Minho karşısında ağlayan çalışana daha sert vurduğunda adam özür dilemeye devam ediyordu. Fakat bu Minho'nun sinirlerini daha fazla bozmaktan başka bir şeye yaramıyordu.
"Ben bu çocuğu size emanet etmedim mi? Dışarı çıkmasına izin verip vermemek sizin göreviniz mi!"
Minho önünde dövülmekten harap olmuş bir şekilde ağlayan çalışana daha sert vuracağı sırada Jennie onu tuttu ve uzaklaştırdı.
"Minho yeter. Seungmin'i bulmamız lazım, çalışanlarla sonra ilgileniriz."
Minho Seungmin adını duyduğunda tekrar içi sızlamıştı. Başına bir şey geldiği düşüncesi onu iyice korkuturken çalışana son bir bakış atıp Jennie'nin kollarından kurtuldu ve hızlı adımlarla çıktı. Jennie de peşinden çıkarak onu takip etmişti.
"Minho nereye gidiyoruz?"
Minho saraydan çıkmış, atını hazırlarken Jennie de kendininkini hazırlamaya başlamıştı. Fakat nereye gideceklerini bilmiyordu.
"Dün gece Seungmin ormanda yürüyüş yapmak istediğini söyledi. Ben izin vermediğim için bana küsmüştü... Ormana gidelim."
Jennie başını sallayarak atın üstüne bindiğinde Minho'yu takip etmeye başladı.
~•~
"Sonunda uyanabildin."
Seungmin gözlerini hafifçe araladığında nerede olduğunu anlamayarak etrafına bakındı. Kapkaranlık, dar bir odadaydı ve içerde bir yatak ve sehpadan başka hiçbir şey yoktu. Kendisini kaçıran adam dışında.
Seungmin ağzını açıp konuşmak istese de yapamadı. Ağzı bir bez parçasıyla sımsıkı bağlanmış, elleri ve bacaklarını hareket ettiremiyordu bile.
Karşısındaki adam bu görüntüye keyifle gülerek Seungmin'e yaklaştı ve ağzındaki bezi sıyırıp boynuna doğru indirdi.
"Nasıl? Bundan sonra yaşayacağın yeri beğendin mi?"
Seungmin bununla hayır anlamında başını salladı. Korkusunu göstermesi korktuğunu başına getirirdi.
"Hiç beğenmedim. Ancak sizin gibi insanların yaşayabileceği türden bir yer gibi duruyor."
Seungmin'in söyledikleriyle adam dişlerini sıkarak Seungmin'in ağzına bezi geri çekti ve çenesinden sertçe tuttu.
"Şanslısın ki Lee Minho'nun sır gibi sakladığı güzeline zarar vermiyorum. Ama sen yine de kelimelerine dikkat et. Sonuçta Lee Minho'nun eline sevdiği kişinin cesedini de verebilirim."
Adam bunları söyledikten sonra Seungmin'in çenesini bıraktı ve ondan uzaklaştı. Tam karşısındaki yatağa oturarak önündeki çaresiz bedeni izledi bir süre.
Seungmin ise sadece Minho'yu düşünüyordu. Acaba onu evde göremeyince ne tepki vermişti, veya eve dönmüş müydü? Yoksa onun yokluğunu fark edince kaçtığını düşünerek ondan nefret mi etmişti? Bu düşünceler onu olduğu durumdan daha fazla tedirgin ediyordu.
Düşüncelere dalmışken bir anda ağzını saran bezin tekrardan inmesiyle bakışlarını karşısındaki adama çevirdi.
"Ne düşünüyordun bu kadar? Yoksa Lee Minho'yu mu? Vah vah, acaba onunla nasıl geceler geçirdin de bu kadar düşünüyorsun. Bir baksak mı?"
Adam pis bir şekilde sırıtarak Seungmin'in tişörtünü kaldırdığında Seungmin uzaklaşmaya çalışarak kıvrandı.
"Hayır! Yapma lütfen, dokunma bana. Lütfen!"
Seungmin titreyen sesiyle bağırırken adam oralıklı olmamıştı. Seungmin'in tişörtünü iyice kaldırıp vücuduna bakındı. Bazı yerlerde gördüğü morluklar ve izler iyice sırıtmasını sağlamıştı.
"Demek haklıymışım. Bekaretini koruyamadın mı? Yoksa Lee Minho sana zorla mı dokundu?"
Seungmin kendini geri çekmeye çalışarak hareketlense de işe yaramamasıyla daha çok korkmuştu. Bu adamın ne yapacağı belli bile değildi. Fakat bozuntuya vermemesi gerekiyordu. Ona böyle öğretilmişti.
"O gün benimle tanışmak isteyip Minho geldiğinde çok mu sinirlendin? Belli ki beni o günkü kuyruk acısıyla buraya getirdin."
Seungmin kim olduğunu hatırladığı adamı o günkü korkusuyla vurduğunda adam sinirle Seungmin'e sert bir tokat attı. Bununla Seungmin şok olmuşçasına kalırken adam çenesini sıkıca tutmuştu.
"Çenende iyi açıldı senin. Lee Minho kusurlu bir omegayı kurtarmak için gelmez, sonuçta seninle evlendiği ilk günden itibaren her sabah erkenden kasabadaki giseng evine gidip başkalarıyla sefa sürüyordu. Kendine özel mi sanmıştın? Ne yazık-"
Adamın sesi bir anda kesildiğinde Seungmin dehşet içinde aniden yere yığılan ve kanlar içinde kalan adama baktı. Başını kaldırdığında ise gördüğü silüetle gözleri şok içinde açılmıştı.
~•~