1.7

23.9K 1.1K 391
                                    

Yorum ve oylarınızı eksik etmeyin.
Öptüm.

Maç bitmişti, kazanan yakışıklı olmuştu ama gerçekten iyi bir maç mıydı sorgulanırdı. Rus adam yakışıklının sağ kolunda sorun olduğunu bildiği için sürekli oraya vurmuştu. Yakışıklı acıdığını asla belli etmemişti ama biliyordum acımıştı.

Maç sonunda yakışıklı direkt gitmişti.

Rus adama ölümcül bakışlar atıyordum. Çok sinirlendim cidden.

İnşallah bir gün sevdiği kızın yanına gittiğinde tam kıza sarılacakken muza basıp kayar ve düşerdi. AMİN.

Pislik, şerefsiz, allahın belası. Bu bir maçtı doğru olan rakibinin zayıflığını kullanmaktı ama yakışıklının durumu çok kötüydü. İşin sonunda kariyeri bile bitebilirdi. Rus adamın darbeleri o kadar sertti ki benim canım acımıştı. Sanki maçı kazanmak için değil, yakışıklının kolundaki rahatsızlığı ilerletmek için oynamıştı.

Hedefine ulaşmış giibi görünüyordu. Bu beni hem sinir ediyor hem üzüyordu.

Kalabalık dağılmaya başlayınca bende yerimden kıpırdadım. Ringin hemen solunda Egeyi gördüm. Sinirle küfür ediyordu. Üzerinde siyah tişört ve siyah pantolon vardı. Elleri cebindeydi.

"Oruspu evladı. L'ho disonorato." (Şerefsiz it.) Muhtemelen rus adama sövüyordu. Haklıydı.

Yanında Yağız onu sakinleştirmeye çalışıyordu. "Sakin olsana abicim. Santeyi doktora götürelim önce."

Yanlarına yaklaştım. "Yakışıklı soyunma odasında mı?" Diye sordum. İkisinin de bakışı bana döndü. Ege kaşlarını çattı. Yakışıklı kim diye sorguluyordu muhtemelen.

Yağız ona cevap olarak "Santeden bahsediyor." Dedi. Ardından soruma döndü. "Oradaydı az önce. Çıkınca buraya gelicek."

O sırada yanımıza doğru yakışıklı geldi. İyi insan lafın üstüne..

Direkt yanına gittim. Kolunu tutup tişörtünü sıyırdım. "Ne yapıyorsun Damla?" Sorduğu soruya aldanmadan moraran koluna baktım. Rus adamı gebertebiliyor muyuz hocam?

Morluğa elimle bastırdım ve yakışıklının yüzüne baktım. Herhangi bir tepki vermiyordu. Acısını iyi gizliyordu.

Babamda yanımıza geldi. "Canın yanıyor mu?" Diye sordum yakışıklıya. Hepsi bize bakıyordu. "Acımıyor." Dediği söze o kadar inanmadım ki...

"Ciddi soruyorum. Zaten doktora gideceğiz. Ama bana doğru söyle." Ciddi ifademe bakınca derin nefes verdi.

"Damla cidden acımıyor. Çok darbe aldım sadece o yüzden morardı." Acıya alışkın diye mi böyle diyordu anlamıyordum. Babam stajyer doktor olduğum için yakışıklıya bakmamı garipsemedi.

"İnanamıyorum ama neyse. Doktora gidelim." Dedim ve tişörtünü geri bıraktım. Yüzüne baktığımda kazandığı maça hiç sevinmediğini gördüm. Oysaki seyirciler yakışıklı yerine çok sevinmişti.

...

Hastane odasının önünde yakışıklıyı bekliyordum. Zor da olsa babamı hastaneye gelmeye ikna etmiştim. Ege ve Yağız antrenmana gitmiş haber bekliyorlardı. Babam da yakışıklıyı bana emanet etmişti. Evet bana.

YAKIŞIKLI BOKSÖR | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin