Çenesinden tutup başını kendisine doğru çevirdi. Gözlerinin içine bakarak devam etti.
"Bana hâlâ küsmüsün nazende ?"
Sinirli bakışları devam etti genç kadının. Karakterinin tam zıttı bu yakıştırmayı hiç sevmiyordu. Ama o kara gözlü esmer inadına o...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sıradan basit bir günün uğruna, hiç dua etmemiş henüz yalvarmamıştım...
Şebnem ferah Eski
Gözlerimden süzülenler neydi böyle. Canım yanıyordu. Yerde kanlar içinde yatan oydu ama canı yanan, acı çeken bendim.
Yaklaşan siren sesleri kendime gelmemi sağlamıştı. Ellerimdeki kanlar, akan göz yaşlarım ve yerde öylece yatan Barış.
İlk müdahalesi hemen orada yapılmıştı. Kollarımdan tutup kaldırdılar beni yerden. Sedyeye konduğunda, aklım iyice bulandı. Ambulansa konduğunda, bende bindim hemen.
Şimdi sakin olma zamanıydı. Nasıl yapacağımı bilemedim. Şimdi olmazdı Hülya! Kanlarına bulanmış ellerimle telefonuma sarıldım. Abim. Evet Akın abimi aramalıydım.
"A.a..abi.."
"Hülya!"
"A..abi.." yutkundum.
"Güzelim. İyimisin ? Hülya!"
"Barış. Vuruldu abi." Hıçkırıklar yükseldi boğazımdan. Gözlerim öylece cansız gibi yatan adama kaydı tekrar. Abimin telefonda yankılanan sesi korkmuş ve endişeliydi.
"Güzelim sakin ol. Neredesin."
"Ambulanstayız. Hastahaneye gidiyoruz."
"Geliyorum hemen endişelenme."
Telefonu kapatıp canlı konum attım abime. O iri bedeniyle hiç yakışmıyordu sedyeye. Kapanmış gözleri, kanlı bedeni...
Bir süre sonra hastahanenin acil kısmının önünde durdu ambulans. Yürümeye takati kalmayan ayaklarımla indim araçtan.
Sedyeyi indiren görevliler hemen kırmızı alana yönelip, otomotik açılan kapıdan beni arkalarında bırakarak girdiler. Daha fazla dayanamadı bedenim. Düştü dizlerinin üzerine.
Az sonra iki el girdi koluma kaldırdı beni yerden. Yan tarafta duran bekleme sandalyelerine oturtup, bir şişe su uzattı. Genç yirmili yaşlarda bir kadındı. Gözlerimin içine acıyarak biraz umutla baktı.
"Sakinleş, Allah tan umut kesilmez." dedi. Biraz daha yanımda oturdu. Biraz sakinleşmiştim. Gözüm ve kulağım az önce Barışı içeri soktukları kapıdaydı.
Derken diğer acil giriş kapısındaki kalabalığa ilişti bakışlarım. Abim ve Fatih bir hışımla girdiler. Arkalarından Zuhâl hanım telaşlı ve aksak adımlarla devam etti.