love on top

1

"İşte en sevdiğim zaman amınakoyayım! Yeniler geliyor!" Changbin'in bağırışıyla okula girdi beşli arkadaş grubu. Hepsi bir sene boyunca aynı yüzleri görmekten sıkılmış, yeni yüzlerin geleceği günü iple çekmişlerdi. "Bağırmasana it, bizi tanımadan korkacaklar şimdi." Jeongin, karşısındaki kaslı çocuğun ensesine yapıştırıp ekürisinin omzuna kolunu attı. "Gözüne kestirdin mi birilerini?" dedi kızıl çocuk, Hyunjin ise omzunu silkti. "Yok ya, bi müdaafa yapmak lazım." 

"Vay vayy, kimleri görüyorum?" Rektörün sesiyle hepsi arkasını döndü. "Yine toplanmışsınız bakıyorum, pis beşli sizi." Hepsine irite etici bakışlarını yolladı. "Hocam o pis yedi-" Jisung, bacağına yediği tekmeyle sustu. "Kaç yıl oldu Bang Chan? Çetele tablosuna bir çizgi daha ekliyorum senin için. Mezun olunda gidin artık be, bıktım sizden." Hepsi kafasını sallayıp müdürlerini geçiştirdi. "Sümük gibi yapıştı bu da ya, yemin ederim."

Ortalık meraklı gözlerle dolu birinci sınıflarla kaynıyordu, hepsi ortama ayak uydurmaya çalışıyor ama son sınıflar tarafından dalga konusu oluyordu. Beşli, oryantasyon etkinliği için konferans salonuna doğru yürümeye başladı. Her sene yeni gelenler için salonda toplanılır ve ortam tanıtımı yapılırdı. Arkada yan yana beş koltuk bulan arkadaş grubu hemen oraya kuruldu. Yanlarından hışırtı sesleri duyunca Changbin'e döndüler. "Mısır mı getirdin hayvan herif!" dedi Jeongin, mısırını kemiren Changbin'e doğru. "Hele bir tane iste, aha bunu alırsın." Changbin alttan Jeongin'e nah çekip sırıttı. 

"Evet, hoşgeldiniz benim değerli çocuklarım!" Rektörleri mikrofonun karşısına geçince beşli o tarafa döndü, aslında müdürün konuşmasını dinlemeyip ortamı kesmeye gelmişlerdi. "Bak ikinci sıradan beşinci koltuk." Jisung öndeki koltuklardan birini gösterince herkes dikkatini oraya verdi. Keskin yüz hatlarına sahip sessiz gözüken bir çocuk pür dikkat müdürü dinliyordu. "Ulan bi kere de başka bir şey beğen, bütün hepsi aynı." dedi Chan arkadaşına doğru. "Tipim bu kardeşim, ben ne yapayım."

Hyunjin ve Jeongin'de gözlerini etrafta gezdiriyordu fakat ikisinin de dikkatlerini çeken hiç kimse yoktu. "Sekizinci sıradan yedinci koltuk." Changbin, Chan ve Jisung üçlüsü milletin sıra numaralarına bakıp birbirlerine göstermeye devam ederken kapı açıldı ve beşli o tarafa döndü. İçeri koştuğu belli olan ve nefes nefese kalmış sarışın biri girdi ve hemen boş bir sıraya oturdu, çocuğun oturmasını izledikten sonra beşli birbirlerine döndü. Bu hareketi cidden beğendikleri birini gördüklerinde yapıyorlardı. "Çıtıra bak sen." dedi Jeongin öne eğilerek. "Benim tipim değil, siz birbirinizi yiyebilirsiniz." dedi Jisung ve arkasına rahatça yaslanıp ellerini kafasında birleştirdi. 

Uzun bir tanıtım konuşmasından sonra herkes birbirini tanımak ve sosyal etkinliklere katılım göstermek için klüp standlarının önünde konuşuyordu. "Lan Jisung, seninki şurada konuşsana." Chris, arkadaşını dürtükleyerek standların önünde duran ve birkaç kişiyle konuşan çocuğu gösterdi. "Bir de kolay lokma olayım öyle mi? Hiç sanmam, bir kendimi göstereyim o benimle konuşmaya gelir zaten."

"Son dört yıldır aynı şeyi söylüyorsun Hanji, bir kere yaşandığını görmedim." dedi Hyunjin. "Ben biraz şurada gezeyim de, millet gün yüzü görsün." Hyunjin üzerindeki ceketi çıkarttı, kolsuz üstünü düzeltip kaslarını ortaya çıkardıktan sonra etrafta gezinmeye başladı. Dediği gibi de oluyordu, yanından geçtikleri kafasını kaldırıp onu izliyordu. Hedefini gördükten sonra bir kere daha saçlarını düzeltip karşısındaki sarışına doğru yürüdü, elindeki bir broşüre bakıyordu ve güneş vuran saçları altın gibi parlıyordu. Yanından geçtikten sonra tepkisini görmek için kafasını ona doğru çevirdi fakat sarışın, diğerinin varlığını bile hissetmemiş olmalıydı ki hala kafasını kaldırmamıştı bile. Hyunjin arkadaşlarının olduğu yere döndüğünde beşininde ona bakıp güldüğünü gördü.

"Şimdi siktim belanızı." dedi ve onlara doğru adımlamaya başladı, arkadaşları tehlikenin yaklaştığını görünce hemen koşmaya başladı. "Yakalarsam ağır sikerim ha!"

20 yorum sınır <3