2. Bölüm – Miyaaağğvv!
Küçüklüğümden beri başıma ne gelirse gelsin eğlenmeyi ve gülmeyi kendime verdiğim bir görevmişçesine yerine getirirdim. Çokça düşünür ama aslında hiç düşünmezdim. Daha doğrusu durum ne olursa olsun modumun düşmesine müsaade etmez, dolu değilse bile o bardağın dolu tarafını bulurdum. Ama bütün bunlara rağmen pozitif biri olduğum da söylenemez. Sadece içimi tırmalayan düşüncelerime kulak asmam, o kadar. Ve her şeyle dalga geçmekte de fazlasıyla iyiyimdir yani. Kimselere yedirmem!
Tabi son günlerde yaptığım şeyin bunlarla alakası yok.
Yuvanın bahçesinde son bir haftamı geçirdiğim özel köşemde toprağı eşelerken içimi sıkıntıyla dolduran düşünce selinden kurtulmaya çalışıyordum. Fakat bahçede ki diğer çocukların oyun oynarken ki sesleri, neşeyle karışık çığlıkları ve gülüşmeleri buna pek olanak sağlamıyordu. Zihnim bu seslerin çok daha ötesindeydi.
Yirmi yaşında ki bir gencin zihniyle, küçük bir çocuğun bedeninde olmak fazlasıyla kafa karıştırıcı ve vicdan azabı çektiriciydi.
-"Buraya gel seni ahmak!" Miyav!
İlk anda olayın ve yaşananların şokundan mı bilmem çabuk kabullenmiştim. Belki de artık ağrı hissini tadabiliyor olmak, bir çocuğun bedeninde olmamdan çok daha uçuk bir ihtimal gibi geldiği için bu küçük bedeni garipsememiştim. Açıkçası hala da garipsediğim söylenemez. Sanki Deniz iken ki prangalarımdan kurtulmuş gibi özgür hissediyordum. Evet, bir yetimhanenin bahçesinde olsam bile öyle hissediyordum çünkü elimde yepyeni, tertemiz bir tuval vardı. Kendimi istediğim renge boyayabilir, hayalini kurduğum o tabloyu gerçekleştirebilirdim.
Diye düşünüyordum.
Küçük Egemen'ciğimizin tuvalinin de pek pirüpak olduğunu söyleyemiyorum maalesef.
Egemen, burada ki çocukların birçoğu gibi doğduğundan beri burada değil veya annesi, babası ölmüş değil... öğrendiğime göre ebeveynleri madde bağımlısı olduğu için devlet korumasına alınmış. Kimse bakımını üstlenmek istemeyince de sonuç olarak buradayız. Çocuk bakımsızlıktan zatürre olup ölecek kadar ihmal ediliyordu anasını satayım. Arkasından kısacık bir bay bay dediğim için vicdanım sızlıyordu.
-"Aptal insanoğlu!" Miyav!
Vicdanıma tekme atan bir diğer şey de burada ki çocuklardı. Yuva iki binadan oluşuyordu ve benim kaldığım bina yeni doğanlarla sanırım altı yedi yaşlarında olan çocukların kaldığı binaydı. Diğerinde ise daha büyükler vardı fakat haftada iki gün bahçede vakit geçirme saatlerimiz aynıydı.
İnkâr edilemez şekilde yurt iyiydi. Hem de fazlasıyla. Ama imkanlar ne kadar iyi olursa olsun çocukların sevgiye, merhamete aç gözleri ile karşılaşmak veya onlarla ilgilenen insanların akşam evlerine giderken içleri parçalanırcasına ağlamaları beni de ağlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kedi
Fantasyabilerim kurgusu, erkek versiyon. Bu kurgu reenkarnasyon içerir! 🐈⬛ Deniz'in, Egemen olarak yeniden doğduktan sonra hayalinde ki resme kavuşma hikayesi. 🐈⬛ Küfür ve argo içerebilir emin değilim.🍼