19.Bölüm .

437 28 7
                                    


Bu kurguda ki hiç bir olay Türkiye hükümeti ve yönetmeliği ile ilgili değildir tamamen kurmacadır.


Meriç

Bazen duygularım yok derdim. Ama onu gördüğümden beri tüm duyguları öğrendim.
Başı bacağımda yan yatırdım onu.
Ellerim kanlar içinde.
O ise sadece bir kere gözlerini açtı kapattı. Ama bir daha açmadı.

Sanki hiç ilerlemiyoruz gibi geliyordu.
Yarım saat boyunca yarasına bez bastırmaktan ve nabzını kontrol etmekten parmaklarımı hissetmez duruma geldim o ise ölü gibi dizlerimde yatıyor.

Helikopter iniş yaptığı an bizi bekleyen ambulans ile Melis'i hastaneye kaldırdık. Bende ambulansa bindim.

Ambulanstaki doktor hastaneye arayıp
"A RH+ kan lazım hasta çok kan kaybetmiş "
Bunu duyunca bende hemen Emre'yi aradım."Emre senin kan neydi?"
"A RH+ komutanım."
"Hemen hastaneye gel. "
"Hangi hastane komutanım?"
Yanımdaki doktora sordum."hangi hastaneye gidiyoruz bende kan buldum da?"
"Hakkari devlet hastanesi."
"Emre Hakkari devlet hastanesi gel bizde geldik şimdi."

Telefonu kapattım. Hastaneye gelince önce biz indik sonra Melis indi.
Ambulanstaki doktor diğer doktora
"Hocam Melis Öztürk
30 yaşında
Kurşun yaralanması. Kurşunun omurgaya saplanma ihtimali çok yüksek gibi duruyor. Şu an kanaması yok ancak çok kan kaybetti."
"Tamam acil ameliyata alalım."
Melis içeriye giderken ben ve doktorda peşinden gittik.
Ameliyathanenin orda ikimizde durduk ve doktor bana dönerek "Beyfendi eğer kuşun omurgaya saplandıysa felç kalma ihtimali çok yüksek buna hazırlıklı olun ."
Dedi ve ameliyathaneye girdi. Ben ise duyduklarımla olduğum yere çöktüm ve sadece içten içe ağladım.

Çocukların hepsi gelince, beni ilk defa böyle görmüş oldular. Hepsi sadece sessizce bekledi.

İçerden biri çıkınca hemen ayağa kalktım.
"İyi mi? Nolursun bişey söyleyin."
"Bakın Beyfendi ben bişey söyleyemem doktor bey gerekli konuşmayı sizle yapacaktır. Şimdi kanı kim verecek
A RB+?"

Emre ve İnci öne atladılar.
"Biz vereceğiz ."
"Tamam siz beni takip edin lütfen."
"Onlar gittikten sonra ellerimi duvara yasladım . Sonra bir elimle duvara vurdum."Allah kahretsin. Biz o orospu çocuğunu nasıl görmedik."

Beni sakinleştirmek için yanıma geldiler. Ama nafile çünkü asla sakinleşemiyodum.

Nerdeyse 4 saat geçti. Ben sadece kendi kendime kolidorda yürüyüp durdum. Kimse hiç bir şey açıklamadı. Sadece Melis'in felç olma ihtimali vardı. Ve bu benim kafamın içini resmen yiyodu.

Beklemekten artık tükenmiş bir vaziyetteydik.
Ameliyathsne kapısı birden açıldı.
Doktor çıktı. Doktorun yanına koşar adımlarla gittim.
"Melis iyi mi? Bişey söyleyin artık."
"Bakın kurşun çok şükür ki omurgaya saplanmamış. Ameliyat gayet başarılı geçti. Şimdi yoğun bakıma alıcaz kendisi. Geçmiş olsun."
Duyduklarımla o kadar mutlu oldum ki. Onun felç kalma ihtimali ortadan kalktığı için o kadar mutluydum ki.

5 dakika sonra Melisi ameliyathaneden çıktı.
Yüzü bembeyaz duruyodu.
Hareketsizce sedye yatıyordu.
Sedyeye tutup Melis ile birlikte gitmeye başladım.
"Melis iyi olacaksın bak biz yanındayız."
Yoğun bakıma girince kapıda beklemek zorunda kaldım.

Telefonum çalmaya başlayınca açtım. Arayan annemdi . Belkide 40 kere aradı ama açamadım.
"Efendim anne."
"Nasılsınız oğlum. Görev nasıl gidiyor?"
"Anne biz döndük görevden hastanedeyiz."
"Oğlum sana mı bişey oldu doğru söyle bana?"
"Anne sakin ol ben değil Melis sırtından vuruldu. Şimdi yoğun bakıma alındı."
"Aman yavrum . İyi mi güzel kızım. Kurban olurum ben ona geliyoruz bizde şimdi. Hangi hastanedesiniz?"
" devlet hastanesinde."
"Tamam geliyoruz"dedi ve kapattı.

Hemşire yoğun bakımdan çıkınca yanına gittim."onun yanına gidebilir miyim?"
"Beyfendi daha yeni ameliyat oldu. Enfeksiyon kapma ihtimali çok yüksek. Biz de çok girmemeye bakıyoruz. En azından bugün olmaz."
"Tamam teşekkür ederim."
"Rica ederim. Geçmiş olsun."
"Sağolun."

Yoğun bakım kapısıdında ekiple beklemeye başladık.
Saat gece 2.00 olmuştu. Çocuklara dönüp."arkadaşlar siz gidin dinlenin biraz. Burda perişan oldunuz. Zaten çok yorgunuz. Ben en küçük bişeyde size haber vericem."
İnci ayağa kalkarak"ben kalsam Melis ile arkadaşım gitti demesin . Ben. Vurulduğumda o bana bakmıştı."

Kaan'ın birden gözleri açıldı. Ama yeri ve sırası olmadığı için sormadı.
"Ben ona ne kadar kalmak istediğini ama benim gönderdiğimi söylerim. Uyanır uyanmaz size haber vericem çocuklar."
"Emredersiniz komutanım" dediler ve çıktılar.

İNCİ

kalbim kırık ve mutsuzum. Canım arkadaşım yok. Sanki bir daha görüşmeyecek gibi hissediyodum.

Ekibin tamamı gitmişti. Ama ben hastanenin dışındaki bankalarda oturdum. Kaanda benimle oturdu. Ve ilk defa bugün konuştu.
"İnci yeri ve sırası değil ama sende mi vuruldun?"
"Evet çok kötüydü. Karakol baskını yediğimiz zaman. Daha acemiydik. İlk senemiz. Bir patlama sesi yükseldi.
Kulaklarımız patlıyacak hale geldi. Silahları alıp dışarıya çıktık. Nerdeyse 2 saat boyunca savaştık. Kazandık ama nerdeyse hepimiz yaralandık . Melis hariç."
"Sonra ne oldu."
"Uyandığımda bir hastane odasında ve başımda Melis vardı."
"Nerenden vuruldun?"
Gözlerim doldukça doldu.
"Benim çocuğum olmayacak Kaan ."
Dedim ve hüngür hüngür ağlamaya başladım.
"İnci neden ağlıyorsun?"
"Kaan çocuğum olmayacak dedim sana. Ben bunu kime dediysem beni terk etti."
"İnci beni sakın kimse ile karıştırma bak. Çocuğun olmaması terk etmek için mantıklı bir seçim mi sence?"
"Bilmem yani senin için bir sorun olmaz mı?"
"Hayır tabikide saçmalama gel buraya."dedi ve beni kendine çekip kolları ile sardı.

MERİÇ

Beklemekten deli oluyordum. Doktoru görünce sordum. "Doktor bey iyi mi yanına girebilir miyim?"
"Bakın Melis hanım çok ağır bir ameliyat geçirdi. İyileşme süresi hızlı geçer ancak. Ameliyat oldukça ağırdı.
Yanına girmek istiyorsanız bir şartım var sadece 5 dakika."
"Çok sağolun."
"Bakın normalde 5 dakika bile çok."
"Tamam çok teşekkür ederim."

Yoğun bakım içindeki kadını çağırdı. Benj giydirmesini söyledi.
Kadın benim için kıyafetler getirdi. Önce onları giydirdi, elime eldiven geçirdi.
Ve yoğun bakımın kapısını açtı.

Karşımda makinelere bağlı bir sürü kablolar içinde yatan Melis vardı.

Yanına gittim elini elimin içine bıraktım.
"Melis sen burdan çık, istediğin gelinliği alacağız ve seninle evleneceğiz. Ahirete falan kalmadı bizim aşkımız. Ahirete de devam edecek."

Ve geri kalan dakikamda sadece ona bakmakla yetindim . Alnını ve Eline öptüm ve tekrardan avucunun içine koydum. Elleri ne çok soğuk ne de çok sıcaktı.

 Elleri ne çok soğuk ne de çok sıcaktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Onu böyle görmeye alışık değildim. Onu her zaman gülerken görmek istiyodum.

Zamanım dolunca odadaki kadın beni çıkardı. Kapıdan çıktığım an maskeyi ekşi eldivenleri çöpe attım. Üstümdeki bezi çıkardım çöpe attım.

Uykusuzluktan uyumak üzere olduğumu anlayınca kantine gidip hemen kendime bir kahve aldım . Onun uyanmasını görmem lazımdı. Kahveyi içerken bir an bile olsa gözümü ondan ayırmadım.

Bu bölüm kısa oldu. Kusura bakmayın. Yeni bölüm en kısa zamanda sizlerle olacak ❤️❤️❤️

hayatın gerçeği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin