10.Bölüm

669 38 20
                                    

Bu kurguda ki hiç bir olay Türkiye hükümeti ve yönetmeliği ile ilgili değildir tamamen kurmacadır.




Melis

Otele girdiğimizde hissettiğim bir ağrı ile İnci'nin kolunu tutmam bir oldu."iyi misin Melis?"
"İyiyim sadece karnıma ağrı girdi birden."
Timin hepsi etrafımda toplandı. Meriç yanıma gelerek "geçen ki ağrı gibi mi ?"
"Sanırsam öyle ama onun kadar kötü değil. İyiyim birden vurdu gitti."
İnci'nin kolunu bıraktım ve ilerlemeye devam ettim. Karnım ağrıyordu ama o taş dökme ağrısına pek benzemiyordu sanki.
Asansöre bindik ve odamıza çıktık. Meriç kapıyı açar açmaz ayakkabılarımı çıkarıp yatağa uzandım. Meriç ise çağresiz gözlerle bana bakıyordu.

Yanıma gelip kendi yatağına oturdu.
"Melis üsteğmenim iyi misiniz biraz daha? İlaçları kullanıyor musunuz?"
"İyiyim üsteğmenim. Sadece normal bir karın ağrısı. O kadar."
"Öyle olsunda geçenki gibi olmayın. Yani çok hastalanmıştınız ya o yüzden öyle diyorum."
"Anladım düşündüğünüz için teşekkür ederim ancak bu ağrı o ağrıya pek benzemiyor üşüttüm galiba."
"Tamam bişey lazım olursa söylersiniz üsteğmenim.?
"Tamam teşekkür ederim."

Meriç yanımdan gidince bende biraz dinlendim. O da kendi yatağında yattı.

Uyandığımda biraz olduğum yerde döndüm. Esnedim ve elim telefona değince telefonu aldım. Saat 18.00 olduğunu görünce şaşırdım "nasıl uyudum ben bu kadar ya "diye mızmızlanmaya başladım. Sonra yataktan kalkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Sonra birden bir ıslaklık fark ettim ve gördüğüm şeyle resmen delirmek üzere gibi hissettim . Açık renkli bir elbise ve elbisede kıpkırmızı bir leke.
"Ya lanet olsun sırası değil ya şimdi olmaz ya " ne yapacam ben şimdi ya . Hiç bir şey getirmedim . Dur şurda olur."dedim ve banyodaki dolapları aramaya başladım. Ama her zaman olan şey şuan bu odada neden yoktu. Aklıma tek bir kişi geldi o da inci oldu. Ama telefonum yatağın üstünde kaldı. "Nasıl alacam onu?"diye mırıldandım ama biraz sesli konuşmuş olmalıyım ki banyo kapısı iki kere çalındı.
"Melis üsteğmenim iyi misiniz? Sesiniz pek iyi gelmiyorda."
"Yok iyiyim de bana telefonumu yatağın üstünden verebilir misiniz? İnci'yi aramam lazım da."
"Tamam beklyin vereyim."

Meriç:

Banyoda inci'yi neden arayacağını merak etmedim desem yalan olur. Melis'in yatağına doğru yöneldim. Telefon yatağın üstünde değil gibiydi. Yastığı kaldırdım yine bulamayınca yorganı havalandırdım. Bu sefer telefonu bulmuştum. Ancak yatakta gördüğüm şeyle neye uğradığımı şaşırdım. Yatakta kan lekeleri vardı.
Telefonu vermem gerektiğini hatırlayınca şoktan çıkıp telefonu Melis'e götürdüm.
Kapıyı çaldım "Melis üsteğmenim telefonu getirdim."
Kapı açıldığında yüzü biraz üzgün ve kaygılı duruyordu.
"Teşekkür ederim."
Dedikten sonra kapıyı hızlıca kapattı. Ve kafama bir şey dank diye düştü. Melis şu kadınların her ay olduğu şeyi oldu. "Tabi ya nasıl anlamadım ben bunu .? Lan nerden anlıyacam sanki daha önce böyle bir seye denk geldim."
Ama kardeşimden biliyordum böyle karın ağrıları olduğunu. " Hatta arada onu mutlu etmek için küçük bir araştırma yaptım çikolata iyi hissettiren bişeymis bu dönemlerde. Ona kutu kutu alırdım.

Melis

Telefonu verince yatağı görme ihtimali aklıma bile gelmedi." Üstüm bu kadar battıysa yatak ne olmuştur. Allah kahretsin ya offff." Ben oflanarak İnci'yi aradım. "Alo inci nerdesin?"
"İyi çocuklarla geziyoruz sizin kapıya çaldık kimse çıkmayınca bizde gittik. Hayırdır bişey mi oldu?"
"Ya burda değil misin ya ? Ben hasta olmuşum ben olmam diye hiç bir şey getirmedim yatak kıyafetim her tarafım kan lekesi oldu. Ve "sesimi iyice alçatarak "Meriç içerde yatağı yüzde yüz gördü."
"Hadi be bizde baya uzaktayız ama ben geliyorum bekle sen beni tamam mı?"
"Yok yok sakın gelme bozma keyfini . Ben başımın çaresine bakarım. Zaten sende binde bir böyle geziyorsun . Eğer halledemezsem gelirsin tamam mı?"
"Tamam haber et bana mutlaka."
"Tamam."
Telefonu kapattım. Ve salak salak etrafta bakmaya başladım. Sonra gittim Çamaşırıma peçeteri doldurdum. Ve odadan çıktım.
Meriç kendi yatağında oturmuş çıkmamla bana dönmesi bir oldu.
"Melis üsteğmenim iyi misiniz?"
"İyiyim"
"Neyiniz var çok kötü duruyorsunuz?"
"İçim kanıyor" diyemedim tabi.
"Şey bişey yok ya "
Arkamı yatağı görmesin diye ona döndüm ve yataktaki çarşafı almak için yorganı kaldırdım . O sırada arkamdan bir ses yükseldi. "Ben değiştirdim."
Bu sefer Allah kahretsin yani ya .
Yüzümü ona dönerek "ya ben değiştirirdim. Meyve suyu döktüm. Vişneli meyve suyu. Zaten."
"Üsteğmenim olan şeyden çekinmenize gerek yok olmuş öyle. İlk defa rastlamadığımız bişey değil yani merak etmeyin. Doğal bir şey sonuçta elinizde olan bişey değil."

hayatın gerçeği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin