Hastaneye gelmiş sonuçları bekliyorduk. Annem ve Zafer abinin ortasında oturmuş karşımdakilere bakıyordum gözlerimi kısmış bir şekilde. Onlarda bana aynısını yaparken gözlerim Güneş dedikleri kişiye kaydı. En dikkatli bakan oydu.
"Bir sorun mu var?"
Anında başını iki yana sallarken iç çektim ve anneme döndüm. Annem soğukça onlara bakıyordu. Zafer abide aynıydı. Derin bir nefes aldım. O esnada doktor odaya girdi elinde ki kağıtlar ile. Hepimiz ona bakarken o da bize bakarak yerine geçerek oturdu. Gergince gülümsedi ve boğazını temizledi.
"Şöyleki sonuçlar çıktı ve..."
Bizlere bir bakış attı susarak. Göz devirdim.
"Amca allah aşkına Acun Ilıcalı değilsin hani desen de işlerimize gitsek bizde. Milletin işi gücü var da!"
Diyerek çıkışmıştım. Bu çıkışmama o altılıdan sadece Deniz ve Güneş gülerken adama bakıyordum ben.
"Kusura bakmayın efendim. Öhm her neyse. Sonuçlara göre Toprak Doruk %99.99 Bora Dinçer ile öz kardeştir."
Bunu dedikten sonra susarken benim kalbime bıçak saplanmıştı.
"%00.01 ihtimalle değilim mi demek oluyor bu?"
Bunu dememle Zafer abi kafama vurdu. Kafamı tutarak ona döndüm. Susmam için bana bakışlar atarken ben somurtarak önüme döndüm ve o altılıya baktım. Hepsi sadece bana bakıyordu. Söz bana düştü galiba. Boğazımı temizleyerek söze girdim.
"Dediği gibi kardeşmişiz beyler. Hayırlı olsun size. Ama ne yazık ki bundan sonrasını debeleyemem. Zaten 23 yaşımdayım kendi kararlarımı verebilecek bir bireyim. Bir annem ve babam yerine koyduğum biri hayatımda zaten var. Yalan yok sizi aradık mı? Fazlasıyla aradık ama bu arama sebebi gerçekleri bilmek içindi. Gerçekleri hala tam bilmiyoruz."
Annem elini koluma koyarken ona döndüm. Bana gülümseyerek bakarken ben de ona gülümsedim. Sonrada ayağa kalktım. Ben kalkınca annem ve Zafer abide kalktı. Sonra annem konuşmaya başladı.
"Bu olaylara benim dahil olmam doğru olmaz. Ama bu zamana kadar Toprak benim öz oğlum gibiydi. O ne karar verirse onun arkasında olurum elbet. Lakin eğer içinizden biri bu konu hakkında onu üzerse ya da üzerine saçma bir şekilde gelirse-"
Annem onlara döndü ve o bilindik ürkütücü bakışı ile gülüşünü yaptı.
"Karşısında beni bulur. Şimdilik rahat konuşmanız için ben ve Zafer odadan çıkacağız. Siz konuşun."
Dedikleri ile kaşlarımı çatıp ona baktım. O bana gülümsedi ve odadan çıktı. E ben de çıkacaktım. Off ya. Geri koltuğa oturdum ve onlara baktım. O esnada çakma asker söze girdi.
"Sen annene baya güveniyorsun. Baksana dediklerine."
Sinirlerim baya bozulacak desenize. Ama bu konuda profesyonelim canlarım. Beni sinir edemezsin. Sakinliğimi koruyarak ona baktım.
"Evet bir sorun mu vardı?"
"Sadece korkak olman gülünç."
Dediğine gülümsedim ve başımı hafif sol omzuma yatırarak onu yalandan süzüp en sonunda gözlerine baktım.
"Melih Dinçer, 29 yaşında boksör. Kendi salonun var ve öğrencilerin var. Onları yetiştiriyorsun ve motton korksan da saldır. İyi motto sevdim. Benim ki de sinir ederse direkt öldür mesela."
Dediğim ile kaşlarını çatarken sol bacağımı, sağ bacağımın üzerine attım rahat gözükmek için.
"Bora bey eminim size annemden bahsetmiştir beyler. Belki de bahsetmese de biliyorsunuzdur. Sonuçta sizinde bu sektörde adınız var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçekçi Kaçak
General Fiction{Her şeyin farkındaydı. Gerçeklerin bile...} ---------- Gerçek ailem kitabıdır. BxB içermektedir. Homofobikler giremez. Erkek Versiyon. Tüm haklar Toprak'ın klavye tuşları arasında saklıdır.