"Yaralarımın etrafına, yıldızlar çizdin."
"Ne diyorsun, Jeongin?"
"Hiç. Diyordum, hava bu gün çok sıcak.."
"Ama yağmur yağıy-"
"Sus."
[TAMAMLANDI x20]
!UYARI!
BU HİKAYE SADECE BİR KURGUDUR!!! İDOLLER CİNSELLEŞTİRİLMİYOR!!!
★
Seke JeonBin
Hassaslık...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
_____★°•_____
Seungmin~
Saat gece 4 buçuktu. Evimin önüne ulaştığım da, arabanı bir kenara park ettim ve kapını açarak, indim. Hemen, arka kapını açarak, elimi Chan'ın pürüzsüz bacaklarının ve sırtının arkasından geçirerek, nazikçe kucağıma aldım.
Bedeninin havalanmasını his etmişti ki, kıpırdamaya başladı. "Şşş... Sakin, benim." Chan emin olmuşcasına, minik bir gülümsemeyle, kafasını göğüsüme gömdü. Ay ısırıcam, tutmayın beni!
Arabanın kapısını ayağımla kapatarak, Jeongin'e inmesini söyledim. Uykulu uykulu arabadan inmiş ve yüzüme mal mal bakmaya başlamıştı. "Ne aval aval bakıyon? Kapını açsana."
"Anahtar mı var, aw-.."
"Arka cebimde. Anahtarı al ha, götümü elleme." Jeongin göz devirdi. "A- *hıçkırık* Ay çok meraklıydım senin o boklu götünE." Kafasına şaplak attığım da, koşarak, cebimden anahtarı aldı ve zorla da olsa, açtı. "Geç bakem." Tam içeri geçiyordu ki, bağırdım.
"Dur! Kapını tut!"
Jeongin göz devirerek, kapını araladı ve tutmaya başladı. Bende yavaşça, içeri adım attım ve ayaklarımı bir birine sürterek, ayakkabımı çıkardım. "Hadi." O da geçmiş, ayakkabılarını çıkarmıştı. Ama sendeliyordu. O kadar içmiş ki, orospinin çocuği.
Merdivenlerden çıkarak, odama geldim. Kapını ayağımla açarak, içeri geçtim. Arkamdan Jeongin geliyordu, ama duvarlara kafa ata ata. "O kırık bacağınla, niye içiyorsun ki sen?!"
"B-bacak ne alakaa~"
Hiç bir şey söylemeden, göz devirdim. Chan'ı yavaş bir şekilde, yatağın kenarına bıraktım. Yatağın üstünü açarak, Chan'ı yeniden kucağıma aldım ve yatağın açtığım kısma koydum.
Üzerinde ki hırka yüzünden, fazla terlemişti. "Ouu.. Ne kötü terlemişsin." Chan'ı yavaşça dikleştirdim ve üzerinde ki hırkamı çıkardım. Dolabımdan oversize bir tişört alarak, Chan'ın yanına gəldim. Chan'ın üzerinde ki terli tişörtü çıkararak, dolaptan aldığım tişörtümü giydirdim.
Chan bu zaman zarfında, hiç uyanmamış, hatta kıpırdamamıştı. Korkmadım değil. Parmağımı burnunun önüne tuttum. Nefes alıyordu. Nabzına baktığım da, atıyordu. Rahatlıkla nefes verdim.
Odadan çıkarak, kapını yavaş bir şekilde kapattım. Salona girdiğim de, Jeongin'in koltukta uyumuş bir şekilde gördüm. Gülerek, kafamı hafif sağa sola salladım. Yukarı kattan bir tane daha battaniye aldım ve üzerine örttüm.
