin duyduğu şeyle neredeyse ağzındakini tükürecekti. Lee Krallığı onların düşmanı değil miydi? Neden birleşmek istiyorlardı?

"Ne, neden?"

Seungmin'in sorusuyla Chaemin tekrar konuştu.

"Daha da güçleneceğiz. Ayrıca aramızdaki savaş bitecek."

Seungmin başını anladığını belli eder şekilde salladı. Sonra aklına gelenle alt dudağının kenarını hafifçe ısırdı.

"Peki... Neden bunu bana söylüyorsunuz?"

Seungmin'in bu sorusunu bekleyen Chaemin bir süre Joo-won'a baktıktan sonra nasıl söyleyeceğini düşündü. Seungmin'in gittikçe artan merakı içini yerken Chaemin boğazını temizledi ve konuşmaya başladı tekrar.

"Çünkü bu birleşme işi öyle kolay değil Seungmin. Sen.. sen bize lazım olacaksın."

Chaemin'in bu sözleri Seungmin'in kaşlarının çatılmasına sebep olurken Seungmin bir şey diyemeden tekrar söze girdi.

"Seni istiyorlar Seungmin. Oğullarına."

Seungmin duyduğu şeyle aniden ayağa kalktı ve tek eliyle masaya vurdu.

"Ben istemiyorum! Beni gerçekten onlara mı vereceksiniz validem? Birleşmek için beni mi kullanacaksınız?"

Seungmin hafif dolan gözleriyle ailesine baktığında ikisinin de başını eğdiğini gördü. Onların bu sessiz halleri sinirini bozarken tekrar masaya vurdu.

"Pederim, sen de mi?"

Joo-won başını kaldırmadan hafifçe aşağı yukarı salladı. Seungmin'in göz yaşları akmaya başlarken yüksek sesle bağırdı.

"O adamla evlenmeyeceğim, ne söylerseniz söyleyin!"

Seungmin odadan çıkmak için validesinin yanından geçmiş, kapıya yönelmişti. Fakat bir anda bileğinin tutulmasıyla kaşlarını iyice çattı.

"Kim Seungmin! Ailene bağıramazsın. Otur çabuk şuraya."

Joo-won'un bir anda bağırmasıyla başını çevirdi ve gözlerinden akıp yanaklarını ıslatan göz yaşlarıyla onlara baktı. Validesi pişmanlık ve üzgünlükle başını eğmiş yere bakarken, pederi ise kaşları çatık fakat kırgın bakışlarla kendisine bakıyordu.

Seungmin eğer ailesini sevmeseydi şu an bileğini kurtarıp gidebilirdi. Fakat onları üzmek istemediği için başını eğdi ve yavaşça aşağı yukarı salladı.

Tekrar yerine geçen Seungmin elinin tersiyle gözlerini sildi ve başını kaldırıp ailesine baktı.

Pederi Seungmin'in üzülmesine dayanamasa da başka çaresi yoktu. Krallıkları için bunu yapması gerekiyordu.

"Lee Minho, 30 yaşında ve alfa."

Seungmin anladığını belirtir şekilde başını salladı ve devam etmesi için pederinin gözlerine baktı.

Joo-won iç çekti.

"Krallıkları birleştireceğiz, çünkü çöküyoruz Seungmin. Eğer bu evliliği yapmazsan Kim Krallığı biter oğlum. Ben de istemezdim seni sevmediğin, istemediğin biriyle evlendirmeyi. Ama bunu yapmak zorundayız. Affet bizi."

Seungmin bir süre düşündü. Bu kadar kötü durumda olduklarını bilmiyordu. Eğer bu evliliği yapmasaydı, bütün krallık onların zindanlarında belki de sonsuza kadar çürüyecekti. Her ne kadar istemese de yavaşça başını salladı ve isteksiz bir ses tonuyla konuştu.

"Pekâlâ tamam. Evleneceğim onunla..."

Joo-won tam bir şey diyecekken Seungmin devam etti.

"Ama bir şartım var."

Chaemin de Seungmin'in söylediğiyle başını kaldırmış, sorarcasına bakmaya başlamıştı.

Seungmin gözlerini iki ebeveyninde de bir kaç saniye gezdirmiş, sonra dilinin ucundaki kelimeleri zorlukla dökmeye başlamıştı.

"Onun altına girmek istemiyorum."

Chaemin alt dudağını hafifçe ısırarak oğluna baktı. Lee Minho gibi bir alfa ile evlenecekse altına girmemek biraz zor olacaktı. Fakat eğer şimdi bundan bahsederlerse zar zor ikna ettikleri oğulları hemen vazgeçecekti.

Chaemin eşine bir kaç saniyeliğine gergince baktıktan sonra tekrar Seungmin'e döndü ve yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi.

"Onlarla konuşacağım oğlum. Sen istemediğin sürece elini bile sürmeyecek, merak etme."

Seungmin validesinin sözleriyle başını sallamış, yavaşça ayağa kalkıp hızlı adımlarla odadan çıkmıştı.

Biraz hava almanın iyi geleceğini düşündüğü için sarayın dışına ilerledi. Büyük ve yemyeşil bahçe Seungmin'i hafifçe gülümsetirken tekrar yanaklarından akmaya başlayan göz yaşlarını geri yerlerine göndermek istercesine başını gökyüzüne doğru kaldırdı Seungmin. Gözlerini sımsıkı kapatıp derin bir iç çekti.

Belki de bu güzel kokulu, yemyeşil ve rengarek çiçeklerin süslediği bahçeyi bir daha göremeyecekti.


~•~

Welcome to Royalty // 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin