Bölüm 13: Silah Sesi

204 32 3
                                    

Bir silah sesi size ne ifade eder? O an ne hissedersiniz? Korku? Endişe? Ah, hayır Toprak bu hisleri düşünmüyordu. O rahatladığını hissediyordu. Ya da öyle sanıyordu.

Silah patladığı an her şey hızlı gelişmişti. Güneş silahı Toprak'ın elinden itmişti. Boşa gitmişti o bir el mermi. Ama ondan üç saniye sorna Melih, Ekin'e silah doğrultarak onu bacağından vurmuştu. Ekin ne olduğunu anlamazken Melih'in adamları hemen onu yakalamıştı. O esnada Toprak, Güneş'in kollarının arasından çıkmak istiyordu.

"Ab-Abi bırak ne olur... her şey benim yüzümden oldu zaten. Bırak bunu bitireyim."

Güneş ne olduğunu anlamıyordu. O esnada Asena oğlunun çırpınışlarını izliyordu. Kendine gelmeliydi. Adamlar onları bıraktığında yere düşmüştü ve o öylece yerde kalmıştı. Zafer hemen onun yanına gelmişti.

"Atak geçiriyor. Zafer onu durdur hemen. Kendine zarar verecek."

Zafer ilk ne dendiğini anlamazken başını çevirdi. Toprak, Güneş'in kollarının arasında çırpınıyordu. Sessiz bir küfür ederek oraya yol aldı hızla. Güneş hareketliliği fark ederken başını kaldırdı. Dolu gözleriyse Zafer'e baktı. Onların yanına gelince o da Toprak'ı tuttu. Toprak dolu gözleri ile onu tutan diğer kişiye baktı.

"N-Ne olur sen de yapma. İzin ver bana. Dayanamıyorum artık."

Zafer'in canı acırken zar zor yutkundu. Bakışları Güneş'e döndü. Gözleri ile işaret verirken Güneş anlayarak Toprak'ı bıraktı istemese de. Toprak anlayamazken Zafer onu kendine çekti. Gözlerine baktı ciddi bir şekilde.

"Annen üzülüyor Toprak. Onun üzülmesini istemeyiz değil mi? Ya abilerin? Seni yeni bulmuşlarken neden kaybetmek istesinler oğlum? Neden böyle diyorsun ha?"

Toprak'ın ağlaması daha da şiddetlenirken artık kendini taşıyabileceğini sanmıyordu. Zafer bunu anlayıp onu iyice kendine çekti. Güneş de hemen onu tutmuştu.

"Sen onu al. Ben Bora bey ve Asena hanımla gideceğim. Atak geçirdiği için böyle. Hastaneye gelirsiniz siz de. Sakinleştirici yaparlar."

O esnada Güneş kardeşini kucağına almıştı. Denilenleri onaylarken kardeşine baktı. İçi gidiyordu adeta.

*****************

Toprak

"Kendini suçlamaya böyle devam ederse ne yapacağız? Halbuki en masumlardan biri o."

"İnan ben de bilmiyorum ikiz."

Gözlerimi seslere yavaş yavaş açarken gelen ışıkla yüzümü buruşturdum. Elimi kaldıracakken elimdeki damaryolunu görmem ile kaşlarımı çattım. Anlamayarak doğruldum. Ne oluyor lan?

"Uyuyan güzelimiz uyandı."

Başımı çevirdim hemen. Diğer yatakta yatan Deniz'i ve Güneş gördüm. Etrafa baktım. Ana hastanedeyiz la biz.

"Abimler Bora abinin ve Asena hanımın yanında."

"Ha?"

Anlamayarak onlara bakarken son olanlar aklıma gelirken gözlerim büyüdü. Hemen Güneş'e baktım. O da bana bakıyordu. Hemen utanıp başımı eğdim ve yüzümü sıvazladım. Ben tam bir malım. Hakiki malım. Onaylanmış bir malım.

"Evet en mal sensin. Hayır yani o kadar yazılımcısında zekan nerede? Bana çekmemişsin belli."

Bunları diyen Deniz'e bakarken dediklerimi dıştan söylediğimi fark ettim. Şaşkınca ona bakıyorken Güneş yanıma geldi ve saçlarımı karıştırdı.

"Daha iyi misin?"

"Evet... iyiyim."

Gülümsedi ve yatağıma oturup Deniz'e baktı. Sonra sakince gülümsedi.

Gerçekçi KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin