15. Bölüm

504 29 2
                                    


Bu kurguda ki hiç bir olay Türkiye hükümeti ve yönetmeliği ile ilgili değildir tamamen kurmacadır.



Melis

Arabaya bindiğimizde ne kadar tedirgin durduğunu fark ettim.
"Meriç çok kastın kendini rahat ol biraz. Alt tarafı arabayı ben kullanıcam . Hem benim gibi araba kullanan bulamassın ben sana söyleyeyim."
"Yok eminim güzel kullanıyorsundur da ."
"Da da ne ?"
"Ben daha önce kadın süren bir arabaya binmedim."
"Tamam işte bak ne güzel oldu. İlk deyim senin için."
Ben tekrardan yola döndüm. Ve ilerlemeye başladık.

"Meriç sence biraz hızlı mıyız? Yani ben böyle olmasını daha uygun görüyorum ama insanlar böyle görür mü acaba?"
"Yavrum insanlara ne . Onları ne alakadar eder Allah aşkına?"
"Ne biliyim ya laf söz etmesinler."
"Bak Melis "
Elini elimin üstüne koydu.
"Biz askeriz. Göreve gittiğimizde bir daha birbirimizi görmeme ihtimalimiz var. Yani kısaca bizim beklemek için zamanımız yok."
"Tamam o zaman bitsin bu iş artık."
"Bitsin artık. Kavuşalım birbirimize."
Biz yola devam ettik. Onun üstündeki tedirginlik gittikçe yok olduğunu fark edince benimde içim rahat etti.

Geldiğimiz yere varınca arabayı park edip dükkana doğru ilerledik.
Önceki amacımız ona bir takım elbise almak oldu. Normal siyah bir takım aldık. Sonrasında bana geçtik. Ben başta ne alacağımı bilmediğim için almak zor oldu. Dekoltesi olmayan hafif uzun bir elbise aldım. Ve en güzel an olan yüzük seçme. Kuyumcuya gidip benim ve onun parmağına yüzük aldık.Sonra tekrardan lojmana geçtik.

Ben eve çıktım. O da peşimden geldi."Melis sana kavuşmama çok az kaldı."
Ben küçük bir gülümsemeyle eve girdim. Benim salak salak gülüşümü gören inci dayanamadığı için sordu."kanka hayırdır bunlar ne ? Senin ağzın kulaklarına neden vardı? Söyle bakalım."
"Ben nişanlanıyorum."
"Bir dakika ne demek nişanlanıyorum? Siz daha yeni taşınmadınız mı?"
"Evet ama birbirimizi ben çok iyi tanıdığımızı düşünüyorum."
"E sen öyle diyorsan sorun yok madem."
Kafamı aşağı yukarı salladım ve odama geçip elbiseyi yerleştirdim.

Açıkçası içimde farklı bir his vardı o kadar mutluydum ki. İçim içime sığmıyordu.
Odada kendi kendime dolaşıp içimdeki heyecanı atmaya çalıştım.

En sonunda "tamam kızım sakin ol" diğerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım.
En sonunda kendime gelip üniformamı giyip karargaha geçtim.

Verilenler selamları aldım. Ve odama geçtim. Bazı evrakları inceledim.
Sonrada Meriç'in odasına geçmek için odadan çıktım. Karşımda Emre'yi görünce direkt sordum."Emre Meriç üsteğmen nerde?"
"Komutanım Meriç üsteğmenim işi varmış albayımla çıktı. Melis gelirse söyle beni arasın dedi."
"Tamam Emre teşekkür ederim"
Odaya geçip elime telefonumu aldım ve Meriç'i aradım.

"Meriç nerdesin?"
"Yavrum Albayım ile bir yere gittik. Geldiğimde yanına gelip konuşcam seninle."
"Tamam unutma ama olur mu? "
"Yok unutmam bişey istiyor mu canın gelirken alayım mı?"
"İstiyorum"
"Söyle bakalım."
"Seni"
"Tamam yavrum geliyorum."

Ben bir bardak çay alıp sigaramı alıp çam ağaçların altındaki banklarda oturdum.
Sigaramı yaktım.
Çayımdan bir Yudum aldığım sırada telefonum çaldı.
"Kanka nerdesin? Eve geldim kimse yok."
"Ben tekrardan karargaha geldim . Çam ağaçlarının altında çay içiyorum. İş yok şuan."
"He tamam o zaman bende akşama yemek yapayım."
"Tamam canım."

Sigaramdan çektiğim son nefeside üfledim. Sigarayı söndürüp çöpe attım.
Biraz kendi kendime oturdum. Sonra ayaklanıp karargaha ilerledim.

O sırada albayın arabasını görünce hazır ola geçtim . Önce Meriç indi sonra da Turan Albay indi.
Albaya baş selamı verdikten sonra Albay içeri geçti. Bende Meriç'e yaklaştım.
"Neredeydin "
"Yavrum bu kaçakçı hakkında bir kaç bilgi almaya gittik. Turan albayın yakınıymış adam bize bir kaç şey anlattı."
"Anladım."
Kolunu belime koydu ilerlemem için hafif bir kuvvette bulundu. İstediği yöne doğru ilerledim.

hayatın gerçeği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin