Bölüm 8: Yaşlı Bunak

433 48 30
                                    

Selamlarrr. Kusura bakmayın canolar finallerim olduğundan bölüm geç geldi. Bu hafta müsait olursam bir bölüm daha atacağım. Çarşamba bitiyor sınavlar. Sonrasında bakarızzz. Ve yarın en zor dersimin sınavı var dua edin bana!! Seviliyorsunuz, iyi okumalarrr

********************

Arabadan indiğimizde adamın bakışları bize dönerken soğuk bir şekilde ona bakıyordum. Annem ve Zafer abi yanımda dururken Ekin Duru ise bize bakıyordu. Başımı sol omzuma doğru eğip onu süzdüm ve başımı iki yana salladım.

"Pedofili olman yazık oldu gençler için."

Bu dediğime dudağının bir kenarı havaya kalkarken iç çektim. Ellerimi göğsümde birleştirdim.

"Bunu senden duymak garip oldu doğrusu küçüğüm."

O sert sesi ile bunu duymam ile yüzüm anında ekşirken kusmamak için kendimi kastım ve ona iğrenç bir varlıkmış gibi baktım.

"Nesin sen? Kitaplarda ki o iğrenç manyak aşık olduğun kesin. Bak bey amca benim seninle işim yok. Valla ben hayatımın sonuna kadar sap kalmayı planlıyorum. Ha ileride değişirse bu düşüncem, bunu benim yaşıma yakın biri ile düşünürüm. Seninle değil. Üzerine tipim değilsin babalık. Ondan başkasında dene bu şansını."

Diyerek arkamı döndüm. Tam gidecekken onun sesini duymam ile durdum.

"Ah ah bu dediklerine hemen inanmayacağım. Dediklerin fazlasıyla kalbimi kırdı ama bilesin. Oysa buraya seni bir yemeğe davet etmeye gelmiştim."

Gözüm seğirirken histerik bir kahkaha attım. Tam bir şey diyecekken o esnada lafa annem girdi.

"Senden nefret etmekte haklıymışım. İlk iş yemeğinde oğluma olan bakışlarından da nefret etmiştim. Hala senden nefret ediyorum. Bir kere ve son kez diyeceğim. Sonuçta benim senden güçlü olduğumu bildiğine eminim. Daha yeni sizin dost şirketi aldığımızı ve sizin ile anlaşmayı bozmaya hazır olduğumuzu da bildiğine eminim."

"Ne demek istiyorsun sen?"

Bunu demesi ile önüme döndüm ve sırıtarak ben söze girdim.

"Baksana anne daha öğrenememiş bile. Bak bey amca, annem bu manyak kişinin sen olduğunu öğrenince boş kalacağını mı sandın? Dost şirketinizi satın aldı ve sizinle anlaşmayı fesh etti."

Dediklerimden sonra sırıtması solarken sinirlendiği sıktığı dişlerinden belli olmuştu. Bak şimdi zevk aldım işte.

"Bizimle oyun oynama Ekin Duru. Oyuncağımız olursun."

Annemin bu havalı sözünden sonra sırıtmam büyüdü ve arabaya yol aldım. Kapıyı açıp binerken annem ve Zafer abi de bindi. Ekin ise öylece duruyordu hala. Ona son kez harika gülüşümü attım. Yazık oldu valla. Ama zevk aldım.

************

"Pekala enjeksiyonu yapacağım. Ama fark etmeleri uzun sürmez. Bundan ötürü tahminen bir dakikamız var en fazla."

Bunları derken ellerim hızla klavyede geziyordu. O esnada kulaklığımdan ses geldi.

"Patron bizi fark ederlerlerse bulmazlar mı?"

"Merak etme Taha bunu düşündüm zaten. Sanal makina ve sahte IP ile halledeceğim. Tek öğrenmemiz gereken o geminin saati."

O esnada kodu bitirmiştim. Sadece sisteme enjekte etmek kalmıştı.

"Sen sadece hızlıca gir. Dosya konumu C diskinde."

"Anlaşıldı."

"Zeynep sen de gir sisteme ve ara. Hızlıca bulalım ve sistemden çıkalım."

"Anlaşıldı efendim."

"Üç diyince giriyoruz. Bir, iki ve üç."

Üç demem ile kodu enjekte ederken sorum gözükmüyordu. Gözlerim dosyaları hızla tararken gemi listesini arıyordum. Siz şimdi ne yapıyor bu deli diyorsunuzdur. Eh ne kadar siber güvenlik şirketi olsak da mallarımızın güvenliğini de sağlamamız gerekiyor. Ve bunun yanında malları arttırmamızda gerekiyor. Bundan ötürü o güzel inci taneleri olan silahların taşındığı gemiyi bulmamız gerekiyordu. İnşallah onu da şimdi bulacağız.

