Miral çok yorulduğundan bebeğini uyutup o da uyumuştu. Ben odasından çıkacaktım ama korktuğu için gitmemi istememişti. Odasında otururken getirilen bilgisayarımı açmıştım. Kamera kayıtlarını istemeye üşeniyordum. Çünkü hep sebep istiyorlardı ve hepsini vermiyorlardı. Uğraşmamak için veritabanına kendim girdim. Kamera kayıtlarının klasörünü buldum. Klasörü açıp incelemeye başladım. Tuvaletin önünü gören kamerayı buldum. Miran'ın girme anını bularak diğer kamera kayıtları ile birleştirmeye başladım. Tuvalete karnını tutarak geliyordu. Acı çektiği belliydi. Girmeden önce korkuyla etrafa bakıyordu. Aşırı gergin duruyordu. Sonrasında koridoru gören kamerayı açtım. Hızlı geçişleri gözümden kaçmamıştı. Hem acı çekiyor hem de bu acıyla birinden kaçıyordu. İşler daha da ciddileşiyordu. Tuvalet dördüncü kattaydı. Asansörle gelmişti muhtemelen. Asansör kayıtlarını açtım. Ağlıyordu ve duvara tutunuyordu. Nefesimin kesildiğini hissederken ellerimle saçlarımı hafifçe çekiştirdim kendime gelmek için.
Asansörden önce olan yeri yani giriş katına baktım. Kimse görünmeden gelmeye çalışıyordu. Neden doktorlardan kaçıyordu? Neden güvenlik görevlilerine haber vermemişti? Aklımda daha da soru oluşurken hastanenin giriş kapısının kamerasını açtım. Oradan hızlıca girişine bakarken gözüme bir şey takılmıştı. Onu izleyen bir beden. Sinirle dişlerimi sıktım. Şimdi anlamıştım asıl olayı. Hastanedeki kişilerin çoğu onun adamıydı. Bundan ötürü onlara gitmemişti. Çünkü bunu biliyordu. O zaman onu gören kişi hastaneye geldiğini de söylemişti. Yani o adam ya gelecekti ya da bizi öğrenmişti. Hemen telefonumu aldım ve Melih abiyi aradım hemen. İlk çalışta açmıştı.
"Efendim canom."
"Abi olaylar ciddi."
Bi süre ses gelmedi. Sonra boğaz temizleme sesi geldi.
"Abi demene sonra takılacağım. Söyle bakalım."
"Diğerleri sana anlatmıştır Miral olayını. Ama işler sandığımızdan da ciddi. Bana bir isim verdi."
"Bu isimden kesin tiksinip sinir olacağım. Söyle bakalım."
"Melih Duru. Ekin Duru'nun kardeşi."
Bir süre ses gelmezken sonrasında yüksek bir ses geldi.
"Yok ben sikicem bu Ekin'i. En hard sikişimi ona uygulayacağım. Yemin ederim deliricem. Bir bok çukurundan da o çıkmasın."
Abim böyle sövmeye devam ederken en sonunda tekrardan araya girdim.
"Başka şeylerde var..."
"Aha gel de daha da sinirlen. Söyle abicim beni sinirlendirecek şeyi. İşkence planlarıma daha ne ekleyeyim söyle bana."
"Kamera kayıtlarına baktım. Bu hastanedeki çoğu doktor ve güvenlik ona çalışıyor ve biri fark etmiş. Muhtemelen haberi oldu ve atak yapmaya hazırlanıyor. Ya da sessizce halledicek."
Bir süre ses gelmedi. Sonra tekrar söze girdi.
"Kapının önüne güvenlikleri koyuyorum. Sabahına hastaneden ayrılıyoruz. Abimler iyiler zaten. Hemen ayrılıp daha güvenli bir yere geçiyoruz. Hastanedeki kurtçukları bulayım ben."
"Zafer abiye de sor abi. O da muhtemelen işkillendi ve araştırmaya başladı."
"Tamamdır o iş ben de. Dikkatli ol. Ve sana silah yolluyorum. Sakın yanından ayırma."
Diyerek yüzüme kapadı. İşte benim abimde silahtan uzak tutacağına silah yollar. Herkesin mafya olmasına bağlıyorum bunu. Geriye doğru yaslandım ve yüzümü sıvazladım. O esnada duyduğum sesle başımı çevirdim. Miral sayıklıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçekçi Kaçak
General Fiction{Her şeyin farkındaydı. Gerçeklerin bile...} ---------- Gerçek ailem kitabıdır. BxB içermektedir. Homofobikler giremez. Erkek Versiyon. Tüm haklar Toprak'ın klavye tuşları arasında saklıdır.