"Patron buldum!"

"Güzel. Hemen listeyi al. Sistemden çıkın. İzleri silip kapatıyorum ben de."

İkiside aynı anda anlaşıldı diyip sistemden çıkarken ben hemen arkamızdaki izleri temizleyip çıktım. Tamı tamına 45 saniye.

"İyi işti. Yakalanmadan atlattık."

"Hep şunu yaparken geriliyorum."

"Ama en iyilerden biri de sensin Zeynep. Bunu demediğini varsayacağım. Her neyse en son ikinizde Valorant oynuyordunuz. Ona geri dönün bari."

"Teşekkürler Patron! Görüşmek üzere."

İkiside Discord odasından çıkarken arkama yaslandım ve gerildim. Ne yani Discord'dan konuşmak daha iyi? Hem sunucuda kendime neon yeşili renk verdim yönetici olduğumu belli edeyim diye. Güzel duruyor.

Taha dosyayı bana yollamışken dosyayı açtım hemen. Gözlerim hızla saatleri incelerken bana lazım olanı bularak baktım. Gördüğüm saate ve mekana küfür ettim.

"Neden Dinçer kardeşler ile aynı liman olmak zorunda! Saatlerde yakın. Bu da demektir ki eğer içimizden biri çatışma çıkarırsa diğerinin kulağına gider ve ikimizden birinin işi halledilmez."

Sinirle ellerimi saçlarımdan geçirirken ne yapacağımı düşünmeye başladım. Pekala sakince düşünmeliyim. Annemden gizli iş yapamazdım. Ama dersem onları boş verirdi. Belki de boş vermeliydim. Görmezden gelmeliydim. Ama içimde olan ses bunu yaparsam artık Dinçer kardeşlerin bana düşman olacağını söylüyordu. Zaten Arda ve adamları da bu işe çökecekti. Bu şeyde en çok Selim olan ilgileniyordu. İlk olarak onunla irtibata geçmem en mantıklısıydı. Üzgünüm anne senden gizli iş çevirdiğim için ama yapmak zorundaymış gibi hissediyorum.

Veri tabanına girerek hemen onun numarasını buldum. Sonrada telefonumı elime aldım. Numarayı girdim. Kulağımdan kulaklığımı çıkardım. Yeşil tuş ile bakışırken derin bir nefes aldım. Pekala Toprak. Sorun yok. Kolay olacak. Sakin ol. Gözlerimi kapadım ve tuşa basarak kulağıma tuttum. Uzun süre çaldıktan sonra en sonunda açıldı.

"Alo?"

O tanıdık sesi duyarken boğazımı temizledim. Başlıyoruz.

"Selam Selim. Ben Toprak. Hani öz kardeş falan şey olmuştu ya o kişi."

İlk bir süre ses gelmedi. Kaşlarımı çattım. Tam bir şey diyecekken büyük bir gürültü koptu.

"Alo? Selim iyi misin?"

Hala ses gelmezken hattımın çekip çekmediğine baktım. O esnada en sonunda ses geldi.

"Merhaba Toprak. Kusura bakmada aniden sen arayınca hiç beklemiyordum. Her neyse ne için aramıştın?"

Pekala telefonların dinlenme ihtimalindem ötürü şifreli konuşacaktım. Umarım anlardı.

"Ya kargo teslimatı için aramıştım da. Yarın aynı saatte bizim kargomuzu da getirecekmiş firma. Bunu diyecektim sana. Annem için büyük bir süpriz olacak da. Bundan ötürü buluşup konuşabilir miyiz?"

Anlaması için dua ederken anında cevap gelmişti.

"Bize gelme ihtimalin var mı? Bu işte tek değilimde diğerleri de bilmeli. Hem seni de görmüş olurlar."

Daha da gerilirken bunu bir düşündüm. Elbette kardeşlerini merak edeceklerdi. Bu gayet doğaldı. Ve hayır dersem annem onlara şans vermediğim için cidden beni lafları ile döverdi.

"Pekala. Konum ben de var zaten. Saat biraz geç oldu ama geleceğim."

"Tamamdır! Araba yollamamı ister misin?"

"Yok ben gelirim motorumla. Yine de teşekkür ederim. Görüşmek üzere."

"Görüşürüz."

Diyerek telefonu kaparken elim tekrar saçlarıma gitti. Onları karıştırırken ağlamaklı bir ses çıkardım.

"Bahtsızlığını seveyim Toprak."

Gerçekçi KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin